YILDIZ Holding, 2018’in ilk aylarında bankalarla 6.5 milyar dolarlık kredi yeniden yapılandırmasına imza atarken dönemin Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, bazı şirketlerindeki yabancı ortaklarına konuyu açtı:
- Bankalar, yeniden yapılandırma için bizden teminat istiyor. Çok şükür mal varlığımız borçlarımızın çok üstünde. Biz bankalara şirketlerimizin hisselerini teminat olarak veriyoruz. Ortak olduğumuz şirketin hisselerini teminat göstermemize müsaadeniz var mı?
Yabancı ortaklarına konuyu anlatırken Ülker Bisküvi ile ilgili şu noktanın da altını çizdi:
- Ülker Bisküvi hisselerini bu teminat işinin dışında tutuyoruz. Çünkü, orası halka açık şirketimiz. Zaten Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) da izin vermeyebilir.
Murat Ülker’in yabancı ortaklarına sorusuna PNS Pendik Nişasta’daki ortakları Cargill’den olumsuz yanıt geldi:
- PNS Pendik Nişasta hisselerini borç yeniden yapılandırmanızda teminat göstermenizi istemiyoruz.
Cargill, olumsuz yanıtına bir de mahkeme başvurusu ekledi:
- Yıldız Holding, zor günler yaşıyor. 6.5 milyar dolarlık borcunu yeniden yapılandırmaya çalışıyor. PNS Pendik Nişasta A.Ş.’deki hisselerinin yönetimi için kayyum atanmasını talep ediyoruz.
Yıldız Holding yönetimi Cargill’in açtığı davada mahkemeye grubun durumunu anlattı:
- Evet, 6.5 milyar dolarlık bir borç yapılandırması söz konusu. Fabrikalarımız, şirketlerimiz başta olmak üzere toplam varlıklarımız borcumuzu fazlasıyla karşılıyor. Yani, PNS Pendik Nişasta’ya kayyum atanmasını gerektirecek bir durum yok.
Murat Ülker, bankalara borç yapılandırması görüşmelerinde verdiği mesajı mahkeme heyetine de sundu:
- Tüm varlıklarımızı satarsak borçlarımızı tamamen ödedikten sonra bize 15 milyar lira kalıyor.
Mahkeme Yıldız Holding’in ve Murat Ülker’in savunmasını değerlendirdikten sonra kararını verdi:
- PNS Pendik Nişasta’nın yönetimine kayyum atanmasına gerek görülmemiştir. Cargill’in açtığı dava sonrası Pendik Nişasta’daki ortaklığın sağlıklı yürümesi zorlaştı. Cargill, Pendik Nişasta’nın genel kurullarını frenleme, yönetimine üye göndermeme gibi tutumları benimsedi.
Murat Ülker, o günlerde Pendik Nişasta’nın kurulduğu döneme uzandı:
- 1993’te Cerestar’dan gelen teklif üzerine birlikte nişasta ve glikoz üretimine girmeye karar verdik. Çünkü, o günlerde ülkemizde glikoz üretimi yok denecek kadar azdı. Glikoz olmazsa sakız, şekerleme, çikolata kaplamalı ve benzer ürünler rafta şekerlenir.
Daha sonraki yıllarda Cargill’in Cerestar’ı satın aldığını anımsadı: - Cargill, dünyada Cerestar’ı satın aldığı dönemde ülkemizde zaten yüzde 100’üne sahip olduğu nişasta- glikoz tesisi vardı. Yani, Cargill ile rakiptik. Yurt dışındaki satın alma vesilesiyle ister istemez yüzde 50-50 ortak olduk.
Pendik Nişasta yatırımının şu yanı üzerinde durdu:
- Pendik Nişasta’yı “stratejik yatırım” şeklinde kurmuş, bu doğrultuda teşvik almıştık. Çünkü, ülkemizdeki ilk kapsamlı nişasta ve türevleri üretim şirketiydi.
