‘Matematikle bir hayli uğraştım. Çok para kazandım ve neredeyse hepsini bağışladım. Hayatımın özeti budur'. Matematik profesörü, istihbarat için şifre çözücü, yatırımcı ve hayırsever Jim Simons vefat etti. Ondan alacağımız ilhamı konuşalım. Geçtiğimiz Cuma günü 86 yaşında biten bu ilginç hayattan son ilhamımız da şu mütevazı söz olsun: ‘Deha zannedilen şöhretimin çoğu şanstan kaynaklanır. Sabahları ofise girdiğimde 'Bugün akıllı mıyım?' diye düşünmem. 'Bugün şanslı mıyım?' diye sorarım.’
‘Matematikle bir hayli uğraştım. Çok para kazandım ve neredeyse hepsini bağışladım. Hayatımın özeti budur'. Matematik profesörü, istihbarat için şifre çözücü, yatırımcı ve hayırsever Jim Simons vefat etti. Ondan alacağımız ilhamı konuşalım.
İlk akla gelen, olağanüstü performansı. Medallion fonu dolar bazında, yıllık ortalama yüzde 66 getiri sağlamış. Öyle ki, son 35 yılda ABD borsasına (S&P endeksi) konan 1 dolar 40 dolar olurken, yıllık yüzde 40 yönetim ücretini düştükten sonra bile, Simons’a verilen 1 dolar 759 dolar olmuş! Fonları yöneten şirketi Renaissance Technologies’in 1988’den beri alım-satım (trading) kârı 100 milyar dolardan fazla!
İkincisi, yaklaşımı. Warren Buffett için başarının yolu, değerinin altındaki hisseleri tespit etmek, satın almak ve uzun süre portföyünde tutmak. George Soros için başarının yolu, büyük anomalileri (İngiltere Merkez Bankası’nın pound’un değerini sabitlemesi) yakalayıp iddialı pozisyonlar almak. Simons içinse matematik ve teknolojiyi kullanıp alım-satım fırsatlarını bulmak. Yani matematiksel modellerden gelen verileri gelişmiş bilgisayarlarla işlemek ve kısa vadeli al-sat yapmak. Kırk yıl önce, Simons firmasını kurduğunda çok nadir olan bu yaklaşım (quant), artık çok yaygın. Bugün pek çok borsada, sattığınız hisseyi alan, aldığınız hisseyi satan taraf bir ‘robot’. Kime karşı trade ettiğinize, kimi yenmeye çalıştığınıza dikkat edin!
Üçüncüsü, yöntemi. Bence hayat hikâyesinin en ilham verici kısmı da burası. Simons 40 yaşına kadar matematik konusunda çalışan çok başarılı bir akademisyen. Hatta bu hâkimiyeti sebebiyle, Soğuk Savaş yıllarında istihbaratın şifre çözmesine de yardımcı oluyor (biyografisinin ‘Piyasanın Şifresini Çözen Adam’ başlığı taşıması da manidar!). Daha sonra finansa merak sarıyor. Para birimlerindeki örüntüleri (pattern) izleyerek yatırım yapmaya başlıyor. Daha sonra bu işlemi insan gözlemine ihtiyaç duymayan bir algoritmaya devrediyor. Bunu yaptığında yıl 1988!
Dördüncüsü, ekip anlayışı. Simons tıpkı kendisi gibi güçlü bilimsel/ sayısal geçmişi olan kişilerle çalışmayı tercih etmiş. ‘Finans doktorası olan sadece bir adamım var. İşletme okullarından insanları işe almıyoruz. Wall Street'ten insanları işe almıyoruz. İyi bilimsel çalışmalar yapmış insanları işe alıyoruz.’ Yepyeni bir şey denerken yepyeni bir ekiple çalışma cesaretini göstermiş. Üstelik, olağanüstü getiri sağlayan en başarılı fonu Medallion’a sadece şirket çalışanları, eski çalışanlar ve akrabaları yatırım yapabiliyor. Ekibin hem risk alırken elini taşın altına koyması hem de müthiş getirilerden yararlanabilmesi, çift yönlü bir avantaj. Bu vesileyle, ‘biz bir aileyiz’ deyip çalışanlarına pek fırsat sağlamayan yöneticileri/ patronları gülümseyerek anıyorum.
Beşincisi, servetiyle ne yaptığı. 30 milyar doları aşan varlığıyla Simons dünyanın en zengin elli kişisinden biriydi. Tüm bu parayı, kırk yaşından sonra girdiği bir alanda, aklını ve bilgisini kullanarak kazanmıştı. 2011’den sonra kendini vakfına adadı ve temel bilim araştırmalarının en büyük bağışçılarından biri oldu.
Geçtiğimiz Cuma günü 86 yaşında biten bu ilginç hayattan son ilhamımız da şu mütevazı söz olsun: ‘Deha zannedilen şöhretimin çoğu şanstan kaynaklanır. Sabahları ofise girdiğimde 'Bugün akıllı mıyım?' diye düşünmem. 'Bugün şanslı mıyım?' diye sorarım.’