Sesin mi var paran mı?

Yaprak ÖZER HAYATIN İÇERİĞİ

“büyük kırılma”-“reform gerek”-“yeniden tasarlanmalı”-“etikten sınıfta kaldık”-“emsali olmayan bölünme”-“onlarca yıl gerideyiz”-"Ayak sürümeyin”-“bilek bükmeyin”-“açgözlülükle kaybedilen zamanı telafi edin”-“ekstra çaba gösterin”

Bu kilit kelime ve sözlü kalıplar üzerinden yapılan bir konuşmanın dozunu sert bulacağınızı düşünüyorum. Birleşmiş Milletler’in 2023 Genel Kurul toplantılarının ev sahipliğini yapan Genel Sekreter Antonio Guterres’in konuşma metninden cımbızladım. Dinlemenize ya da tüm metni okumanıza gerek yok, tonu da söylemi de konuşmasının içeriği de zehir zemberekti. Guterres, "İnsanlık cehennemin kapılarını açtı" diye kükredi. Çünkü yine kendisinin verdiği bilgiye göre dünya sanayi öncesi dönemden bu yana 2.8 C'lik bir sıcaklık artışına ilerliyor. Bu yüzden kavruluyoruz.

Uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi okuyan tüm öğrenciler dünyayı altüst eden iki dünya savaşını ve sonrası sistemi kurmaya yarayan organizasyonları okur durur. “Benim oğlum bina okur döner döner yine okur” diye esprili bir söylem var… Sanki bugünkü durum o! Bizim çocuklar okuyor okuyor dünya bildiğini yapıyor. Ne yazık değil mi?

Yazık olan bu değil yalnızca… Guterres’e ciddi anlamda üzüldüm, ama bize daha çok üzülüyorum.

Guterres Genel Kurul konuşmasından önce CNN'den Christiane Amanpour'a verdiği mülakatta "Süper güçler arasında İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana emsali görülmemiş bir bölünme var.... Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin ne gücü ne de parası var. Sahip olduğum tek şey bir ses. Benim de bu sesi yükseltme yükümlülüğüm var." dedi.

Fakat sertleşmenin de ses yükseltmenin de bir sınırı var. O sınır sesinizin perdesi değil, duyulmanız, anlaşılmanız, söylediklerinizin kabul görerek uygulanabilmesi.

Anlaşılan o ki, cüssesi büyük Birleşmiş Milletler’den çıkan sesin etkisi falan yok… Umarım dünde yaşayan ya da ısrarla orada kalanlarımız değişimi idrak eder. Guterres türlü sivri ifadeyi art arda sıralıyor, etkin tüm iletişim kanallarını kullanıyor.  İletişimin de bir yere kadar gücü var.

Buradan çıkarılacak çok sayıda öğreti bulunuyor. Biri güç! Güç nedir, nerelerde etkilidir…

Guterres (74) görev süresinin ikinci ve son dönemini yaşıyor, bir daha göreve talip olmayacağını açıkladı. Hem yaş hem pozisyon olarak kaybedecekleriniz azalınca daha cesur oluyorsunuz.

Tekrar etmek gerekirse, marifet dinlenebilmek. Kimi dinliyorlar diye soracak olursanız, uzatmayacağım tek bir örnekle işi bitirebileceğimi düşünüyorum. Bir adet sosyal medya mesajıyla yerleşik değerleri bir kere daha sarsan birinden söz edeceğim; Elon Musk. Dünyanın en zengin insanı, bölücü bir figür, kimilerine göre kötü adam, kimilerine göre dahi. Birçok güçlü milyarder gibi o da barışta savaşta politikaları etkilemeye istekli olduğu kadar muktedir. Bir tweet yetti; oda dolusu para desteleri arasında oturmuş, harcayacak 42 milyar doları olduğunu ilan etti ve sordu: “Ben bu parayı nereye harcayayım?”. Sonra da “Bankada duran para işe yaramaz, sokağa çıkıp dağıtsam hiper enflasyon yaratırım, bir yere harcayayım en iyisi, ama nereye...” dedi. Özgüvene bakar mısınız?

Sesinden başka bir şeyi olmayanlarla parası olduğu için sesi ve gücü olanlar arasındaki farkı umarım gösterebilmişimdir. “Ne yazık” diyebilirsiniz, ben de uzun zamandır “bu dünya berbat bir yer” diye düşünüyorum ama “…ne fayda, mücadele…” diyerek belki de gülünç oluyorum, kim bilir?

 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sayesinde dünyanın tüm ülkeleri New York’taydı. Gerçi Güvenlik Konseyi üyelerinden bir tek ABD vardı. Hepsinde yerli yersiz sudan bir mazaret. Gerçek şu ki, taahütlerini yerine getirmiyor, yan yana oturduklarıyla savaşıyorlar, sonra pişkin pişkin dünyaya ders veriyorlar.  Başkan Biden Güvenlik Konseyi üyesi tek liderdi, konuştu. İstediğiyle ayaküstü görüştü diğerlerini de sonra görmek üzere Beyaz Saray’ına uçtu.

Birleşmiş Milletler dostlar alışverişte görsün mekânı. Hem çok önemli hem çok boş.

