11 yaşındayken Perşembe Pazarı’nda çıraklığa başlayan Kemal Akar, Sultanahmet Sanat Okulu’nda akşam kurslarına gitti. Orada makineye ilgisini fark etti. Gemi makinaları, gemi vinçleri yapan Denizsan’da çalıştı.
Askerlik dönüşü İMES’in Polonya’dan getirdiği tezgahlardan birini, 3 metrelik torna tezgahını satın alma şansı yakaladı. 1977 yılında Perşembe Pazarı’nda kendi dükkanını açtı. Dükkanı açtıktan sonra her fırsatta İMES’e gider oldu.
Teyzesinin oğlu Mehmet Şen, İMES’in İkinci Başkanıydı. “Beni İMES’e alın” diye sıklıkla şansını dener, bir türlü yeşil ışık yakılmazdı. O dönemde İMES’de Muhasebe Müdürü olan Kemal Özmen’in kapısnı da sıkça çaldı:
- Ağabey, bak dükkan açtım. Artık beni de İMES’e üye yapın.
Özmen, genelde aynı yanıtı verirdi:
- Yer yok…
Sonunda dilekçe verme kararı aldı:
- Ben resmi başvurumu yapayım, çıkan olursa, yerine girerim.
Bu planı tuttu:
- Resmi başvurum sonrasında senetlerini ödeyemeyen birkaç kişinin yerine 1989 yılında İMES’e girdim, 200 metrekarelik dükkan sahibi oldum. O günlerde Süheyl Ağabey (Erboz) İMES’in Başkanıydı.
İMES Sanayi Sitesi Başkanı Kemal Akar, geçen gün Urtim Kalıp ve İskele Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Urfalılar ile birlikte Türkiye Gazetecileri Cemiyeti’ne (TGC) ziyaret için uğradı. Akar, Prof. Fatma Ayanoğlu’nun editörlüğünde Cumhuriyetimizin 100. Yılı anısına hazırlanan “Dünden Bugüne İMES Sanayi Sitesi” kitabını verdi.
Kemal Akar, kitapta kişisel İMES yolculuğunu anlattığı bölümde kendisine sıklıkla “İMES’te yer yok” diyen Kemal Özmen’in halen danışman olarak hizmet verdiğini belirtti:
- Kemal Ağabeye zaman zaman, “Sen beni buraya almıyordun, bak geldim Başkan oldum” diye takılıyorum.
İMES’in kuruluş tarihinin 1971 yılına uzandığını vurguladı:
- İMES Sanayi Sitesi’nin temelini 1977 yılında rahmetli Necmettin Erbakan atmıştı. Açılışını 1985 yılında rahmetli Turgut Özal yaptı. Alt yapısı için Özal döneminde kredi kullanılabildi.
İMES çatısı altında toplanan sanayicilerin yolculuklarının Haliç’in iki yakası ve Perşembe Pazarı’nda başladığını anımsattı:
- O dönemlerde 20, 30 metrekarelik dükkanlarda işler yürüyordu. Hatta dükkanları nasıl dolduracaklarını düşünüyorlardı. Süratle büyüyen ve kabına sığmayan firmaların sayısı artınca Perşembe Pazarı ve Karaköy ruhu Dilovası İMES OSB’ye taşındı.
Ardından ekledi:
- Dilovası’yla birlikte Yalova ve Bandırma’ya da uzandık. İMES ruhunu yaşatmayı ve sanayimize hizmet etmeyi amaçladık ve başardık.
Kemal Akar, kitapta Dilovası’na gidişlerini dönemin İstanbul Belediye Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözlerinin tetiklediğini aktardı:
- İstanbul doldu, İstanbul’da artık sanayi yapacak yer yok. Siz en iyisi Gebze’ye gidin…
Şu noktaların altını çizdi:
Makine ve döküm sektörü, metal sektörü ve kalıp sektörünün anası İMES demek yanlış olmaz.
Türkiye’deki hemen hemen birçok OSB, İMES’ten doğmadır.
Rahmetli Süheyl Ağabey (Erboz), kendisini İMES’e adamıştı. Hepimize ağabeylik yaptı. Herkesin önünü açtı. Herkesin ufkunu açtı. Dilovası’na gidilmesi onun sayesinde oldu.
