Dış ticaretimizi ve özellikle ihracatımızı yakından ilgilendiren Avrupa Birliği’nde (AB) Sınırda Karbon Düzenlemesi ile ilgili bir gelişme yaşanıyor. Bu süreç, Paris Anlaşması ve buna bağlı Avrupa Yeşil Mutabakatı (Europe Green Deal) ile başlıyor. AB tarafında ülkelerden, 2050 yılına kadar karbon salınımının nötr olması hedefini bağlayacak şekilde AB müktesebatına dahil etme hedefine dahil olunması bekleniyor. Bu kapsamda, ileri seviyeye çıkarılacak emisyon azalımı önlemleri nedeniyle, yoğun enerji">enerji üretiminin AB sınırları dışına çıkmasının (karbon kaçağı /carbon leakage) ve bunun sonucunda AB ekonomisinin negatif etkilenmesinin önlenmesi için “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” (Carbon Border Adjustment Mechanism - CBAM) hayata geçiriliyor.
Bu kapsamda, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Yönetmeliği (CBAM) ve Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS) 16 Mayıs 2023 tarihinde AB Resmî Gazetesinde yayınlandı ve izleyen gün yürürlüğe girdi.
İlk olarak Temmuz 2021'de açıklanan ve yeni CBAM ile ETS reformunu içeren AB'nin "Fit for 55" yasa paketi, Avrupa'nın emisyonları 2030 yılına kadar (1990 seviyelerinden) en az %55 oranında azaltmasına yardımcı olacak kilit bir unsur olarak görülüyor. Avrupa İklim Yasasında belirlenen bu hedefler ise, 2050 yılına kadar karbon nötrlüğüne ulaşmaya yönelik daha geniş kapsamı olan Avrupa Yeşil Anlaşma stratejisinin bir parçası.
CBAM’e geçiş dönemi 1 Ekim 2023'te başlayacak ve 2025'e kadar sürecek. Bu süre zarfında, üç aylık emisyon raporlaması gerekiyor. Etkilenen işletmelerin, bu yılın ilerleyen dönemlerinden itibaren yeni uyum ve raporlama gerekliliklerine uymaya hazırlanmaları ve orta ila uzun vadeli süreç ve maliyet etkilerini değerlendirmeye başlamaları gerekiyor. CBAM kapsamında emisyonların raporlanmasına ilişkin kurallar ve gereklilikler, AB üye devletlerinin uzmanlarından oluşan CBAM Komitesine danışıldıktan sonra komisyon tarafından kabul edilecek bir uygulama yasasında daha ayrıntılı olarak belirtilecek.
Yönetmelik uyarınca AB, CBAM için 1 Ekim 2023’ten 31 Aralık 2025’e kadar bir geçiş dönemi uygulayacak ve üç aylık raporlama yükümlülüğü olacak. 2026 yılı itibarıyla CBAM sertifikalarının satın alınması gerekli hale gelecek. Ayrıca AB ETS; havacılık ve denizcilik sektörlerinde genişletilecek, yeni ETS II ise ulaşım ve ısınma yakıtlarını kapsayacak. AB ETS kapsamındaki ücretsiz tahsisatlar 2026 yılından itibaren aşamalı olarak kaldırılacak.
Geçiş hükümleri, 1 Ekim 2023 ile 31 Aralık 2025 tarihleri arasında uygulanacak. Üç aylık emisyon raporlaması zorunlu tutulurken CBAM sertifikalarının satın alınması isteğe bağlı olacak. Bu süreçte ithalatçıların (gümrük beyannamesi sahipleri, dolaylı temsilciler), takvim yılının ilgili çeyreğinde ithal edilen mallardaki gömülü emisyonlar ile doğrudan ve dolaylı emisyonların yanı sıra üçüncü bir ülkede etkin bir şekilde ödenen karbon fiyatını da detaylandırarak üç ayda bir raporlamaları gerekecek.
Özellikle, 31 Aralık 2024 tarihinden itibaren, ithalatçıların kapsam dahilindeki malların ithalatına hak kazanabilmeleri için "yetkili CBAM beyan sahibi" statüsüne sahip olmaları bekleniyor.
Yeni CBAM kuralları uyarınca, ithalatçıların belirli bir takvim yılında ithal edilen mallarda bulunan toplam doğrulanmış sera gazı (GHG) emisyonlarını bildirmeleri gerekecek. 2025 sonunda tamamlanacak geçiş döneminin ardından CBAM'ın mali etkisi kademeli olarak artacak ve 2034 yılına kadar CBAM maliyetleri aşamalı olarak yükselecek. Menşeinde ödenen karbon maliyetinin, maliyetin kanıtının sunulabilmesi şartıyla ödenecek CBAM ücretlerinden düşülme imkanı bulunacak.
