Seçimler bitti, bundan sonra neler olacak?

İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI

Seçim belirsizliği bitti ve ekonomi dünyasında artık herkesin kafasındaki en önemli konu “Bundan sonra neler olacak?” sorusu. Bu soruya herkesin şu veya bu ölçüde cevapları olacaktır. Ben de bugün kendi cevaplarımı (spekülasyonumu) sıralamak istedim:

1- Önümüzdeki 5 yıl bu iktidar ve Meclis yapısıyla devam eder. Meclis’teki sandalye dağılımını radikal şekilde değiştirecek bir gelişme olmadıkça erken seçim anayasal olarak mümkün değil. Sandalye dağılımında böyle bir değişikliğe ihtimal vermek de bugün için akılcı olmaz.

2- Mevcut ekonomi politikaları değişir mi? Elbette değişecek ve köklü değişiklikler de olmak zorunda. Çünkü mevcut durumu, uzun vadeli olarak sürdürmek imkânsız. Ayrıca ekonomide son dönemde karşılaştığımız, çoğu bir diğeriyle çelişen, her biri bir başka soruna yol açan, karmaşık, bütünlükten yoksun uygulamalar, ekonominin bir gereği değildi; siyasetin bir ihtiyacıydı. Kurların hızlı yükselmesi ve böylece enflasyonun tekrar atak yapmasının, seçimlerde iktidar aleyhine bir durum yaratmasını önlemeyi amaçlıyordu. Bu amaç hasıl oldu ve bu politikalarda ısrar için bir neden kalmadı. Artık bu uygulamaların hepsi de terk edilebilir veya radikal şekilde değiştirilebilir.

3- Değişikliklerin yönünü ve içeriğini, en acil iki sorunumuz olan ikiz açıklar belirleyecek: Patlama yapan bütçe açığı ve cari açık ile buna bağlı ödemeler dengesi sorunu.

4- Bu iki temel sorunda benimsenecek politikanın ve her kararın hane halkları, reel ekonomi, bankacılık ve finans kesimi ve yabancı yatırımları etkileyen ciddi sonuçları, faturaları olacak. Bu sonuçların, faturaların kesimlere yansıma biçimleri enflasyon, vergiler, kamu hizmetleri ve desteklerinin düzeyi, faizler, kurlar, sermaye hareketleri olacak. Bu yansımaların dengelerini ve zamanlamasını, siyasi iktidarın tercihleri ve becerisi belirleyecek.

5- Bütçe açığındaki tırmanışı frenleyecek önlemler mutlaka gündeme gelecek. Bu hem mali denge, hem de faizler ve enflasyonu frenlemek açısından gerekli. Bunun bir ayağı vergi artışları ve kamu zamları olabilir, bir ayağı da kamu harcamalarını azaltmak olabilir. Ancak zorunlu deprem harcamaları ve 10 ay sonraki yerel seçimlerin etkisiyle harcamaları kısmanın zorlukları var. Bütçeye yönelik önlemlerin ağırlıklı ayağı, hem şirketlere, hem hane halklarına yönelik vergileri artırmak ve kamu zamları olmak durumunda.

6- Kısa vadede cari açığı olabildiğince hızlı şekilde aşağı çekmek mutlaka gerekecek. Bunun için tüketimi kısacak, büyümeyi yavaşlatacak ve ihracatı artırıcı, ithalatı caydırıcı düzenlemeler gerekecek. Bunun ilk adımı olarak kurların yükselmesinin önü açılacak. Kredi faizlerini artıran, kredi artışını frenleyen önlemler de gerekecek. Büyümenin yavaşlamasının işsizlik ve iflaslarda artış gibi bir sonucu olacak.

7- Ödemeler dengesi krizi en acil çözülmesi gereken, buna karşın çözümü en karmaşık ve zorlu olan sorun. Mevcut haliyle ekonomi her an döviz yokluğundan ani duruş sorunu ile karşı karşıya kalabilir. Oradan-buradan bulunan swap paraları veya mevduatlarla işi sürdürmek mümkün değil artık. Döviz için altın rezervlerini satmak da çok riskli bir gidiş. Kısa vadede ekonominin cari fazla verecek hale gelme ihtimali olmadığına göre, yüklü miktarda yabancı kaynak girişini sağlayacak adımlar atmak zorunlu olacak.