“Dünden Bugüne İMES Sanayi Sitesi” kitabı, bireysel öykülerle Türkiye’nin sanayide çıtayı yükseltme yolculuğunu ortaya koyuyor, ders alınacak ipuçları veriyor…
İMES Sanayi Sitesi Başkanı Kemal Akar ve Urtim Kalıp ve İskele Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Urfalılar ile TGC’de sohbet ederken geleneksel sahur organizasyonlarını sordum, şu yanıtı aldım:
- Deprem bölgesindeki ihtiyaçlar göz önündeyken İstanbul’da sahur buluşması yapmak içimizden gelmedi. Yani, 12’nci geleneksel sahur buluşması yerine Payas’ta 6 Nisan 2024’te Şerife Bacı Camii’nin altındaki mekanda depremzedelere iftar düzenledik.
Akar ve Urfalılar’ın bu kararı üzerine geçen yıl Ramazan ayında gönderdikleri mesajı anımsadım:
Kıymetli dostlarımız, Ramazan ayının manevi iklimini birlikte teneffüs etmek arzusuyla 12 yıl önce başladığımız sahur programlarımız sizlerin teveccühü ile geleneksel hale geldi. Her sene katlanarak artan sayımızla bereketli sahur sofralarımızda hep beraber olduk.
6 Şubat 2023’te 11 ilimizde yaşanan asrın felaketi ile tarihte eşi benzeri görülmemiş bir acı ile sınandık. Buna duyarsız kalamadık, kalamayız. Atalarımız “Ekmeğini yalnız yiyen yükünü dişiyle kaldırır” der.
Bu Ramazan ayının manevi iklimini 9 Nisan 2023 Pazar akşamı Hatay’ın Yayladağı ilçesinde verdiğimiz iftarda depremzedelerle teneffüs edip, sizleri de dualarımıza dahil ettik.
Yaralarımızı sardıktan sonra ağzımızın tadıyla yapacağımız nice sahur programlarında beraber olmak dileğiyle…
Kemal Akar, Serdar Urfalılar’ın 5 Nisan 2024 Perşembe akşamı Dilovası’nda İMES Camii’nin altındaki mekanda da iftar verdiğini bildirdi:
- Ramazan ayı boyunca İMES Camimizin altında her akşam bir hayırseverin katkısıyla sırayla iftar düzenledik. OSB’deki fabrikalarda çalışanlar, yolu oraya düşenler her akşam orada orucunu açtı.
Akar ve Urfalılar’ın sahur sofrası geleneği, 2020 yılında COVID-19 pandemisiyle evlere kapandığımızda online bile gerçekleşmişti. Online buluşmaya dönemin Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Mahmut Özer ile dönemin Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede katılmıştı.
Çoğunluğunu Yönetim Kurulu Başkanlığını Erdal Bahçıvan’ın yürüttüğü İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) meclis üyelerinin oluşturduğu iş dünyası temsilcileri ve bakan yardımcıları, mesleki eğitim ve nitelikli insan kaynağı konusunda değerlendirmeler yapmıştı.
İyi bayramlar…
GEÇENLERDE Kanal 7’nin sahur programına bir emekli vatandaş telefonla bağlandı, Prof. Mustafa Karataş’a sordu:
- Hocam, bankaların emeklilere verdiği maaş promosyonu konusunda görüşünüz nedir? Almak uygun mudur? Alalım mı, almayalım mı?
Prof. Karataş şu yanıtı verdi:
- Al ama kendine, ailene, çocuklarına harcama. İhtiyacı olan birine ver.
Gazetemizin Ramazan sohbetleri yazarı ilahiyatçı Dr. Erkan Aydın’a konuyu açıp, görüşünü almak istedim. Aydın, Diyanet İşleri Başkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 18 Ağustos 2017’de, “Banka promosyonu caiz midir?” sorusuna verdiği yanıtı gönderdi:
Bankaların, kamu veya özel sektörde çalışanlara, çalıştığı kurumlar tarafından maaşlarını kendilerinden almayı tercih etmeleri karşılığında verdiği promosyonlar, işleyiş bakımından faize tam olarak benzememekle birlikte faiz şüphesinden de tümüyle uzak değildir.
Bu itibarla, temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olanların bu parayı kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları yakınları için kullanmamaları, bilakis ihtiyaç sahibi fakirlere vermeleri uygun olur.
Bunun üzerine Erkan Hoca’ya ısrarla kendi görüşünü surdum, şu yanıtı aldım:
- Bankaların bütün gelirleri faizden oluşmaz. Bir şeyin bütünü haram değilse, “Bir parçası haramdır” denemez. Yani, banka promosyonu faiz gibi görülemez. Ben emekli promosyonunun faiz olmadığını düşünüyorum.