Her şeyden önce oldukça geç kaldığımız faiz artırma işini tereddütlü ve gerektiği şekilde yapmadığımız için yüksek seyreden enflasyonun, geçen yıldan daha sakin seyretmesi sebebiyle ekonomi yönetiminin “dezenflasyon süreci başarılı oluyor” şeklinde bir illüzyona girdiğini görmekteyiz.
Esasında enflasyonla mücadele kapsamında yapılan iş sadece kredi faizlerinin yükselmesini önlemek ve kaynakları kısmaktan başka bir şey değil. Tabii kredi kartlarına da yük bindirildi. Diğer taraftan geçen yıldan beri kamu açığı genişlerken daha fazla vergi toplama adına yapılan işler de var. Hükümete yazılan mektup başka şartlar altında analiz etmeye değer olurdu. Ancak, içerik açısından tam olarak doğruyu yansıtmadığını belirtmek lazım...
Bu tip metinler bilimsel nitelikte sayılır ve bunu yazan kişiler akıllarındakini ispat etmeye çalışmaktan çok doğruları yazmalıdır.
Bugüne kadar yapılanlar TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyonun aylık olarak düşmesine, ancak hayat pahalılığının yüksek seyretmesine sebep oldu. Eğer uygulanan reçete toplumun her kesimini etkileyecek şekilde olsaydı fazla itiraz olmaz ve sabırla beklenirdi. Gelgelelim ekonomi yönetimi göreve geldiğinden beri yıllık enflasyon sürekli artıyor ve algı bozuluyor.
Buna rağmen, bayrama kadar seçim sonucunun faturasının henüz kimseye kesilmediğini görmekteyiz. Oy verenler sürekli olumsuz mesaj veren ya da çok iş yapıyormuş gibi gözüken atanmışlar ile vatandaşın şikâyet ettiği uygulamaların sahiplerine faturanın kesilmesi bekliyor. Bu beklenti gerçekleşmeden yapılacak Anayasa değiştirme girişimleri toplumun ciddi tepkisini alacaktır.
Piyasada dolaşan haberler ekonomi ekibinin kredisinin tükendiği ama sonbahar bitene kadar tahammül gösterileceğini işaret ediyor. Zaten farklı notlarda isim değişikliği yaşanırken ekonomi yönetiminde hiç değişiklik olmaması da tepki alacaktır.
Diliyoruz bayramdan sonra vatandaşın verdiği mesaja uygun adımlar olur, Türkiye serbest piyasanın ve huzurun sağlandığı bir ortamla kendisini hak ettiği seviyeye getirecek atılımları yapmaya başlar.