Dünyada 6 trilyon ABD Dolarını aşan prim hacmi ve 36 trilyon ABD Dolarını aşan varlıklarıyla yönetilen en büyük küresel sektörlerin başında gelen sigorta sektörü, iklim değişikliği ile mücadelede ve net sıfır emisyon ekonomisine geçişi hızlandırmada önemli bir potansiyele sahip. Öte yandan, geçtiğimiz günlerde yayımlanan, Sürdürülebilir Sigorta İlkeleri Girişimi (PSI) - TCFD pilot projesinin sonuç raporu, sigorta sektörünün dönüştürücü potansiyelini ortaya çıkarabilmesi için iklim risklerini daha verimli ve entegre bir bakış açısıyla ele alması gerektiğine vurgu yapıyor.
Değişim ve dönüşümü ileriye taşımak için radikal şeffaflık modeli benimsenmeli
Geride bıraktığımız yıl pandeminin gölgesinde değişen kurallar, yeniden belirlenen dünya düzeni ve iş yapış biçimlerinde karşımıza çıkan radikal gelişmeler; birçok sektörü etkilediği gibi sigorta sektöründe de değişimlere sahne oluyor. Bir yandan operasyon modellerinde önemli değişimlerin ortaya çıktığı bu süreçte; sektör liderlerinin ileriye dönük plan yapmaları, stratejik ve taktiksel kaldıraçlardan yararlanmaları, değişim ve dönüşümü ileriye taşımak için radikal bir şeffaflık modeli izlemeleri büyük önem taşıyor.
Sektör hem risk üstleniyor hem de farkındalık yaratıyor
Temelinde etkin risk yönetimi olan ve risklere karşı önleyici çözümleriyle bireylerin ve kurumların finansal devamlılığını sağlayan sigorta sektörü, mevcut kaynakların gelecek nesillere aktarılması noktasında önemli sorumluluğa sahip. Dünya genelinde ve Türkiye özelinde birçok sigorta şirketi, özellikle son yıllarda sürdürülebilirlik alanında farklı çalışmaları ve projeleri hayata geçirerek bu alanda hem farkındalık yaratıyor hem de risk üstlenme rolünü yerine getiriyor. İklim değişikliği kaynaklı risklerin önlenmesi ve düşük karbon ekonomisine geçişe katkı sağlamayı odağına alan şirketlerden birisi de Allianz Grubu. Dünyada öne çıkan en sürdürülebilir şirketlerinden birisi olan Allianz Grubu, 2000 yılından bu yana Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi'nde yer alıyor. Grubun küresel ölçekte yapmış olduğu bu çalışmaların Allianz Türkiye tarafından da hassasiyetle takip ediliyor ve uygulanıyor olması memnuniyet verici.
Yatırıma açık olmayan şirketler arasında entegre rapor yayımlayan ilk kurum Allianz Türkiye oldu
Küresel risk ortamı ve paydaş beklentileri doğrultusunda sürdürülebilirlik stratejisini yeniden şekillendirerek Sürdürülebilir Değer Yaratma Modeli'ne geçiş yapan Allianz Türkiye, 2023 yılına kadar tüm enerji kullanımını yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı hedeflediğini açıkladı. Entegre düşünmeyi benimseyen Allianz Türkiye, 2020'nin son günlerinde de 2019 Entegre Raporu'nu yayımlayarak, yatırıma açık olmayan şirketler arasında entegre rapor yayımlayan ilk kurum oldu. Şirketin, tüm kaynaklarının birbiriyle olan bağını, bunların kısa, orta ve uzun vadede yarattığı değeri şeffaf biçimde aktaran bir raporlama yöntemi olan bu rapor; aynı zamanda sigorta ve emeklilik sektörünün ve Allianz Grubu'nun da ilk entegre raporu oldu.
Sadece kâr odaklı şirketlerin kalıcı olma imkanı yok
Artık tüketiciler 'Lovemark'larını ya da hizmet alma noktasında tercih edecekleri organizasyonları belirlerken geçmişten çok daha farklı kriterleri göz önünde bulunduruyor. Şirketler faaliyetlerini kâr etmenin ötesine taşıyarak tüm paydaşları kapsayan bir değer yaratma dönemine geçiyor. Sadece kâra ve kendine odaklanan şirketlerin kalıcı olma imkânı yok. Tüm sektörlerin faaliyetlerini doğru ve sorumlu şekilde devam ettirmeye odaklanması gerekiyor. Bu noktada, 'şeffaflık' son derece önemli bir role sahip. İş süreçlerini çevresel ve sosyal boyutta ele alarak değer yaratan şirketlerin ön plana çıktığı, yepyeni bir dönem başlıyor.