Seçim sonrası ekonomiye AB desteği

Türkiye'nin, özellikle de Türk ekonomisinin deprem sonrasında girebileceği derin kriz, en çok da Avrupalılar'ı endişelendirdi. AB'de şimdiden Türkiye'deki seçimlerin ardından ülke ekonomisinin daha derin bir girdaba girmemesi için hesaplar yapılmaya başlamış durumda.

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı resmen tanımadan, bir limanını Rum bandralı ticaret gemilerine açmasına ilişkin formül sık sık dile getiriliyor diplomatik çevrelerde. Ankara'ya belli ki seçimlerden hemen sonra bu ya da buna benzer bir diplomatik formül önerisi gelecek.

Deprem felaketi 11 ilde büyük yıkım yaratırken, tüm dünyada da ilginin Türkiye'ye yönelmesini sağladı.

Türkiye'nin, özellikle de Türk ekonomisinin deprem sonrasında girebileceği derin kriz, en çok da Avrupalılar'ı endişelendirdi. Malum, AB ülkeleri Türkiye'nin en büyük ticaret partneri konumunda. Türkiye'ye yönelik dış yatırımın büyük kısmı da Avrupa şirketleri tarafından gerçekleştirilmiş durumda. Türkiye'de ekonomi merkezli, siyaseti de etkileyebilecek bir krizin ilk önce Avrupa'yı vuracağı hesaplanıyor.

Dolayısıyla, AB'de şimdiden Türkiye'deki seçimlerin ardından ülke ekonomisinin daha derin bir girdaba girmemesi için hesaplar yapılmaya başlamış durumda. 

GÜMRÜK BİRLİĞİ GENİŞLETİLMESİ AVRUPA'NIN GÜNDEMİNE GİRMİŞ

AB'nin çeşitli başkentlerinden gelen aykırı seslere rağmen, Brüksel'de, Türkiye'deki seçimler sonrasında Gümrük Birliği'nin genişletilmesi konusunun ciddi ciddi gündeme geleceğine ilişkin işaretler mevcut.

Gümrük Birliği'nin genişletilmesi önünde hem teknik, hem de siyasi engeller var; Teknik konular daha çok hem AB'nin, hem de Türkiye'nin mevcut gümrük birliği anlaşmasına aykırı olarak aldıkları bazı ticari kararlar ve uygulamalar. Bu teknik meselelerin Türkiye'deki seçimlerden sonra, -kim seçilirse seçilsin- karşılıklı irade ile hızlıca aşılabileceği hesaplanıyor.

Ancak asıl sıkıntı siyasi alanda. Adını da koymak mümkün; Kıbrıs Rum Kesimi'nin Türkiye tarafından tanınmıyor olması, Gümrük Birliği genişletilmesi görüşmelerinin önündeki en büyük engel.

KOSOVA ÖRNEK OLUR MU?

Ancak Avrupa tarafında, bunun da doğrudan bir tanıma olmadan, iki taraf için de kabul edilebilir bir diplomatik formülle aşılabileceğine dair bir bakış var. Brüksel'de Türkiye'den bahsedilirken sık sık "Kosova örneğine" atıf yapılıyor. Kosova, AB üyesi 5 ülke tarafından resmen ülke olarak tanınmıyor olmasına rağmen, Sırbistan-Kosova anlaşmazlığında AB'nin oynadığı kritik rolün altı çiziliyor sürekli.

Türkiye ile Kıbrıslı Rumlar arasındaki "tanınmama" sıkıntısının Gümrük Birliği genişlemesi önündeki engelinin de, yine resmen tanınma olmadan, atılacak ticari adımlarla aşılabileceğine ilişkin söylemler, Brüksel'de ağırlık kazanmış görünüyor. Özellikle bir dönem gündeme gelen, uzun müzakereler sonrasında Ankara'nın geri adımı ile kadük olan, Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı resmen tanımadan, bir limanını Rum bandralı ticaret gemilerine açmasına ilişkin formül sık sık dile getiriliyor diplomatik çevrelerde. Ankara'ya belli ki seçimlerden hemen sonra bu ya da buna benzer bir diplomatik formül önerisi gelecek. 

DEMOKRASİ VE HUKUKTA ADIMLAR ATILMASI ZORUNLU KILINACAK 

Avrupa Birliği'nin bir başka beklentisi ise,ekonomik krizin geleceği noktanın seçimlerden sonra -yine kim seçilirse seçilsin- demokratik ortamda ve hukuk sisteminde olumlu yönde birkaç adım atılmasını zorunlu kılacağı yönünde.  Böylece Gümrük Birliği genişletme müzakereleri için olumlu ortam oluşacak, müzakerelerin başlaması halinde ise, bu durum uluslararası alanda Türk ekonomisine "AB'nin kefil olduğu" olarak algılanacak. Daha müzakereler sürerken, Türkiye'ye yabancı yatırım akışı başlayacak.

AB'nin depremden hemen sonra uluslararası alanda ilk harekete geçen taraf olması da;

16 Mart'ta AB'nin Türkiye'ye yapılacak deprem yardımları için büyük bir bağış seferberliği başlatması da;

Başta Brüksel, AB Başkentlerindeki Türk ekonomisi konusundaki endişenin somut göstergesi gibi değil mi zaten?

Tüm yazılarını göster