Sezar salatası

Burak DALGIN Dünya Penceresi

Bir asır önce bir Temmuz gününde, siparişlere yetişmeye çalışan şef Caesar Cardini çok az malzemesi kaldığını fark etti. Ani bir kararla, elindekilerle bir tabak hazırladı. Adıyla anılacak Sezar Salatası’nı icat etmişti! Şirketlerimiz bundan ne ilham alabilir?

Yıl 1924. ABD’nin kuruluş yıldönümü 4 Temmuz vesilesiyle tatili fırsat bilenler Meksika’daki Tijuana şehrine akın etmiş. Bunlaltıcı yaz sıcağı ve arka arkaya gelen siparişleri yetiştirme telaşı arasında İtalyan kökenli Amerikalı şef Caesar Cardini yorgundu. Kilerdeki malzemelerin hızla tükenmesi bu duruma tuz biber ekti. Çaresizliğe teslim olmak yerine hızlı bir karar aldı. Eldeki malzemeleri, yani marul, kızarmış ekmek küpleri ve parmesan peynirini karıştırdı. Üstüne limon suyu, zeytinyağı, yumurta, sarımsak ve karabiber içeren bir sos döktü. Bir asır sonra bugün dünyanın dört yanına yayılmış olan ve adıyla anılan Sezar Salatası’nı icat etmişti!

Genellikle yenilikçiliğin bir strateji ve tasarlanmış bir süreç etrafında gerçekleşmesini bekleriz. Doğrusu da budur. Ancak tıpkı meşhur salata gibi, acil durumlarda veya beklenmedik koşullar altında ortaya çıkan icatlar da var.

Mesela, mikrodalga fırın. Percy Spencer, bir radar araştırma projesi üzerinde çalışırken cebindeki çikolatanın eridiğini fark etti. Radyasyonunun ısıtma etkisini keşfedince ve mikrodalga fırının yolu açıldı. Mesela, post-it notlar. 3M firmasında çalışan Spencer Silver, güçlü bir yapıştırıcı geliştirmeye çalışırken, yanlışlıkla zayıf ve tekrar kullanılabilir bir yapışkan madde icat etti. Bir diğer 3M çalışanı olan Art Fry, bu yapışkanı ayraç olarak kullandı ve şirketin en önemli ürünlerinden biri ortaya çıktı. Mesela, penisilin. Alexander Fleming, laboratuvarında çalışırken, bir küfün bakterileri öldürdüğünü fark etti. Milyonların hayatın kurtaran antibiyotik bulunmuştu!

Böyle beklenmedik fırsatları değerlendirmek için üst düzey bir farkındalık şart. Bunu geliştirmenin bir altın kuralı yok. Ancak organizasyonlarda yeni şeyler öğrenmeye ve keşfetmeye teşvik edilen çalışanlar (post-it); hızlı ve esnek karar alabilen üst yönetimler (Sezar Salatası); iyi tasarlanmış deneme-yanılma testleri uygulayan bir yaklaşım (antibiyotik); ve verileri/ geri bildirimleri ciddiye alan bir iş kültürü (mikrodalga fırın) başarı şansını artıracaktır.

Elbette ‘beklenmedik fırsatları yakalama’ öykülerinin tam tersi de geçerli. Zira yüksek potansiyele sahip icatları yapan ama elinin altındaki muazzam fırsatı değerlendiremeyen firmalar da var. Mesela Kodak. 1975'te ilk dijital fotoğraf makinesini icat etti. Ancak, foroğraf filmi iş koluna zarar vermesinden korkarak bu yeniliği kullanmadı. Neticede piyasadan silindi. Mesela Xerox. Dijital kullanıcı arayüzlerini geliştirdi. Ancak, nasıl bir altın madeni bulduğunu fark edemedi. Bu teknolojiyi kullanan Apple ve Microsoft bambaşka noktalara vardılar. Mesela Bell Laboratuarları. Güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren ilk pratik solar hücreyi icat ettiklerinde yıl 1954’tü. Günümüzde dev bir sektör haline gelen güneş enerjisi alanında bambaşka firmalar öncülük yapıyor.

Bu haftaki yazımızı, Anthony Robbins’in sözüyle tamamlayalım: ‘Hazırlıkla fırsatın bir araya gelmesi, bizim şans dediğimiz çocuğu doğurur.’

Tüm yazılarını göster