Altındaki yüksek performanslı arabanın 350 beygir gücü motor ile övünmek, ahmaklıktır. Eğer araçta 450 beygir gücünde fren sistemi yoksa felâket yakınındadır. Çünkü kontrolsüz güç; güç değildir.
Bu arabalar kadar kurumlar için de geçerlidir. Her sistemin tıpkı fren gücü gibi sigortaya ihtiyacı vardır. Zygmunt Bauman, Küresel Çağda Sosyal Eşitsizlik kitabında, “elektrik devresine aşırı yük bindiğinde, ilk iflas edecek parça; sigortadır” der.
Sigorta, devrenin en az dirençli parçasıdır ve sisteme bilinçli olarak yerleştirilmiştir. Akım, güvenlik limitini aştığında, atıverir ve sistemin topyekûn yanmasını önler. Günümüzde hız takıntılı pek çok yönetici, sigorta sevmez. Çünkü aldığı kararların denetlenmesini, icraatın hız kesmesini istemez. Sürece itiraz edeni ( sigorta) yok eder.
Böylece sistemin tamamı riske girer, çünkü atabilen sigorta devre dışı bırakılmıştır. Yöneticinin hızını kesen böylesi sigortaları etkisiz ve yetkisiz bıraktığı için kurumunu batıran veya zora sokan çok sayıda yönetici tanıdım.
Elektrik sigorta devresi metaforunu kullanmak isteyişim, benim de benzer tecrübeyi yaşamamdan kaynaklandı. Oturduğum evlerden birinin mutfak sigortası ikide bir atıp duruyordu. Otomatik sigorta yerine hani şu tel bağladıklarımızdan olan göbeğine, yük bindiğinde atmayacak kadar kalın tel bağlamıştım. Netice; küle dönen mutfağım idi.
KURUMUNUZDA MOLLA KASIM VAR MI?
Büyük ozanımızdan alıntı; “Yunus Emre bu sözü / Eğri büğrü söyleme / Seni sigaya çeken / Bir Molla Kasım gelir.”
Ozanın anlatmak istediği şudur; varlığını sürdürmek istiyorsan, risk altında atabilen ve atarak sistemi koruyan sigortan olsun.
Seni yavaşlatır ama yanlış duvara dayanmış merdiveni hızla çıkmana engel olur ve seni, kurumunu, şirketini felaketinden beri tutar.