Tarımla ilgili pek çok yasal düzenleme yapılıyor. Düzenlemeler, yasa teklifleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmadan önce gerekli saha araştırması ve incelemeler yeterince yapılmadığı için, çıkarılan yasalar sorunlara çözüm getiremiyor. Ayrıca, yasalar da yeterince uygulanmıyor.
“Önce yasayı çıkaralım, sonra eksiklikler varsa gerekli düzenlemeleri yaparız” anlayışı sorunları çözmek bir yana daha da derinleştiriyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra birçok yasa, kanun teklifi “Torba Yasa” şeklinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirilerek hızlıca çıkarılıyor. Sahadaki araştırma ve incelemeler bir yana, çoğu zaman Meclis’teki komisyonlarda dahi görüşülmüyor. Bu nedenle yasalar ya eksik çıkıyor ya da yaşanan sorunlara çare olamıyor.
Bunun son örneği 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası’nda yaşandı. 19 Temmuz 2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bu yasa 29 maddeden oluşuyordu. Daha 9 yıl geçmeden bu yasada değişiklik yapan 6537 Sayılı 12 maddelik Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasasında Değişiklik Öngören Yasa kabul edildi. Yasa 15 Mayıs 2014’te yürürlüğe girdi.
Bu değişiklik de yetmedi, 4 Kasım 2020’de Resmi Gazete’de yayınlanan 7255 Sayılı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun (Torba Yasa) ile yine köklü değişiklikler yapıldı. Öyle ki, önceki düzenlemelerdeki maddelerin bir kısmı ya tamamen kaldırıldı veya tam tersi uygulamalar getirildi. Öyle anlaşılıyor ki kısa süre sonra yeni bir değişiklik yapılmak zorunda kalınacak. Çünkü her değişiklik beraberinde yeni sorunlar getiriyor.
Türkiye’de tarım arazileri parçalı ve küçük. Resmi kayıtlara göre yaklaşık 3 milyon çiftçi, 30 milyondan fazla parsel var. Araziler miras yoluyla bölünüyor. 2005 yılında çıkarılan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası bu bölünmeyi engelleyecek diye çıkarılmıştı. Ancak görünen o ki, bölünmeyi engellemediği gibi yeni sorunlar da ortaya çıkardı. Nitekim 2014 yılında yasada çok kapsamlı değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerden biriside bu yazının da konusu olan sınırdaş arazilerle ilgiliydi.
2014 yılındaki düzenleme ile “Önalım hakkı” başlığı altında Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Yasası’nın 8. maddesinin İ bendi şu şekilde düzenlendi: “MADDE 8/İ – 8/C maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca aile malları ortaklığı veya kazanç paylı aile malları ortaklığı kurulduğu takdirde, ortaklardan birinin payını üçüncü bir kişiye satması hâlinde, diğer ortaklar önalım hakkına sahiptir.
Tarımsal arazilerin satılması hâlinde sınırdaş tarımsal arazi malikleri de önalım hakkına sahiptir. Tarımsal arazi, sınırdaş maliklerden birine satıldığı takdirde, diğer sınırdaş malikler önalım haklarını kullanamaz.
Önalım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması hâlinde hâkim, tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikine önalıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrine karar verir. Önalım hakkının kullanılmasında Türk Medenî Kanunu hükümleri uygulanır.”
Bu düzenleme sınırdaş arazilerle ilgili birçok sorunu beraberinde getirdi. Mirasçılar, sınırdaş arazi sahipleri ile mahkemelik oldu. Geçen yıl, 4 Kasım 2020’de kabul edilen 7255 Sayılı Torba Yasa ile bu madde yasadan tümüyle çıkarıldı. Fakat sınırdaş arazilerle ilgili devam eden, sonuçlanmamış davalar var. Bu davalarla ilgili torba yasaya herhangi bir düzenleme konulmadığı için sınırdaş arazi sahipleri, çiftçiler mağdur. Bu konuda her gün çok sayıda mesaj, telefon geliyor. Çiftçilerin dile getirdikleri sorunlar özetle şöyle:
Özetle, yeterli araştırma, inceleme yapılmadan, yaşanan gerçeklerden uzak yasal düzenlemeler sorun çözmekten öte yeni sorunlara neden oluyor. Önalım hakkı ile ilgili eksik düzenleme yeni mağduriyetler yaratıyor. Yasalar çıkarılıyor ama uygulanmıyor, uygulanamıyor. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası uygulansaydı, bugün en çok konuşulan ve on binlerce kişiyi mağdur eden hobi bahçeleri olur muydu?
Bugünlerde çiftçi borçlarının yapılandırılması ile ilgili çok sayıda soru geliyor. “Bankaya gittik, kooperatife gittik borcumuzu yapılandırmıyorlar, yasa bizi kapsamıyormuş” diye bize kızanlar bile var. Sanki yasayı biz çıkarmışız, sorumlusu bizmişiz gibi. Geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (Torba Yasa) ile bir borç yapılandırılması öngörülüyor. Yapılan düzenleme sadece Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından çiftçilere kullandırılan tarımsal kredilerden 31/12/2020 tarihi itibarıyla takibe düşen, sorunlu, yani “tasfiye” olunacak alacaklar hesabına aktarılan kredilerle ilgili.
Daha iyi anlaşılması için şöyle anlatalım; Çiftçilerin kullandığı kredi 2020 yılı sonu itibariyle 137 milyar liraya ulaştı. Bu kredinin 9.2 milyar lirası Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından kullandırıldı. Bunun da yaklaşık yüzde 10’u takibe düşmüş görünüyor. Yani yaklaşık 2 milyon çiftçiden sadece 21 bin çiftçinin aldığı krediyi kapsıyor. Eğer, Tarım Kredi Kooperatifleri’nden kredi kullanmadıysanız bu düzenleme sizi hiç ilgilendirmiyor. Eğer, Tarım Kredi Kooperatifleri’nden kredi kullandınız ama borcunuzu zamanında ödediniz ve takibe düşen bir borcunuz yoksa bu düzenleme sizi de kapsamıyor. Eğer, Tarım Kredi’den borç aldınız ama ödeyemediniz ve 31 Aralık 2020 tarihine kadar borcunuz takibe düştüyse bu düzenleme sizi ilgilendiriyor.