New York Üniversitesi Politika Enstitüsü tarafından dünya genelinde 700’ün üzerinde ekonomist arasında yapılan anket çalışması çarpıcı bir gelişmeyi ortaya koyuyor. Araştırmaya göre “sıfır emisyon hedefi” artık sadece çevre aktivistlerinin değil, aynı zamanda ekonomistlerin de önceliğine dönüşmüş durumda. Ekonomistler önümüzdeki 5 yıl içinde iklim krizi ile mücadele konusunda acil şekilde harekete geçilmesi gerektiğinin altını çiziyorlar.
New York Üniversitesi Politika Enstitüsü Direktörü Derek Sylvan, sıfır emisyon hareketinin ekonomistler tarafından destekleniyor olmasına oldukça şaşkın.
Nitekim, ankete katılan ekonomistlerin yüzde 74’ü, iklim değişikliğiyle mücadele için “acil ve etkili şekilde harekete geçilmesi gerektiği” yargısına kesinlikle katılıyor. Bu oran, anketin bundan önce gerçekleştirildiği 2015 yılındaki yüzde 50 seviyesinin de oldukça üzerinde. Sylvan’a göre, ekonomistlerin bakış açısını değiştiren unsurların başında dünya genelinde yaşanan doğal afetlerin sayısının ve yarattığı olumsuz etkilerin artması geliyor. Öyle ki, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2000-2019 arasında yaşanan 7 bin 300 doğal afet nedeniyle 1.2 milyon insan hayatını kaybetti. Yaşanan felaketlerin maliyeti ise 3 trilyon dolara ulaştı.
İklim Değişikliğinde Ekonomik Fikir Birliği
New York Üniversitesi Politika Enstitüsü tarafından farklı ülkelerde yaşayan ve iklim değişikliği alanında uzman 738 ekonomistle yapılan anketin sonuçları, “İklim Değişikliğinde Ekonomik Fikir Birliği” başlıklı çalışmayla açıklandı.
Ankete katılan ekonomistlere göre, iklim değişikliğinden kaynaklanan ekonomik zararlar, 2025’e kadar yıllık 1,7 trilyon dolara, 2075 yılına kadar ise yaklaşık 30 trilyon dolara ulaşacak.
Dünyanın dört bir yanından ekonomistler, iklim değişikliğinin her yıl trilyonlarca dolar zarara mal olmasını önlemek amacıyla “acil ve etkili” şekilde harekete geçilmesi gerektiğine dikkat çekerken, yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyona ulaşmanın faydalarının, maliyetlerinden daha ağır bastığını dile getiriyorlar. Katılımcıların yüzde 65’i rüzgâr ve güneş enerjisi teknolojilerinde son yılarda görülen maliyetlerin diğer temiz enerji teknolojilerinde de benzer düşüş göstereceği öngörüsünde bulunuyor.
Ekonomistlerin görüşleri, karar vericiler nezdinde dikkate alınan Dinamik Entegre İklim Ekonomi modeli (Dynamic Integrated Climate- Economy model, DICE) gibi ekonomik modellerle zıtlık gösteriyor. DICE, 2100 yılına gelindiğinde faydaların ve maliyetlerin dengelendiği 3,5°C’lik “optimal” sıcaklığa ulaşılacağını öngörüyor.
Enstitü’nün strateji direktörlüğünü yapan ve araştırmanın yazarları arasında yer alan Derek Sylvan, “Ekonomistlerin büyük çoğunluğu hızlı emisyon azaltımını destekliyor ve temel teknolojilerin maliyetlerindeki süregelen düşüş konusunda iyimserler. Bu uzmanlar arasında, mevcut durumu korumanın büyük ölçekli enerji dönüşümünden çok daha maliyetli olacağı konusunda net bir fikir birliği bulunuyor” diyor.
Chicago Üniversitesi ekonomisti ve Chicago Enerji Politikası Enstitüsü Direktörü Michael Greenstone ise bazı ülkelerin iklim krizinin etkilerine daha fazla maruz kalacağını ve gelir eşitsizliklerinin ülkeler arasında çok daha belirgin bir hale geleceğini ifade ediyor. Ekonomik farklılıkların kar-maliyet analizleri ile değerlendirilemeyeceğini söyleyen Greenstone şöyle diyor: “Örneğin fakir bir aile, zengin bir aileye kıyasla ekonomik kayıpları daha fazla hissediyor. Bir dolarlık bir iklim zararının Bill Gates veya Jeff Bezos için ne anlama geldiği ile, fakirlik sınırı altında yaşayan bir aile için ne anlama geldiği arasında önemli bir fark var. Toplum olarak bunu doğru değerlendirmemiz gerekiyor.”
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, GELİR EŞİTSİZLİĞİNİ ŞİDDETLENDİRECEK
Ankete katılan ekonomistlerin yüzde 89’u iklim değişikliğinin ülkeler arasındaki gelir eşitsizliğini şiddetlendireceğini belirtiyor. Ankete katılanların yüzde 70’i, ülkeler içerisindeki eşitsizliğin de gezegenin ısınmasıyla artacağını düşünüyor. Ekonomistlerin üçte ikisi, yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmanın faydalarının, maliyetlerinden daha fazla olacağını dile getiriyor. Ekonomistlerin yaklaşık yüzde 80’i, geçtiğimiz beş yıl içerisinde iklim değişikliğine yönelik endişelerinde artış yaşadığını bildiriyor. Ankete katılan ekonomistlere göre mevcut ısınma eğiliminin devam etmesi durumunda iklim değişikliğinden kaynaklanan ekonomik zararlar, 2025’e kadar yıllık 1,7 trilyon dolara, 2075 yılına kadar ise yaklaşık 30 trilyon dolara (öngörülen GSYİH’nin yüzde 5’ine) ulaşacak.