Sınırda karbon vergisinin yıllık maliyeti, 1,8 milyar Euro’ya kadar çıkabilir

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

“Ülkemizin düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde akılcı, ekonomik ve sürdürülebilir çözümleri kullanmak kritik önemde” diyen Arçelik Kalite, Sürdürülebilirlik, Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı, “Şu anda Türkiye için gördüğümüz en büyük risk sınırda karbon düzenlemesi nedeniyle rekabetçiliğimizin zarar görmesidir” diyor.

Sınırda karbon düzenlemesi, AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında karbon kaçağını önlemek üzere şekillendirdiği bir mekanizma. Mekanizma devreye girdiği noktada Türkiye ne kadar hazırlıklı olacak? Bu konuda gerekli çalışmalar yapılıyor mu? TÜSİAD, uygulamanın olası maliyetlerini hesaplamak amacıyla geçtiğimiz sene “Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu yayınladı. Bu doğrultuda atılması gereken adımlar son derece net. “Ülkemizin düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde akılcı, ekonomik ve sürdürülebilir çözümleri kullanmak kritik önemde” diyen Arçelik Kalite, Sürdürülebilirlik, Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı, “Şu anda Türkiye için gördüğümüz en büyük risk sınırda karbon düzenlemesi nedeniyle rekabetçiliğimizin zarar görmesidir” diyor. Özkadı’nın yorumları şöyle:

Paris Anlaşması stratejik bir öncelik olarak ele alınmalı

“Japonya, Güney Kore, Çin gibi ülkeler de Avrupa Birliği’nin liderliğinde sırayla karbon nötr hedefl erini açıkladılar. Bizim de ülke olarak bu konuyu derinlemesine irdeleyip sanayicimizin rekabetçiliğini olumsuz etkileyebilecek unsurların oluşmasına engel olacak adımları planlamamız ve karbon-nötr hedefimizi açıklamamız gerekiyor. ABD’nin Paris Anlaşması’na geri döndüğü bir ortamda; gelecekte yeni yatırım ve iş birliği kararlarında Türkiye’nin uluslararası pazarlarda dezavantajlı duruma düşmemesi için AB’nin yeni nesil ticaret anlaşmalarında da referans aldığı Paris Anlaşması’nın stratejik bir öncelik olarak ele alınmasını önemli görüyoruz.”

Kapsamlı politika ihtiyacı kritik hale geldi

“Avrupa Yeşil Mutabakatının geneline ilişkin Ticaret Bakanlığımız koordinasyonunda ve ilgili Bakanlıklarımızdan üst seviyede temsili ile kurulmuş olan Çalışma Grubu’nun güncel gelişmeleri takip ederek, iş dünyasının hassasiyetleri çerçevesinde eylem planı hazırlıklarını önemle takip ediyoruz. Bununla birlikte, küresel gelişmelerin çok hızlı ilerlediği bu alanda, somut ülke hedeflerimizin hızlı bir şekilde ortaya koyulmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. AB’den sonra ABD ve Birleşik Krallık’ın da sınırda karbon düzenlemesi konusunu gündemine aldığını değerlendirdiğimizde ülkemizde hızlı ve kapsamlı politika ihtiyacının giderek daha da kritik hale geldiği görülüyor.”

En büyük risk rekabetçiliğimizin zarar görmesi

“İlerleyen süreçte de konunun boyutlarına ilişkin sektörel etkilerin belirlenmesi, ihtiyaç duyulan alanların tespit edilebilmesi ve mevzuata etki edebilecek başlıklarda AB nezdinde görüşlerimizin daha katılımcı bir yaklaşım ile aktarılabilmesi için paydaşlar ile iş birliği içinde çalışmamız çok daha önemli olacak. Şu anda Türkiye için gördüğümüz en büyük risk sınırda karbon düzenlemesi nedeniyle rekabetçiliğimizin zarar görmesidir.”

Temmuz ayında netleşecek

“Sınırda karbon düzenlemesi AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında karbon kaçağını önlemek üzere şekillendirdiği bir mekanizma. AB Parlamentosu’nun düzenlemenin 2023 itibarı ile yürürlüğe girmesini tavsiye eden raporunda, mekanizmanın ilk etapta ABETS kapsamındaki enerji yoğun sektörlerdeki seçili ürünleri kapsaması ve söz konusu ürünler bitmiş veya ara ürünlerde de kullanılmaları durumunda dahi kapsam dahilinde hesaba alınması öneriliyor. Yapılacak etki analizleri sonrasında kapsamının ilerleyen süreçte genişletilmesinin değerlendirilmesi tavsiye ediliyor. Temmuz ayında “Fit for 55” paketi altında resmi olarak yayınlanması beklenen düzenleme ile sektörlerin daha net bir değerlendirme yapma imkanı bulması bekleniyor.”
“AB’nin önümüzdeki dönem ticaret partnerleri ile ilişkilerini önemli düzeyde etkileyecek bu mekanizmanın ticarete yeni bariyerler oluşturmaktan ziyade iklim değişikliğine yönelik hedefl ere katkı sağlayacak bir yapıda oluşturulması en önemli önceliklerden biri olmalı. Bu kapsamda çalışmalarımızı derinleştirmek ve olası maliyetleri hesaplamak amacıyla geçtiğimiz sene TÜSİAD tarafından yapılan “Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu” na katkı sağladık. Olası bir Sınırda Karbon Düzenlemesinin devreye girdiği bir senaryoda ülkemizin AB’ye ihracat gerçekleştiren 24 sektörü analiz edilerek, maruz kalınabilecek toplam karbon maliyeti gözler önüne seriliyor. Buna göre sektörlerin ihracat düzeyleri ve karbon yoğunlukları 2018'deki gibi devam ederse ve ton başına vergi 30 Euro olur ise maruz kalınacak vergi yükünün yıllık 1,1 milyar Euro’ya kadar çıkabileceği; ton başına verginin 50 Euro olması durumunda ise söz konusu vergi yükünün yıllık 1,8 milyar Euro’ya kadar çıkabileceği hesaplandı.”