CBAM ücretlerinin ödenmesi, AB ETS tahsisat ihalelerinin haftalık ortalamalarına göre fiyatlandırılacak olan CBAM sertifikalarının satın alınması ve teslim edilmesi yoluyla kolaylaştırılacak.
İthalatçı, takvim yılı boyunca her çeyrek sonunda CBAM kayıt hesabındaki CBAM sertifika sayısının, takvim yılının başından bu yana ithal edilen ürünlerdeki gömülü emisyonların en az %80'ine karşılık gelmesini sağlamalı. İthalatçının, yıllık CBAM beyannamesi sunmasının yanı sıra, takvim yılı içinde ithal edilen ürünlerde gömülü emisyonlara karşılık gelen sayıda CBAM sertifikasını eksiksiz teslim etmesi gerekiyor.
CBAM ücretlerinin, belirtilen ürün kategorilerindeki gömülü emisyonlara karşılık gelmesiyle birlikte beyan edilecek gömülü emisyonların tanımı dolaylı emisyonları da kapsayacak şekilde genişletiliyor. Emisyonların beyanı, detayları henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte, AB düzenleyicileri tarafından sağlanan bir şemaya göre belirlenmesi gereken gerçek emisyonlara dayalı olarak yapılabilecek.
CBAM; İsviçre, Lihtenştayn, İzlanda ve Norveç'teki tercihli olmayan menşeli mallara uygulanmayacak. Sadece 150 €'ya kadar olan düşük değerli sevkiyatlar ve belirli askeri ithalatlar dahil olmak üzere, az sayıda CBAM kapsamında muafiyet bulunuyor.
CBAM 1 Ocak 2026 tarihinde tam yürürlüğe girdiğinde, ithalatçıların her yıl bir önceki yıl AB'ye ithal edilen malların miktarını ve bunların gömülü sera gazı emisyonlarını beyan etmeleri gerekecek. Bu beyandan sonra ithalatçılar, ilgili sayıda CBAM sertifikasını teslim edebilecek. Sertifikaların fiyatı, €/ton CO2 salınımı olarak ifade edilen AB ETS tahsisatlarının haftalık ortalama açık artırma fiyatına bağlı olarak hesaplanacak. AB ETS kapsamında ücretsiz tahsisin aşamalı olarak kaldırılması, 2026-2034 döneminde CBAM'ın aşamalı olarak devreye girmesine paralel olarak gerçekleşecek.
CBAM tatbik edilecek ürünler, mevcut yönetmeliğin 1 sayılı listesinde yer veriliyor. Bu ürünler şu anda çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre ve elektrik ile sınırlı. Ürünler, Avrupa Komisyonu'na göre yüksek bir karbon kaçağı riski içeren ürün grupları olarak tanımlanıyor. Ancak son düzenlemeyle aşağıdaki tabloya hidrojen de ekleniyor.
CBAM kapsamının, geçiş döneminin bitiminden önce değerlendirilmesi planlanıyor ve 2030 yılına kadar potansiyel olarak AB ETS kapsamındaki tüm malları kapsaması hedefleniyor.
CBAM kapsamındaki ürünler:
Bu ürün listesi, yönetmeliğin taslak versiyonlarına kıyasla önemli ölçüde artmış durumda; örneğin, artık sadece ham ve yarı mamul maddeler değil, alt ürünler de listede yer alıyor. Ürünlerin artmasıyla liste, daha fazla sayıda işletme için geçerli duruma geliyor.
İhracatımızın yaklaşık yarısını AB’ye gerçekleştirmemiz nedeniyle AB, en önemli ticaret ortağımızdır. Bu nedenle, AB’de yaşanan bu gelişmeyi çok dikkatli takip etmemiz gerekiyor. Her ne kadar maliyetleri AB’deki ithalatçı ödeyecek olsa da bu ek maliyet, bizim ürünlerimize yönelik pazar kaybına neden oluyor. Bu bağlamda, Ticaret Bakanlığı harekete geçerek ‘Yeşil Mutabakat Eylem Planı büyük önem arz ediyor. Bu amaçla, bir an önce ETS sistemini hayata geçirmemiz ve AB tarafından tanınmasını, yani mahsup mekanizmasına dahil edilmesini sağlamamız gerekiyor.
Ayrıca bu uygulama, hem AB hem de dünyadaki işletmeleri operasyonel ve stratejik kararlar açısından etkiliyor. Bu nedenle, şirketlerin bu etkileri ölçümlemesi, değer zinciri ve tedarik zinciri boyunca bütüncül bir yaklaşım ile gözden geçirmesi gerekiyor.