Ekonomi biliminin en sevdiğim özelliklerinden biri; genel olarak ekonominin değişik sınıflandırmalara engin bir toleransla izin vermesidir. Öyle ya, meselâ “Serbest Piyasa”... Ne demek istediğimi anlatabildiğimi sanıyorum. Akademik yaklaşım bu konularda ciddi özgürlükler tanıyor olsa da kendi iktisadî koşullarını da peşinen koyar.
Serbest piyasa, liberal ekonomide bilinen en klâsik deyişle ; "laissez-faire, laissez-passer" (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) ... şeklinde de özetlenebilir. Budur veya değildir, ya da bu tanımlamayı beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz.
İktisat literatüründe Serbest Piyasa Ekonomisi başlığı altında onlarca tanım vardır. Esasen bu tanımların tamamı birbirini destekleyen tanımlamalardır. Bana göre en uygun tanım şöyledir; (ki bu tanımlamayı yapan çok sayıda ekonomist olduğu bilinmektedir.)
Serbest piyasa ekonomisi, piyasalara giriş ve çıkışların kısıtlanmadığı, arz ve talebin fiyatın tek belirleyicisi olduğu, piyasadaki ekonomik sorunların fiyat ile çözümlendiği, hiçbir surette devletin ekonomiye müdahil olmadığı bir ekonomi modelidir.
- a) Piyasalara giriş ve çıkışlarda hiçbir müdahale, koşul, engel olmaz.
- b) Piyasadaki ekonomi sorunları yine piyasada ve piyasa koşullarında çözülür. Çözüm anahtarı da fiyattır.
- c) Arz ve talebin oluşturduğu serbest ortamda fiyat oluşur ve bu fiyat piyasanın ekonomi anlamındaki tek belirleyicisidir.
Görüldüğü gibi, son derece açık, net ve tamamı birkaç satırla ifade edilebilecek bir modeldir.
Eğer ülke ekonomisinin modeline karar vericiler, serbest piyasa ekonomisinden çıkmak isterlerse serbesttirler. Böyle bir durumda ülkedeki yabancı yatırımcılar, yatırımlarını geri çekerler. Kurlardaki arz talep dengesi bozulur ve döviz hızla ve çok artar. Yatırım başta olmak üzere hiçbir konuda güven kalmaz, ki kaybolan bu güvenin yeniden kazanılması hem imkânsıza yakın derecede zordur, hem de çok uzun vadeli istikrarlı bir yönetimin varlığı ile ancak olabilir.
- Serbest piyasa ekonomisi tarihçesi hakkında kısa bilgi;
Daha önce de birçok kez söylediğim gibi, “Herkese Ekonomi” tarzında ilerlemesine gayret gösterdiğimiz böyle bir çalışmada uzun uzun tarihçeler vermek hiç burada tarzımız değil. Bazen çok kısa notları da vermek faydalı oluyordan hareketle;
24 Ocak 1980 tarihinde Başbakan Demirel, ekonomi yönetimine DPT Müsteşarı Turgut Özal’ı getirdi. 24.1.1980’de 24 Ocak Kararları olarak bilinen kararname yayınlandı. Kararname o derece benimsendi ve kabul edildi ki, tarihin bu iki önemli ismi, Demirel ve Özal 24 Ocak Kararları’nın öncelikle ve ağırlıklı olarak kimin tarafından yazıldığı konusunda yıllarca anlaşamadılar. Her ikisi de kendi eseri olduğunu iddia etti.
- 24 Ocak Kararları kapsamında;
- TL %32,7 oranında devalüe edildi. (Kontrollü ekonominin son uygulaması) Günlük kur uygulamasına geçildi.
- 1 ABD Doları 47,00 TL’den 70,00 TL’ye yükseltildi.
- KİT’lerde tarım ürünleri destekleme alımları sınırlandırıldı.
- KİT'lerde üretilen ürünlerin fiyatları artırıldı.
- Yılsonu enflasyon oranı %107,2 oldu.
- Gübre, enerji ve ulaştırma dışında sağlanan destekler kaldırıldı.
- Dış ticaret serbestleştirildi.
- Yabancı sermaye yatırımları teşvik edilerek, rekabet edilebilir ekonomik seviye amaçlandı.
- Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri desteklendi.
- Liberalizasyon ithalatta kademeli olarak sağlandı.
- İhracata ilişkin alınan kararlar, ihracata yönelik büyüme modeli olarak anıldı.
24 Ocak kararları değişik çevreler tarafından kabul de gördü, eleştiriler de aldı. Ancak serbest piyasa ekonomisine geçiş Türk ekonomi tarihi açısından önemli kararlar alınmış olması bakımından 24 Ocak önemlidir.
- Hukuk bakımından;
Biraz önce de belirttiğim gibi, tamam ekonomi serbest de…
Peki hukuk?
Elbette, hukukun kuralları hep var ve olacak da…
Serbest piyasada satıcı istediği fiyattan satarken, alıcı ise istediği satıcıdan alışverişini yapar. Yani, fiyatlar satıcı ve alıcının ortak kararı ile belirlenir. Serbest piyasa, arz-talep ilişkisine dayalı bir sistemdir. Devletin müdahalede bulunmadığı piyasa şeklidir. Serbest Piyasa Kanunu tanımlaması budur.
Çok net olarak; Anayasa ve ilgili yasalar uyarınca var olan serbest piyasa ekonomisi, son derece hukukî bir temele dayalı olarak 42 yıldır mevcuttur.
- Kontrol üzerine;
Kontrollü ekonomi modeline, en rasyonalist yaklaşımla ve tabii ki tamamen karşıyım. Ancak buradaki kontrolü çok net tanımlamak lâzım. Tabii ki kontrol konumuz fiyatlar değil. Sağlık kontrolü, hijyen denetimi, ilaçların TESTT (Tavsiye edilen son tüketim tarihi), ambalajlı bilhassa gıda ürünlerinde kullanılan maddeler, eğer varsa kanser vb hastalık uyarıları yapılmalı ve ihmâl edilmemeli, hattâ eğer kesin bir saptama varsa bunu “... bir firma şeklinde isim saklayarak değil, aleni olarak ismen verilmek” koşuluyla duyurmak bence önemli, hattâ şart. Belki biraz sert gibi gelebilir ama insan sağlığının önüne hiçbir şey geçemez.
Bu arada hangi marketin, hangi şubesine gideceksiniz de etiket değişimlerini ve fiyat seviyesini denetleyeceksiniz. Haberlerde ekrana bakın, zabıtalar market dolabına masum masum bakıyorlar, belli ki birçok ithal gıda ürününü tanımakta zorlanıyorlar. Böyle bir denetleme somut ve gerçekçi değil.
Meselâ, gidin merdiven altı güzellik salonlarında yapılan operasyonlarına, doktor diploması olmayanların tedavi yanlışlıklarını denetleyin. Sahte doktorları, sahte diş hekimlerini, sahte kozmetik-estetik uzmanlarının (!) yaptıklarına bakın bence, birçok insanı dönülmez yanlıştan kurtarabilirsiniz.
Bu tür konularda içler acısı tabir edilen o kadar çok, sayısız örnek var ki, bugün bir iki vakıa okuyorsunuz, aynısından hemen ertesi gün yine… Tıp okumamış doktorlar (Bazen Doçentler bile var, artık nasıl oluyorsa), ortodonti ile hiç alakası olmayan ortodontistler, bir hafta bile eğitim formasyonu almamış 27 yıldır öğretmenlik yapan (!) emekliliği gelmiş(!) hocalar, askerler, vurucu tim üyeleri, sivil polisler, maliyeciler ve daha neler neler…
Ben bunların denetlenmesini, hukuk çerçevesinde yargılanmalarını istiyorum.
Fiyat denetimi, serbest piyasalarda olmaması gerekendir. Fiyat piyasada, alıcı ve satıcı arasında mutabakatla oluşturulur. Taraflar alım satımı belirledikleri fiyatla yaptıkları müddetçe serbest piyasa ekonomileri sağlıklı işlemektedir diyebiliriz. Bu yazımda, daha önce yazdığım bazı yazılarımdan alıntılar yaptım. Arada çok zaman farkı olmasa da herhalde 2-3 ay vardır.
Yazdıklarımda değişiklik de yoktur. Kısaca, serbest piyasa hakkında burada yazmak istediklerimi yukarıda özetledim.