Bilgi ve lezzet peşinde Türkiye’nin dört bir yanına yaptığım gastronomi seyahatleri bu kez Side ile devam etti. Side’nin kültürünü tüm dünyaya tanıtma amacıyla yola çıkan Karma ve Azumare restoranlarının işletmecisi Mahmut Gökkaya ve Enver Ahmet Emiroğlu’nun yeni mekânı Alma Side’nin açılışına davetliydik. Bir grup turizm yatırımcısı ve restoran şefi ile birlikte üç gün boyunca Side ve çevresini gezdik, yöresel lezzetlerin tadına baktık. Kaldığımız Barut Hemera’da Ege Mutfağı Eğitmen Şefi Dilek Yetkiner’in hazırladığı Girit Mutfağı konseptli öğle yemeğinden Manavgat Green Kanyon’da tekne turuna, Side merkezindeki tarih kokan sokaklardan Apollon Tapınağı’na yoğun bir programı
Side Gastronomi Turu’na destek veren Sözen Group’un CEO’su Gökmen Sözen’le etkinlik boyunca sohbet ettik:
2015 yılından bu yana düzenledikleri Gastromasa’yı bu sene yine Kasım ayında planlıyorlarmış. Yurtdışı hedefleri sürüyor. Sözleşmesi imzalanmasına rağmen savaş nedeniyle gerçekleştirilemeyecek olan Kiev’deki Gastromasa’yı zorunlu olarak bir kenara bırakıp global bir markaya dönüşme çalışmalarında Londra ve Dubai gibi hedeflere yoğunlaşmışlar.
Katıldığımız organizasyonun Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen, Alma Restaurant’ın sahipleri Mahmut Gökkaya ve Enver Ahmet Emiroğlu, Alma’nın yatırımcısı Ahmet Barut ve bizi Barut Hemera’da ağırlayan Cengiz Barut’un vizyonu ve yarattıkları sinerji ile yapılan bir etkinlik olduğunu belirten Gökmen Sözen şöyle devam etti:
“Alma Side ile Manavgat bölgesinin ürünlerini yeni tekniklerle sunan bir restoranı turizm sektörüne kazandırmak istediler. Açık ateş tekniğiyle etleri, deniz ürünleri sunuyor, kreatif mezeler hazırlıyorlar. Ağırlamanın üst segmente çıktığı, Side’nin ihtiyacı olan bu restoran, bölgenin dokusuna göre özel malzemelerle inşa edilmiş bir mekân. Birkaç yıl içinde adından söz ettireceğine inanıyorum. Çünkü, Akdeniz’in böyle restoranlara ihtiyacı var; Yedi Mehmet gibi, Seraser gibi, Asmani gibi, Alma gibi...
Belediye Başkanı Şükrü Sözen, Side’nin tarihi sokaklarını, yapılarını restore ettiriyor. Gastronomi turizminin de tarih turizmiyle birlikte odakta olması için Manavgat ürünleriyle ilçede restoranların ve hatta Girit restoranlarının açılması lâzım. Çünkü Giritliler, Girit Adası'ndan Antalya limanına 19'ncu yüzyılın ilk yarısında getirilmiş, bölgenin gastronomisine etkileri var. Nasıl Gaziantep için ‘hadi İmam Çağdaş’a gidelim veya Halil’e gidip bir küşleme yiyelim’ diyoruz böyle restoranlar olursa insanlar lezzet peşinde Side’ye de geleceklerdir. ‘Yemeğe geldik bu arada denizden de yararlanacağız, tarihi alanları da gezeceğiz’ diyeceklerdir. Bunlar birbirine bağlı. Türkiye için özellikle şef restoranlarına ya da kendine has dokusu olan restoranlara ihtiyacımız var. Böylelikle ülkemizde gastronomi turizminin büyüyeceğine inanıyoruz.”
Şef Mert Yalçıner yönetimindeki Alma Restaurant’da Bey Dağları’ndan, Toroslardan Akdeniz’e, yörüklerden Girit’e, tarladan sofraya, yerel üreticiden yerel tüketiciye bir köprü kurulmak isteniyor. Fesleğen, nane, biberiye gibi bitkileri kendileri ekiyorlar. Kokteyllerde ve yemeklerde bahçelerinden topladıkları bu bitkileri kullanıyorlar. Mutfaklarında öğlenleri otların, meyvelerin, sebzelerin hâkim olduğu Ege sofrası sunulurken, akşamları açık ateşte Türk ve dünya mutfağı harmanlanıyor. Süt kuzuları Bey Dağı’ndan gelen mekânın, deniz ürünleri de Akdeniz’den temin ediliyor. Alma Restaurant meyve ve sebzelerini ise yerel üreticiden temin ediyor.
Side seyahatimiz boyunca Barut Hemera’da tattığımız lezzetlerde yeme-içme sektöründe yıllardır konsept danışmanlığı yapan Şef Tolga Atalay’ın dokunuşlarını hissettik.Karma’nın kardeş kuruluşu Azur Mare’de güneşi batırdıktan sonra bir akşam yemeğini Mahmut ve Enver beylerin bir diğer markası Karma’da yedik. Şef Doruk Çermik, açıldığı günden bu yana mutfağın başında. “Aslında tek ilham kaynağım doğa ve doğanın halihazırda bize sağladığı lezzetleri doğru zamanda farklı şekillerde bir araya getirebilmek” diyor ve yerel ürünlerle Anadolu mutfağından yaptığı yemekleri başarılı bir biçimde, özünden taviz vermeden yorumluyor.
Bölge insanlarının el ele verdiği Side’nin yükselen enerjisini hissetmemek mümkün değil. Umuyorum kısa bir süre içinde deniz, kum, güneş, tarihin yanında gastronomi alanında da ülkemizin niş noktalarından biri olacak…