Türkiye için yepyeni bir fırsat olabilir

“Ülkemizde uygun yeşil ekonomik dönüşüm politikalarının (hayata geçirilecek bir emisyon sistemi sonucunda ilgili fonun gerekli yeşil yatırımlar için ayrılacağı ve yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin merkeze alındığı bir model) hayata geçirilmesi durumunda ise 2030 itibarıyla gayrı safi yurtiçi hasılanın vergi uygulanacak senaryolarla -ton başına 30 Euro ve 50 Euro kıyaslandığında sırasıyla yüzde 5,7 ve yüzde 6,6 daha yüksek; sera gazı emisyonunun ise sırasıyla yüzde 16,5 ve yüzde 15 daha düşük olacağı hesaplandı. Böyle bir modelde, ülkemiz hem AB standartlarında bir iklim politikası izlerken aynı zamanda ekonomisinin dönüşümünü hayata geçirmesi mümkün olabilecek. Bu durumda, Avrupa Yeşil Mutabakatı Türkiye için bir risk olduğu kadar, sürdürülebilir kalkınmayı hedefl eyen bir dönüşümün aracı olarak yeni bir fırsat olarak değerlendirilebilir.”

GÜMRÜK BİRLİĞİ MODERNİZASYONU KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMELİ

“Ülkemiz için ciddi ekonomik ve ticari sonuçlar oluşturma potansiyeli taşıyan öngörülen mekanizma konusundaki gelişmelerin yakından izlenmesini ve bu amaçla tasarım sürecinde yürütülen kamu istişare süreçlerine katkı sağlamasını son derece önemli görüyoruz. AB’nin danışma süreçlerine, Ticaret Bakanlığımızın Avrupa Komisyon nezdinde aktif katılım sağladığı ve ülkemiz pozisyonunu yapılan temaslarda aktardığını biliyoruz. Bizler de yürütülen danışma süreçlerinde iş dünyası ve ihracatçı sektörlerin görüşlerini yansıtıyoruz. Bu kapsamda, geçtiğimiz sene yürütülmüş olan danışma süreçlerinde özellikle Türkiye ve AB arasında ortak bir diyalog mekanizmasının işletilmesi; bu çerçevede düzenlemenin Gümrük Birliği modernizasyon süreci göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekliliğinin altını çizdik. Ayrıca Türkiye açısından kritik olan finansmana erişim, rekabet gücümüzün korunması gibi konulara dikkat çekerek; tüm ticaret ortakları için adil, şeff af ve karmaşık olmayan bir mekanizmanın önemini vurguladık.”

Karbon fiyatlandırması düşük karbon ekonomisine geçişin anahtarı

“Karbon fiyatlandırması, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğinin tehlikeli etkilerini en aza indirmek için kilit bir politika mekanizması olarak ortaya çıkıyor. Düşük karbon ekonomisine geçişte, mevcut durumdaki en önemli enstrümanlardan birisinin karbon fiyatlandırması olduğunu söyleyebiliriz. Bugün itibariyle dünya genelinde 45 ulusal ve 30’un üzerinde ülke içi bölgesel yetkili merci karbonu fiyatlandırıyor. Tüm bu karbon fiyatlandırma uygulamaları global sera gazı emisyonlarının yüzde 21,5’ini kapsıyor. Türkiye’de ise henüz yürürlükte bir karbon fiyatlandırma mekanizması bulunmamakla beraber, Dünya Bankası tarafından desteklenen PMR Projesi (Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı) kapsamında Türkiye için en maliyet etkin karbon fiyatlandırma mekanizmasına geçilebilmesi için gerekli alt yapı çalışmaları yürütülmüş durumda. Arçelik olarak biz de faaliyet gösterdiğimiz tüm ülkelerde uygulanan ya da uygulanması planlanan karbon fiyatlandırma mekanizmalarını yakından takip ediyoruz. Buna ek olarak, piyasa temelli mekanizmalara karşı şirket olarak hazır olmak ve üretim süreçlerimizden kaynaklı emisyonları azaltmak adına içsel karbon fiyatlandırma araçlarından biri olan Gölge Fiyat (Shadow Price) mekanizmasını kullanmaktayız. Bir risk yönetimi ve karar verme mekanizması olan bu uygulama ile, yatırım tutarı 50 bin Euro ve kurulu gücü 50 kW’ın üzerindeki yatırımların ömür boyu maliyet analizlerine ton başına 30 Euro karbon fiyatı ekliyorduk. Son dönemde, özellikle AB Emisyon Ticaret Sistemindeki fiyat artışlarını göz önünde bulundurarak bu fiyatı ton başına 50 Euro olarak uygulama kararı aldık.”

Tüm yazılarını göster