“Sefalet Endeksi” son 1 yılda 3’e katlandı

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Ekonomilerdeki refah ya da sefalet düzeyini gösteren endekslerden en çarpıcı olanı sefalet endeksidir. ABD Başkanı Lyndon Johnson’ın da danışmanı olan ekonomist Arthur Okun tarafından 1970’lerde geliştirilmiştir. Aritmetik olarak bir ülkedeki işsizlik ve enflasyon oranının toplamından oluşuyor. O ülkenin vatandaşlarının ekonomik durumu hakkında fikir veren basit ama çarpıcı bir göstergedir. Bu endeks daha sonra ekonomist Robert Barro ve Steve Hanke tarafından hem büyüme hem de faiz oranları eklenerek daha da geliştirildi ama uluslararası karşılaştırmalarda basitliği nedeniyle hala yaygın olarak Okun’un endeksi kullanılır. Ben de yılda bir defa da olsa bu endekste nereden nereye geldiğimizi görmek için bakarım.

Sefalet Endeksi neredeyse tüm dünyada artıyor ama Türkiye’deki artışın boyutu çok ürkütücü. En son geçen yıl ortasında baktığımda Türkiye’nin sefalet endeksi değeri yüzde 29,3’tü. Geçen yılın 11 Mayıs’ındaki “Sefaletin iki göstergesi: Yüksek işsizlik ve yüksek enflasyon” başlıklı köşe yazısında sefalet endeksinde 10 yıl öncesine göre ikiye katladığımızdan yakınmışız. Oysa o günden bugüne geçen bir yılda üçe katlamışız. En son açıklanan TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Mayıs’ta yüzde 10,9’muş. Aynı ay itibariyle yıllık TÜFE enflasyonu ise yüzde 73,50. Yani mayıs sonu itibariyle sefalet endeksi değerimiz 84,4. Bu neredeyse son 25 yılın en yüksek değeridir.

Sefalet endeksinin yükseldiği dünyadaki gelişmiş birçok ülkede işsizlik az çok kontrol altıda bulunuyor. Onlarda sefalet endeksini yukarı çeken faktör enflasyon. Türkiye’de ise “işsizlik yüksek” ve “enflasyon çok yüksek”. Endeks bize yükselen enflasyon ve işsizliğin büyük bir tehdit oluşturduğunu gösteriyor. Her ne kadar ülkenin bütünü işsizlik ve enflasyondan etkilense de bu tehdidin asıl hedefi düşük ve orta gelir gruplarıdır. Sefaleti en fazla hisseden onlardır. Bu yönüyle aslında “misery index” yani sefalet endeksi aynı zamanda bir tür mutsuzluk endeksidir.

Türkiye geçen yıl olduğu gibi bu yıl da gelişmekte olan piyasa ekonomileri arasında en yüksek sefalet oranına sahip olan ülke durumunda. Bu da bizi en kırılgan ekonomiler arasına sokuyor. An itibariyle hem “yüksek” hem de “inatçı” işsizlik ve enflasyon sorunlarımız var. Büyürken bile yeterince istihdam yaratamayan bir ekonomimiz var. Resmi olarak her 5 gençten birisi işsiz. Enflasyon yüzde 80’e yaklaştı ve hala zirveyi görebilmiş değiliz. Tüm bu rakamlar ve sefalet endeksinin ulaştığı boyut ekonomi yönetiminin önceliğinin enflasyonu aşağı çekmek olması ve buna yönelik para ve maliye politikalarının hızla devreye sokulması gerektiğini gösteriyor. Çünkü sefalet endeksi ile büyüme arasında da yüksek bir korelasyon var. Yüksek sefalet endeksi izleyen dönemlerde büyümeyi aşağı çekiyor. Yani mevcut durum Türkiye ekonomisinin orta vadeli büyüme görünümünü de bozuyor.

Tüm yazılarını göster