Madem şehirler sosyo-ekonomik hayatın lokomotifi o zaman belediye çalışanlarının liyakat sahibi, konusunda uzman kişiler olması beklenmelidir. Çünkü onların becerisi şehirlerin kaderini belirleyecektir.
Ülkemizde 80 üniversitede “Yerel Yönetimler Yüksek Okulu” bulunmaktadır. Herhalde bu okulların amacı başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimlerin ihtiyacı olan insan kaynağını yetiştirmektir. Ancak bu okulların tanıtım sayfaları incelendiğinde amacın “alt ve orta düzey yönetici adaylarının yetiştirilmesi” olduğu görülmektedir. Başkan dışında kalan üst yöneticiler nerede yetişmektedir?
Bir üniversitemiz ise bu bölümle ilgili açıklamasında şu satırlara yer vermektedir: “Yerel Yönetimler Programından mezun olanlar Meslek Elemanı unvanı almaya hak kazanırlar. Mezunlar; belediyelerde, il özel idarelerinde, kent konseylerinde, sivil toplum kuruluşlarında, kamuoyu araştırmaları ile ilgili kuruluşlarda ve benzeri tüm resmi ve özel kuruluşlarda çalışabilirler.” Özetle, ‘herhangi bir yerde’ iş bulabilirler.
Bu alanda örnek gösterilebilecek ülkelerde ise bir yerel yöneticinin sahip olması gereken liderlik ve yönetim kabiliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla hazırlanan eğitim programları uygulanmaktadır. Nedeni ise, şehirlerin benzersiz sorunlarının üstesinden gelebilecek yaratıcılıkta, kapasitede ve profesyonellikte yöneticilere ihtiyaç duyması olarak belirtilmektedir. Bu ülkelerde bir belediyenin başarısı başkan kadar onunla çalışan ekiplerin stratejik gereksinimlere cevap verebilme kabiliyeti olarak kabul edilmektedir.
Hiç çevrenizde “ben ….. belediyesinde kariyer yapacağım” diye niyetlenen bir gence rastladınız mı? Belli başlı şirketlerde işe girebilmek için çırpınan, iyi yetişmiş, en az bir yabancı dil bilen gençlerin kariyer yapmak için belediyeleri tercih ettiğine tanık oldunuz mu? Değişen başkanlarla birlikte değişen üst düzey yönetici kadroları elbette kariyer yapmayı planlayanlar için büyük bir soru işaretidir.
Bir anlayış değişikliğine ihtiyacımız vardır: Eğer şehirleri ülkenin sosyo-ekonomik değer merkezleri olarak kabul edecek isek insan kaynağı ihtiyacını ona göre belirlemek ve bu ihtiyaç doğrultusunda eğitim programlarını ve eğitim kurumlarını hazır etmemiz gerekecektir.
Haftanın Şehri: STOCKHOLM, İsveç
İsveç’in başşehri Stockholm 960 bin nüfusa sahiptir. Stockholm şehir yönetimi 1990 yılında kişisel bilgisayarların vergisiz satılması yönünde bir karar alır ve bu karar sonrası kişisel bilgisayar satışları olağanüstü artar ve yayılır. Böylece Stockholm teknoloji ekosistemini oluşturma yolunda önemli bir aşamayı gerçekleştirir.
1994 yılında belediyenin kurduğu bir teknoloji altyapı şirketi, “Stokab”, vasıtasıyla şehirdeki tüm işyerlerine ve konutlara fiber optik bağlanır. Bugün fiber optik ağ uzunluğu 1.25 milyon kilometreye (dünya çevresinin 30 katı) ulaşmış bulunmaktadır. Fiber optik ağdan 90’dan fazla operatör yararlanmaktadır.
Sağlanan fırsatlardan yaralanan girişimciler SKYPE, SPOTIFY, CANDY CRUSH, SOUNDCLOUD, KLARNA gibi çok önemli teknolojik yeniliklere imza atmışlardır. Stockholm yakınında kurulan Kista Bilim Parkı’nda 700 teknoloji şirketi faaliyet göstermetedir.
Bu gelişmeler Stockholm’e “Dünyanın En Akıllı Şehri-2019” unvanını kazandırmıştır.