Sessiz tehlike: Borç yükü

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

21. yüzyıl daha ilk çeyreği sona ermeden adeta “krizler çağı” oldu. Dünya ekonomisi bir kriz bitmeden bir başka krize giriyor. 2008 krizi sona ererken Covid-19 salgın krizi baş gösterdi, tam kurtulduk derken Rusya’nın Ukrayna’yı işgali başladı. Küresel ekonomi bu defa derin bir enerji krizine girdi. Enerji krizi beraberinde yüksek enflasyonu getirdi.

Dünya bu krizlerle uğraşırken 2008 krizinde baş ağrıtan borç yükü büyümeye devam ediyor. Eğer Rusya-Ukrayna savaşı III. Dünya Savaşının çıkmasına neden olmazsa, yeni iktisadi krizin adı “borç” olacak. Uluslararası Finans Enstitüsü’nün Eylül 2022 Raporuna göre küresel borç toplamı 300 trilyon dolara ulaştı. Yıl sonunda toplam borç stokunun/GSYH oranının yüzde 352 dolayında gerçekleşmesi beklenmekte. Bu oran salgın öncesi yüzde 230 dolayında idi. Yani salgın ülkelerin borçlanma yükünü artırdı.

Mevcut borç stokunun 201,2 trilyon doları gelişmiş ülkelere, 98,8 trilyon doları ise gelişmekte olan ülkelere ait. Toplam borç stokunun 85,8 trilyon doları kamu borcu, 69,3 trilyon doları finansal sektör, 88,4 trilyon doları reel sektör ve 56,6 trilyon doları hanehalkına ait. Hanehalkı borç stoku/GSYH oranı en yüksek olan ülke yüzde 102,2 ile Güney Kore olurken, Euro Alanın da bu oran yüzde 59,1, İngiltere’de yüzde 83,2 ve ABD’de yüzde 77,7, Çin’de yüzde 63,3. Kamu borç yükünde ilk sırada yüzde 251,1 ile Japonya yer almakta. Bu oran Euro bölgesinde yüzde 106,7, İngiltere’de yüzde 110,4, ABD’de yüzde 122,5, Çin’de yüzde 76,2.

Reel sektör borç yükünde Çin yüzde 157,1 ilk sırada. Bu oran Euro bölgesinde yüzde 66,1, İngiltere’de yüzde 109,6, ABD’de yüzde 81,9. Finans sektöründeki borç yükünde ise başı yüzde 216,7 ile Japonya çekmekte. Finans sektöründe borç yükü Euro bölgesinde yüzde 113,2, İngiltere’de yüzde 172,7, ABD’de yüzde 77,9, Çin’de yüzde 50,5.

Yurtdışına tahvil ihracında Türkiye başı çekiyor

Bu veriler dünyanın başta gelişmiş ülkeler olmak üzere borç batağına battığını gösteriyor. Ancak gelişmekte olan ülkelerin varlığının gelişmiş ülkelerden çok daha düşük olduğunu düşündüğümüzde gelecek günlerde ülke iflas riskinin bu ülkeler için daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Diğer yandan 2022 yılında yurtdışına tahvil ihracında iki ülke başı çekmekte. Bunlar sırasıyla Türkiye ve Çin.

Kaynak: https://www.hmb.gov.tr/kamu-finansmani-istatistikleri. Yıllar özellikle seçilmiştir. Sizce neden bu yıllar?

TCMB borcu 29 milyar doları aştı

Türkiye özellikle yirmi yıldır borç stoku içinde döviz cinsinden borçlanmaya ağırlık vererek önemli bir kur riskini de üstlenmiş durumda (özellikle ekonomide parlak yıllar olarak anılan 2003-2010 arasında ülkenin dış borcu nerede ise üçe katlandı). 2019 yılında Türkiye’nin toplam kamu borcunun yüzde 50’si döviz cinsinden iken 2022 Temmuz ayında bu oran yüzde 66,7,’ye yükseldi. Ülkenin toplam brüt dış borç stoku da yılın ilk çeyreği sonunda 451 milyar dolar oldu. Dış borç stoku/GSYH oranı ise, 2001 krizinin bile üstüne çıktı. 2020 yılı dördüncü çeyreğinde oran yüzde 60,4’ü gördü, 2022 yılının ilk çeyreğinde yüzde 56,8 düzeyine geriledi. Yukarıdaki tablo da dikkat edilmesi gereken bir kalem de TCMB borçları. 2002 yılında TCMB, IMF’e borçlu idi bu borç 2010 sonrası ödendi. Nitekim hükümet bunu sürekli övünç meselesi yaptı. Şimdi TCMB’nin borcu yapılan swap anlaşmaları ile 29,8 milyar dolara ulaştı. Üstelik bu borcun maliyeti yüksek. TCMB, IMF’den borçlanmaya gitse maliyet daha düşük olacaktı. Öne çıkan bir başka nokta da finansal kuruluşların ve reel sektörün dış borcunun yirmi yılda çok hızlı artması. 2002’den 2022’ye finansal kesimin borcu yüzde 792, reel sektörün (finansal olmayan kuruluşların) borcu yüzde 438,8 arttı. Halkın 2003-2018 arası yaşadığı masalsı mutluluğun kaynağı alınan bu borçlardı.

Borçlanma düzeyini analiz ederken son yirmi yılda 63,6 milyar dolarlık özelleştirme gelirinin de kamu tarafından kullanıldığı da unutulmamalı. Daha basit bir ifade ile Türkiye’de devlet 63,6 milyar dolarlık varlığını kaybederken 2002 de 64,5 milyar dolar olan kamu dış borç stoku da 2022 yılının ilk çeyreğinde 182,7 milyar dolara yükseldi. Borç stok bir değişkendir. Dolayısıyla bu verileri şöyle de okunmalı: 1923’den 2002’ye Cumhuriyet Hükümetleri 64,5 milyar dolarlık dış borç yaparak kamu varlığını artırmışlar, öyle ki bu varlığının bir kısmı satılarak mevcut iktidar 63,6 milyar dolarlık özelleştirme geliri elde etmiş. Hükümet son yirmi yılda bu gelire rağmen 118,2 milyar dolarlık dış borçlanmaya gitmiş.

Nitekim bu tablo yüzünden de hükümet özellikle 2021 yılından bu yana yeni borç bulmak için her çareye başvurmakta. Başkasının tasarrufu ile ekonomide masal dönemi sona erdi. Şimdi ödeme zamanı ancak alınan borçlar öyle yerlere harcandı ki kasa tamtakır.

Okuma Önerisi: Ömer Faruk Çolak, Ekonomide Masallar Gerçekler

                             Hayda Kazgan, Osmanlı’da Avrupa Finans Kapitali

Tüm yazılarını göster