Türkiye güçlü bir ekiple oradaydı. Hummalı bir görüşme trafiği yaşandı, artık Türkevi de olduğu için toplantılar Türkiye topraklarında.  Analiz yapan yabancı gazetecilerin bile dikkatini çekmiş, Türk Cumhurbaşkanının “iş bitirme” toplantılarını, listeleye listeleye bir hal oldular.

Parasıyla dünyayı ezen Elon Musk, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la kapalı kapılar ardında görüştü, basına açıklanan kısmı ise magazin oldu; kucağında oğluyla gelen konuğuna futbol topu hediye eden Cumhurbaşkanı, “Elon senin hanım nerede?” diye sordu. Arkasından “…sana helal süt emmiş bir kız bulalım…” diyeceğini bekliyorsunuz…  Musk hazır cevap ama her zamanki gibi desteksiz; “… biz ayrıyız çocuğa ben bakıyorum.” Başkası söylese yürek burkan bir diyalog. Güler misin ağlar mısın!... Musk’ın bilinen 11 çocuğu var, dünyaya replikalarını bırakarak insanlığa hizmet ettiğini düşünecek kadar egosu şişmiş biri. Bu hafta yayınlanan 650 sayfalık biyografisi müthiş bir PR’dı. Sesi de yüksek çıkıyor, parası da çok… Tak diyor uydu fırlatıp savaşa müdahil oluyor, hop diyor beyinlere çip takıyor… Yazık Guterres de beni kimse dinlemiyor diye üzülüyor. Dünyanın çivisi çıkmış diyebilirsiniz, önerim yeni dünyayı okumak. Örneğin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Birleşmiş Milletler görüşmelerinden daha fazla önem verdiği görüşmesi  Elon Musk’laydı. Kendisini görmek için bulunduğu eyalete uçtu.

Fakir ama sesi olanlarla, serveti nedeniyle saçmalama hakkına sahip olanlar arasındaki fark.

Konuşmak bedava olduğundan olmalı…. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bizim iç siyaset ve ağırlıklı muhalefet gibi. Konuşuluyor da konuşuluyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky'nin dünya liderlerine hitaben yaptığı ateşli konuşma dışında, "tartışmaların" çoğu aslında basmakalıp sözlerle dolu bir dizi resmi söylemden ibaretti.

Buna gerçeklik ile retorik arasındaki uçurum diyebiliriz. Birleşmiş Milletler'in sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda kaydettiği ilerlemenin "ne yazık ki rayından çıktığını" söyleyen Genel Sekreter Guterres’in acı konuşması bile makası kapatamadı.

Biliyor muydunuz; dünyada 28 adet resmi savaş ya da daha geniş bir ifadeyle 56 askeri çatışma yaşanıyormuş. Yerküre üzerinde var olan ülke sayısının yarısı kadarı ülkelerinin sınırlarına beton duvarlar örüyor. Maksat muhtelif ama en önemlisi göç. Birleşmiş Milletler yeni bir dünya savaşının çıkmasını önlemek için kurulmamış mıydı? Bu kadar mı başarısız olunur?

Guterres, "Büyük Kırılma yaşıyoruz hadi yine devrim yapalım” tonunda konuşurken Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi ve küresel finans sistemlerinin yeniden tasarlanması da dahil olmak üzere kapsamlı değişikliklerden söz ediyor. İnsan merak ediyor,  neden bugüne kadar yapılmadı?

Ayrıca bu reform ihtiyacından söz eden biri daha var, Güvenlik Konseyi'nin dünya güvenliğinin teminatı olmaktan çıkıp 5 ülkenin siyasi stratejilerinin çarpışma alanı haline geldiğini söyleyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Konuşmasından satırbaşlarını paylaşayım;

“Dünya 5’ten büyüktür”- “Küresel ekonomik sorunlarla birleşen çatışmalar”- “Vekalet savaşları güvenlik iklimine zarar veriyor”- “5 ülkenin stratejileri çarpışıyor”- “Küresel Sıfır Atık gerekli” - “Aile müessesesine sahip çıkalım”

Birleşmiş Milletler platformunda sesi yüksek çıksa da mesajlarının dikkate alınması konusunda sorun yaşayanlar çoğunlukta.

Bir de gerçeklerle ilgili durum tespiti yapalım mı; hükümetler fosil yakıt sübvansiyonlarını artırarak 2022 yılında 7 trilyon dolara çıkardılar. Çok az ülkenin ekonomilerini fosil yakıtlardan uzaklaştırmak için somut planları var. Birçoğu doğrudan ya da dolaylı olarak kömür, petrol ve gaz gelirlerine bağımlı.

Şaka gibi; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı sırasında İngiltere Başbakanı Richi Sunak, hükümetinin net sıfır hedefine uymayacağını açıkladı. Şok şok! Ekonomik ve siyasi gücü olmayan bir ülke başbakanı söylese başka, İngiltere söyleyince başka.

Bu nasıl bir dünya? Konuşmak bedava… New York’a bir dolu lider gitti, hepsi jetlere bindi, dünya fosil yakıt harcandı, söz verdiler… sonra pardon diyecekler. Birbirine savaş açmış taraflar aynı toplantıda bir araya geldi…

Hayatlar da mı bedava?

Tüm yazılarını göster