8- Yabancı fonları cezbetmenin ilk adımı ve asgari şartı olarak kurlar ve faizler yükseltilecek. Ardından yabancı fonlara güven verecek adımlar atılacak. İçeride bankacılık ve dış ticaret başta olmak üzere çeşitli biçimlerde uygulanan sınırlı sermaye kontrolü uygulamalarına son vermek gerekecek ama bunların kısa vadede kaldırılması da pek mümkün değil. Tersine daha sertleşmesi bile gündeme gelebilir. Bu tür sermaye kontrollerinin sürmesi, yabancı fonların güvenini kazanmayı zorlaştıracaktır. Ekonomi yönetiminin olabildiğince kısa bir geçiş sürecinde bu sorunu çözmenin yollarını bulması gerekecek. Yabancılara bu mesajları verebilmek için kritik ekonomi birimlerinin başkanlarının değiştirilmesi de gündeme gelebilir.

9- Sıcak para girişinin canlandırılmasının ne kadar zaman alacağı ve nasıl dalgalanmalar göstereceğini öngörmek zor. Ama muhtemelen arzulanan ve ihtiyaç olan ölçüde hızlı ve istikrarlı olmayacaktır.

10- Bu nedenle doğrudan yatırımları hızlandıracak adımlar da gündeme gelecektir. Bundan önceki krizlerde özelleştirmeler ve yabancılara banka satışları, yabancı yatırım çekmenin bir aracı olmuştu. Şimdi de kamu bankaları, Varlık Fonu bünyesindeki şirketler ve otoyollar gibi bazı imtiyazların yabancılara satışı gündeme gelebilir. Bunlara ek olarak özel sektör şirketlerinin yabancılara satışını cazip hale getiren, bunu uluslararası garantilerle destekleyen düzenlemeler de gündeme gelebilir. Özel sektördeki yabancılaşmanın artışı, bu dönemin öncekilerden en büyük farkı haline gelebilir.

11- Yabancı fon girişinde, turizm mevsimi bitene kadar bir rahatlama sağlanamazsa, IMF dahil daha radikal adımlar zorunlu hale gelebilir.

12- Yani iktidar, artık ortodoks ekonomi modeline mi geçecek? Hem evet, hem hayır. Hayır, çünkü ortodoks ekonomi politikalarının öngördüğü düzeyde bir faiz artışı olmayacak. Bunun faturasına ne finans sistemi, ne şirketler, ne hanehalkları dayanamaz. (Millet İttifakı da gelse bunu yapamazdı zaten.) Ayrıca faizler enflasyonun gerektirdiği kadar olmasa da zaten son yılların en yüksek düzeyine çıkmış durumda. Düşük faiz sadece söylemde var. Ancak kredi faizlerinin mevduat faizinden düşük olması ve farklı türler arasında büyük farklar olması gibi dengesizliklerin giderilmesi gerekecektir. Ortodoks politikaların bir parçası olan Merkez Bankası, BDDK gibi kurumların bağımsızlığı konusunda sınırlı bazı değişiklikler dışında esasta bir değişiklik olacağını ise beklemiyorum. Asıl nokta adına heteredoks da desek mevcut uygulamalara bir model demek mümkün değildi. Şimdi hibrid de olsa bir model oluşturulmak zorunda.

13- 10 ay sonra yerel seçimler olması da ekonomi politikalarının değiştirilmesinin ertelenmesine yol açmaz. Birincisi ekonomide mevcut durumu sürdürmek imkansız. Seçimlerin ikinci tura kalıp 2 hafta uzaması bile sıkıntı yarattı. İkincisi AKP, büyükşehir belediyelerini kaybetmiş olmasına rağmen oy desteğini koruyabildiğini gördü. Ayrıca şimdi iktidar olanaklarını daha sert kullanarak yerel seçimlerdeki şansını zorlama ihtimali de var.

14- Ekonomi ve özellikle ödemeler dengesi alanında yapılması gerekenler, dış politikada da bir yumuşamayı gerektirecektir diye tahmin ediyorum. Ancak bu yumuşama iç politikaya yansımayabilir, hatta sertleşme bile bekleyebiliriz.

İşte benim spekülasyonum, öngörülerim böyle. Önümüzdeki süreçte olabilecekleri tahmin etmek ve olacakları yorumlamak açısından şu anda sahip olduğum düşünce çerçevesinin ana hatları böyle. Kuşkusuz bu öngörülerin doğru çıkma ihtimali çok tartışmalı olmakla birlikte bu çerçevenin kişisel olarak benim gelişmeleri daha iyi yorumlayabilmeme yardımcı olacağını düşünüyorum.

Tüm yazılarını göster