Silikon Vadisi, şu sıralar, Amerikan başkanlık seçimi gündeminin en sıcak olduğu ve yakından takip edildiği yerlerden biri. Malum, ABD’nin teknoloji üssü olan Silikon Vadisi, 1960’lardan beri karşı çıkışların ve meydan okumaların da merkeziydi. Haliyle Demokrat Parti’nin de kalesiydi. 2008’de Obama, Demokrat Parti’den başkan seçildiğinde en büyük finansal desteği Silikon Vadisi’nden almıştı. Kasım ayındaki başkanlık seçimleri öncesindeyse Silikon Vadisi’nin ağa babalarından muhafazakâr sesler yükseliyor. Birçok girişim sermayedarı Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ı desteklediğini açıklamak için sıraya girmiş durumda. Peki, geride kalan yıllar içinde Silikon Vadisi mi, yoksa ABD’de siyaset mi değişti?
Herkesin Trump’ı desteklemek için gerekçesi farklı. Mesela, Paypal’ın kurucularından Facebook’un ilk yatırımcısı Peter Thiel (18 Şubat 2022 tarihinde de yazdığım gibi) eşcinsel kimliğine tezat biçimde zaten eskiden beri Cumhuriyetçi’ydi. Hatta Trump’ın geçen hafta başkan yardımcısı adayı olarak gösterdiği J.D. Vance de bir dönem Thiel’in yanında çalışmıştı. Silikon Vadisi’nin en büyük fonlarından birinin sahibi ve ilk web tarayıcısı olan Netscape’in mucidi Marc Andreessen ve ortağı Ben Horowitz’in gerekçeleri ise başka. Bu kişiler de Trump’ın, demokratların aksine, kripto varlık regülasyonunda sert bir tutum benimsemeyeceğine inanıyorlar. Bugüne kadar Kongre süreci tıkanmış olduğu için ABD’de kripto varlıklarla ilgili yasal düzenleme bir türlü yapılamadı. Ama Biden döneminde ABD’nin SPK’sı olan SEC Başkanı Gary Gensler birçok borsayı dava edip burunlarından getirmişti. Söylenenlere göre Andreessen ve Horowitz kripto varlık ve buna dayalı işlere 8 milyar dolar yatırmış.
Elon Musk’ın ise birçok nedeni var. Bazıları da şahsi. Musk, özellikle Kaliforniya Demokratları’nın çocukların cinsel kimliklerine dair liberal yaklaşımlarından rahatsız (Bu tartışmayı 3 Kasım tarihinde “ABD’de yaratıcı sınıf kendini yiyor” yazımda ele almıştım). Malum, Musk’ın 11 çocuğundan biri transseksüel oldu ve babasıyla artık görüşmüyor. Musk ayrıca Trump’ın yapay zekâ regülasyonlarında da daha gevşek davranacağına inanıyor. Hatta, iddia o ki, Trump’ın ekibinden bazı isimler, iktidara gelmeleri durumunda, özel sektöre yüklü miktarda bütçe verilerek Çin’e karşı yapay zekâ projeleri geliştirilmesini sağlayacak başkanlık genelgelerini şimdiden hazırlamış bile. Musk’ın şirketleri, her zaman olduğu gibi, bu kamu kaynaklı projelerin de en büyük faydalanıcılarından biri olabilir.
Trumpçı girişim sermayedarlarının hepsinin üzerinde uzlaştığı gerekçeleriyle, Trump’ın Amerikan Rekabet Kurumu başkanı Lina Khan’ı görevden alıp yerine “laylaylom” bir ismi atayacağını düşünmeleri. Lina Khan, yıllar sonra ABD’de rekabet hukukunu yeniden uygulamaya başladı ve hedefine de büyük dijital şirketleri koydu. En net adımı ise artık bu dev şirketlerin, küçük startup şirketlerini satın almalarına izin vermemek oldu. Bu nedenle birçok startup şirketinin yatırımcılarının çıkış yapması zorlaştı. Çünkü eskiden halka arz gibi uzun vadeli yollar yerine hisselerinizi Facebook ya da Google’a satıp paranızı cebinize koyabiliyordunuz. Silikon Vadisi’ndeki girişim sermayedarları bu yol tekrar açılsın istiyor.
Tabii ki, Silikon Vadisi’nde hâlâ Demokratlar da var. Mesela Reid Hoffman. LinkedIn’in kurucusu ve ChatGPT’yi geliştiren OpenAI gibi şirketlerin ilk yatırımcılarından. Hoffman, Amerika’yı dünyada inovasyonun beşiği yapan demokrasinin istikrarlı biçimde sürdürülmesi gerektiğini savunanlardan. Demokrasi ayakta kalırsa herkesin para kazanacağını söylüyor. Kısa vadeli çıkarlarınıza odaklanmayın, diyor. Trump’ın böyle bir önceliği olmadığı ortada. Trump, aslında devleti devlet gibi değil de startup gibi yönetmeye çalışıyor. Bürokrasiyi ve kurumları dinlemek yerine, aklına geleni deneyip, olmazsa geri adım atıyor. Mesela başkanlığının sonunda TikTok’u yasaklamaya kalkmıştı. Şimdilerde ise Kongre’den çıkan kanunla yasaklanması gündemde olan TikTok’un en büyük destekçilerinden.
Görünen o ki, geçmişte yenilikçiliğin öncüleri olan ABD’li teknoloji yatırımcıları artık müesses nizamın temsilcileri haline gelmiş durumda. “Kamudan iş alalım ama kamu işimize karışmasın”, diyorlar. Şunu da dikkatten kaçırmamak lâzım: Artık ne sağ eski sağ, ne de sol eski sol. İlginç bir şekilde, hem kamunun özel sektöre verdiği destekleri daha çok artırmayı isteyen hem de koruma duvarlarını daha da yükseltmeyi savunan kişi Cumhuriyetçi aday Donald Trump. “Siyaseten doğru olmak” (political correctness) adına ifade hürriyetini en çok sınırlayan ve bürokratik paradigmalara en çok takılan ise Demokrat Parti. At izi it izine karıştı. Kim kime meydan okuyor, kim müesses nizamı temsil ediyor belli değil. Kuşkusuz bahsettiğimiz teknoloji yatırımcılarının bazıları sadece “kazanacak aday” diye gördükleri için Trump’a destek açıklıyor olabilir. Demokrat Başkan Joe Biden’ın yarıştan çekilmesi bu durumu değiştirecek mi göreceğiz. İş dünyası liderlerinin, siyasi adayları desteklediğini açık bir şekilde ilan etmesi güzel bir gelenek. Umarım ABD, bu geleneğine sahip çıkar.