‘Şerefli mağlubiyet döneminden çıksak artık’

Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU

Trump’un küstah tweetlerini izleyen dönemde, Temmuz 2018’den sonra başladı. Eylül 2021’de hem çıplak gözle görünür hale geldi hem de iyice rasyonel (akla uygun) olmayan bir yola girdi ekonomi politikası. Öncesini bir tarafa bırakayım. Çıplak gözle iyice görünür hale gelmesi, TCMB’nin yüzde 5 enflasyon hedefine karşın enflasyon yüzde 19’dayken politika faizini indirmeye başlaması sayesinde oldu.

Bir yıl sonra enflasyon yüzde 86’ya sıçramış ve önüne ‘resmi’ sıfatını almıştı bile. O sıralarda gündemimize girdi resmi olmayan İTO ve ENAG enflasyonları. Eskiden TÜİK enflasyonu ile onlar arasındaki fark, düşük bir ortalama değer etrafında, bir aşağı bir yukarıya salınıyorken, rasyonel olmayan dönemde fark çok yükseldi ve hep resmi enflasyon aşağıda kaldı. Farkın, düşük bir ortalama etrafında bir aşağıya bir yukarıya oynamasına izin verilemezdi; yakışık almazdı çünkü. Yakışan, resmi enflasyonun, resmiyetin getirdiği ciddiyete uygun olarak, yani oynaklık göstermeden, kararlı bir şekilde, diğer enflasyonların belirgin biçimde altında kalmasıydı. Aynı dönemde, piyasa katılımcılarının enflasyon beklentilerini de yüksek tutması hoş olmazdı. Olmadığı için, gerekli adımlar atıldı ve bir baktık ki, kur ve vergiler başını alıp giderken bile -hamdolsun- piyasa katılımcılarımız enflasyon tahminlerini uygun bir biçimde yükseltmediler.

Salı günkü yazımda bunları daha ayrıntılı ele almıştım. “Öyleyse, neden iki gün sonra bir daha yazıyorsun?” diye sorarsanız, yazının sonunu bekleyin derim. Hazine ve Maliye Bakanı’nın “rasyonele döneceğiz” açıklamasıyla rasyonel olmadığını belirttiği dönemin bir diğer ‘incisi’, hemen her türlü faizin enflasyonun çok ama çok altında tutulmasıydı. Bunlardan biri de mevduat faiziydi. Grafikte her ay gerçekleşen yıllık enflasyon ile üç aya kadar vadeli mevduat faizi arasındaki fark var. Aslında üç ay sonrası için beklenen enflasyon mevduat faizi arasındaki farkı almam daha doğru ama az önce vurguladığım gibi enflasyon beklenti anketine sihirli bir değnek değdiği için öyle yapmadım. Üç ay sonra gerçekleşen enflasyonu da alsam grafikte anlamlı bir değişiklik olmuyordu. Mavi dikey çubukla işaretlenen Ekim 2021 sonrasında, enflasyon, en yaygın mevduat türü olan üç aya kadar vadeli mevduatın faizini ezmiş geçmiş. Öyle 1970’li ya da 1980’li yıllarda milli futbol takımımızın aldığı -zamanın teknik direktörü rahmetli Coşkun Özarı’nın deyimiyle- ‘şerefli mağlubiyetler’ gibi de değil; bayağı bir hezimete uğramış mevduat faizi. Hani, söylemesi ayıptır, enflasyon taraftarı olacağı geliyor insanın.

Taraftarlık bir tarafa, rasyonel olmayan dönemlerde neler olmadı ki. Kur korumalı mevduat (KKM) belasını saldık bütçenin ve TCMB’nin başına. Sonra en ‘ilkel’ merkez bankası bağımlılığı türü olan, ülkesinin hazinesini para basıp finanse eden merkez bankası türüne dönüştürmeyi göze alıp, Hazine’nin yükünü TCMB’ye transfer ettik. Eylül 2021’de 230 milyar dolar düzeyinde olan yabancı para mevduatı, kura endeksli olması nedeniyle, aslında yabancı para cinsinden mevduat olan KKM dahil edildiğinde, Temmuz 2023’te yaklaşık 310 milyar dolara sıçrattık. Hem de ‘liralaşma’ kod adıyla pazarlanan (yazılan), aslında ‘rasyonel olmayan’ olarak tanımlanan (okunan) dönemde. Ekim 2021-Haziran 2023 döneminde tam 37.7 milyar dolar altın ithal ettik; şerefli mağlubiyet karşısında tasarruf sahibinin altın talebini karşılamamak olmazdı zira. Eylül 2021’de sekiz lira kırk kuruş (8.40) olan bir doları -yazının yazıldığı an itibariyle- yirmi yedi lira üç kuruş (27.03) düzeyine sıçrattık. Eylül 2021’de 12,5 milyar dolar olan bir yıllık cari açık, Mayıs 2023’e geldiğimizde 60 milyar dolar oldu.      

“Bunları zaten biliyoruz, neden yazıyorsun” diyebilirsiniz. O zaman, grafiğin sonunda yer alan kırmızı çubuğa dikkat edin lütfen. ‘Kendileri’ Temmuz 2023’teki enflasyon ile aynı aydaki mevduat faizi arasındaki farkı gösteriyor: Faiz, 18.5 puan altında enflasyonun. Üstelik önceki birkaç ayda aradaki fark kapanmışken, yeniden şerefli bir mağlubiyet yaşandı Temmuz ayında. Bunu, olumlu bir gelişme olarak yorumlayan yetkililere, şerefli mağlubiyet döneminde yaşananlardan bir kesit sunayım istedim. Tekrar yazmamın nedeni budur.

 

Tüm yazılarını göster