Cargill’in dünyada Cerestar’ı almasının durumu değiştirdiğini irdeledi:
- Bizim stratejik yatırım bu satın almayla masal oldu. Pendik Nişasta, Cargill ortaklığı sonrası belirli dönem kârlı ama kadük bir işletme olarak kaldı. Murat Ülker, Cargill’le aralarına soğukluk girmesi üzerine Pendik Nişasta’daki hisselerini satmaya karar verdi.
İlk teklifi Cargill’e yaptı:
- Cargill’le Pendik Nişasta’daki yüzde 50 hissemizi almaları için 3 defa anlaştık. 3’ünde de son noktayı koyamadık. Çünkü, Cargill satın almadan caydı.
Bunun üzerine Pendik Nişasta’daki hisselerine bir başka alıcı buldu:
- Biz hisselerimizi Oba Makarna’nın çatı şirketi Alpinvest’e sattık. Hayrını görsünler inşallah. Murat Ülker, Pendik Nişasta’nın satışından sonra bir yazı yazdı:
- Yabancı Ortaklıklar, Risk Yönetimi Sırlarım…
Bu yazıda Murat Ülker’in şu cümlesi dikkatimi çekti:
- Çoğunlukla ortaklar arasında kara kedi, gelecek vizyonunun net olmamasından girer.
Yazıda Cargill’le ilgili şu mesajı da yer aldı:
- İlk kez bir ortağımla sevişemedik…
Aradaki anlaşmazlık şirkete kayyum atanmasını talep edecek noktaya varmışsa, o ortaklık devam edebilir mi?
İyi hoca barakada bile çok iyi öğrenci yetiştirmeyi bilir
11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile geçenlerde Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) Destekleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Çıkrıkçıoğlu’nun ofisinde buluştuk.
Gül, kendi adını taşıyan üniversitenin Kayseri’deki kampüsünün inşaatının sürdüğü günleri anımsadı:
- Şu andaki kampüs inşa edilmeden önce dersler barakalarda gerçekleşiyordu. O günlerde kayıtlar devam ederken ziyarete gittiğimde ailelerle sohbet etmiştim. Derslerin barakada gerçekleşmesini dert etmediklerini görmüştüm.
Bir öğrenci velisinin şu sözlerini aktardı:
- Çocuğumuz tercihini yaparken Abdullah Gül Üniversitesi’nin öğretim üyesi kadrosunu inceledik. Bana göre iyi hoca barakada da çok iyi öğrenci yetiştirir. Kötü hoca sarayda bile iyi öğrenci yetiştiremez.
Gül, ardından AGÜ ile ilgili şu iddialı mesajı verdi:
- En iyi İngilizce eğitimi AGÜ’nün hazırlık bölümünde veriliyor. AGÜ, Türkiye’de yüzde 100 İngilizce eğitimi veren birkaç devlet üniversitesinden biri.
Ardından mezunlarla ilgili gözlemini paylaştı: - AGÜ mezunlarının yarıdan fazlası çok iyi şirketlerde iş bulabiliyor. Mustafa Çıkrıkçıoğlu araya girdi:
- AGÜ’nün kadrosunda 12 yabancı öğretim üyesi var.
Çıkrıkçıoğlu’na AGÜ Destekleme Vakfı’nın öğretim üyelerine ek maaş verip vermediğini sordum, yanıtladı:
- Ek maaş ödemiyoruz. Yalnız, projeleri için ödeme yapıyoruz. Proje başına 5 bin dolara kadar gelir elde eden hocalarımız var.
Abdullah Gül, sohbet sırasında üniversite ile ilgili şu titizliğinin altını çizdi:
- Üniversitenin rektörü başta olmak üzere bütün kadroya, adının “AGÜ” olarak yerleşmesine çalışın. Kendi aranızda, konuşmalarda “AGÜ”yü kullanın, yerleştirmeye bakın.
Çıkrıkçıoğlu, üniversitenin eğitim modeline işaret etti:
- AGÜ’de ezberci ve pasif öğrenme süreçlerinden özellikle uzak duruluyor. Üniversitelerin kalitesini öğrenci velisinin dediği gibi öğretim üyesi kadrosu belirliyor.
Öğretim üyesi kadrosu güçlü olan üniversitelerin çıtası dünyada da yükseliyor…