Sıkılaşma rüzgarı

Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Merkez bankalarının devreye aldıkları ve/veya almayı planladıkları para politikası süreçleri açısından en kritik aşama piyasalar ile kurulacak olan iletişimin nasıl şekilleneceği ve kapsamının ne olacağıdır. 2022 yılında modern merkez bankacılığı 2008’den devralınan farklı eşik sonrası bu şekilde gerçekleşiyor. İletişimin atılan adımdan daha değerli olduğu bir süreci konuşuyoruz. Global para politikalarının belirleyicisi konumundaki Fed ve ECB gibi önemli merkez bankaları konu üzerine kafa yoruyor, her yaştan ve farklı mesleklerden çevreler ile buluşuyor, para politikası iletişim çerçevelerini yeniden gözden geçiriyor, neyi doğru neyi yanlış yaptıklarına kafa yoruyorlar.

Yazının giriş kısmında bahsettiklerimiz teferruat gibi gelebilir. Oysaki öyle olmamalı. Bugün konuştuğumuz ve muhtemelen gelecek 1 yıl içerisinde konuşmaya devam edeceğimiz global sıkılaşma konusunun temel taşını yine, yeni, yeniden merkez bankacılığında iletişim başlığı oluşturacak. Çok uzaklara gitmeye gerek yok; Fed’in son 1 yıl içerisindeki yönlendirmelerine göz atmamız yeterli. Para politikasında kademeli sıkılaşma sinyali ile 2021’i domine etmeyi başardılar. Hatırlayalım; yıl başlangıcında Fed’in çeyrek sonlarındaki FOMC toplantılarında 4x25bp faiz artırımı adımları ile ilerleyebileceği üzerine kafa yorup yol haritası şekillendirmeye çalışıyorduk. Kenarından köşesinden de bilanço daraltma operasyonunun ne ölçekte ilerleyeceğini düşünüyorduk elbette.

İletişim konusu göz ardı edilebilecek lükse sahip değil. Fed’in uzun bir aradan sonra yeniden tutanakları da bu çerçevede aktifleştirdiğini görüyoruz. Aynı tutanaklar bilançonun daraltılma hızı hakkında da fikir sahibi olmamıza imkan tanıyor. Elimizdeki bilgiler gösteriyor ki 95 milyar dolarlık bir azaltım pek uzak olmayan ufukta bizlerle olacak. 1 hafta gibi yakın bir zaman içerisinde de Fed’in 50bp düzeyindeki federal fonlama faiz oranı artışını konuşacağız.

Nereden nereye gelindiği ve gidilebileceği hususunda da yine iletişim devreye giriyor. Biliyoruz ki 50bp faiz artırımı adımı Mart FOMC toplantısında da görüşülmüş. Bu bilgiye imkan tanıyan detay ne? Tutanaklar. Neden vazgeçilmiş? Rusya’nın başlattığı Ukrayna’yı işgal operasyonu nedeniyle. Şimdi aynı iletişim sürecinin bölgesel başkanlardan Fed başkanına uzanan kısmındayız. Evet, tam olarak buradayız. Son 1 ay içerisinde kamuoyuna yapılan yönlendirmeler ile birlikte Mayıs’ın ardından Haziran toplantısında da 50bp faiz artışına gidilebileceğine yönelik kanaat güçlendi ve hatta Fed Başkanı Powell’ın basın toplantısı ve tutanaklara referans vermesinden hareketle böylesi boyutta adımların 1-2 toplantı ile sınırlı kalmayabileceği ihtimali de güçleniyor. Neydi? Evet, iletişim konusu göz ardı edilebilecek lükse sahip değil.

2 Mayıs haftasının yarısında yerel varlıklar Ramazan Bayramı tatili nedeniyle kapalı konumda olacak. Bu nedenle daha önceki tatil ve piyasa etkileşimleri gözetildiğinde yurt dışı varlıkların seyri en az içerideki konsolidasyon isteği kadar önemli bir hal alacak. Aynı zaman dilimi içerisinde Fed’in kritik FOMC toplantısının sonuçlarını takip edeceğiz. Yani, öncesinde kapalı konumda, sonrasında ise ilk işlem günü itibarıyla açık olacağız. Bu, her iki yönde, ucu açık, kümülatif fiyatlama riski anlamına geliyor. Peki, paragraflar nezdinde farklı örneklerle anlatmaya çalıştığımız iletişim konusu son durumda nasıl şekilleniyor? Biliyoruz ki Fed koşmak ve peşi sıra koşturmak istiyor. Teknik açıklaması ‘finansal koşulların sıkılaşması’ olarak ifade edilse de daha yüksek faiz hadleri anlamına geliyor. Swap piyasalarında işlem yapan traderlar Mayıs-Eylül dönemi arasındaki 4 FOMC toplantısından toplamda 200bp faiz artırımı beklentisi fiyatlıyor. Yıl sonu ise %2.70 düzeyinin hemen üzerinde.

Biliyoruz ki Fed koşulların daha sıkı olmasını istiyor. Bu yolda biraz ABD büyümesinden biraz da istihdam piyasasındaki pozitif dengesizliklerden feragat etmeyi göze almış durumda. Yani, ‘yönetilebilir yavaşlama’ ifadesi kullansak yanlış olmaz. Bilmediğimiz ve Fed’in de yanıtını aradığı kısım ise ne noktaya dek koşulacağı. Bu sorunun yanıtı da uzun vadeli faizleri, yani nötr seviyeyi nerede tahmin ettiklerine göre değişiyor. 2008 sonrasında bu düzey %2.50-2.75 aralığında bir yerlerde oluşuyordu. Pandemi ve savaş koşullarının bırakacağı kalıcı enflasyonist tortular ve farklı diğer makro riskler nominal ve reel faiz hadlerini bir miktar yukarıya taşıdı. Peki, uzun vadeli ABD ekonomisi dengeleri de değişti mi? Mesela %3’lerin üzerinde bir seviyeyi konuşmaya başlamış olabilir miyiz? Öyle ise henüz bilanço daraltılmasının da başlamadığını gözeterek sıkılaşma sürecinin oldukça başında olduğumuzu düşünmek yanlış olmaz.

Net/net önemli konuları konuşup, yanıt aradığımız, önemli bir kırılım aşamasındayız gibi bir durum söz konusu. Fed için böyle bir pozisyonda olmak demek dünyanın geri kalanı için ayrışma imkanı tanımıyor. Geçmişte de tanımamıştı, gelecekte de tanımayacak gibi görünüyor. Zaten hep öyle olmuştur; ülkelere has negatif bir koşul söz konusu değilse, küresel para politikaları birlikte sıkılaşmıştır.

Tüm yazılarını göster