Korona virüsün ekonomiler üzerindeki olası etkileri değerlendirilirken "resesyon" ve "depresyon" terimleri sıkça kullanılıyor. Resesyon, bir ekonominin üst üste iki çeyrek küçülmesidir. Depresyon, ekonominin çok uzun süre toparlanamamasıdır. Örneğin Amerikan ekonomisi; 1838-1849, 1883-1896, 1929-1939 dönemlerinde depresyon yaşadı. Yakın geçmişte, 2009'da Yunanistan'da bir depresyon dönemi başladı. Büyüme rakamının hâlâ zayıf, işsizlik oranının yüzde 16 olduğu düşünülürse, depresyonun devam ettiği söylenebilir. Tabii Yunanistan bağımsız bir para politikası uygulayamıyor. Bağımsız para politikasına sahip ülkelerin, depresyona yakalanma şansı düşüyor.
Depresyonlar bankacılık sisteminde başlıyor. Finansal panik ve kriz, finans sistemini çökertiyor. Çöken finans sistemi depresyon yaratıyor. Geri ödenmeyen krediler ve bilanço zararlarıyla, bankacılık sektörünün sermaye ihtiyacı büyüyor. Kredi aktarma mekanizmasının çalışmaması, direkt reel ekonomiyi vuruyor. Politika yapıcılar 2009 krizinden dersler çıkardılar. Finansal sisteme bol likidite sağlamanın ve bankaları kurtarmanın depresyonu engellediğini gördüler. Yanı sıra, merkez bankalarının cephanesinin hiç bitmediğini fark ettiler. Sonsuz cephane konusunda taze örnek, Fed'in riskli ve yüksek getirili çöp tahvilleri alacağını açıklamasıdır. Para saçılmayan son piyasalar, hisse senedi ve çöp tahvil piyasalarıydı. Geriye hisse senetleri kaldı. Borsa endekslerinde büyük bir satış dalgası daha yaşanırsa, Fed buraya da girebilir. Fed eski başkanı Yellen geçen gün, "Hisse senedi alması için Fed'e yetki verilmeli" dedi. Kongre yetki vermese de, Fed dolaylı yollardan bu piyasayı yönlendirebilir. Politika yapıcılar, spesifik piyasalar dışında, şirketlere de destek veriyorlar. Bu destek için şartlar, bir şirketin sistemik risk yaratacak kadar büyük olması veya ulusal güvenlik riski teşkil etmesidir. Küçük şirketlerin pek şansı olmuyor. ABD Hazinesi'nin, Boeing'i ulusal güvenlik nedeniyle kurtaracağı dillendiriliyor. İngiltere hükümeti 2008'de "sistemik risk" gerekçesiyle Royal Bank of Scotland'ı kamulaştırmıştı. Kısacası, kurtarma operasyonları depresyonu önlemek için mecburidir.
Depresyonun önüne geçmek ve piyasaları desteklemek için, büyük merkez bankalarının sağladığı muazzam bir likidite var. Bir noktada hayat normale dönecek. Büyük fonlar, dev şirketler, gelişen ülkelerdeki fırsatlara bakacaklar. Şirket satın almalar gerçekleşecek. Kendi şirketlerimizi desteklememiz gerekiyor. Bir yol haritasına ihtiyaç var. Güzide şirketlerimiz ucuz fiyatlardan el değiştirmesin. Değerlemeler açısından bakıldığında, kritik işletmelerimizin değerleri deyiş yerindeyse yerlerde sürünüyor. Farklı siyasi görüşlere sahip insanlar bile, Türkiye ekonomisinin kısa vadeli bir dış finansmana ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Kaynak bulma çalışmaları sürüyor. Kısa vadeli dış finansman şu zor dönemde nefes aldırır. Ülke riskini düşürür. Şirketlerimize bu şekilde sahip çıkalım.