Sebahattin Eyüboğlu’nun ithal rokforu

Osman AROLAT AROLAT'tan

Ekici şirketinin 100 gramlık paketlerde satışa sunduğu yerli rokfor peyniri haberini okurken 1971 yılında hapishanede ithal rokfor peyniri kaybolan yazar, çevirmen Sebahattin Eyüboğlu ile ilgili olayı hatırladım. Okurlarımla paylaşma istedim.

Bugünkü gazetemizde yer alan Ekici firmasının yeni ürünü mavi küflü rokfor peynirini 100 gr’lık ambalajlarla satışa sunduğu haberini okuyunca, edebiyatçı, çevirmen ve bilge insan rahmetli Sebahattin Eyüboğlu’nun ‘’ithal rokfor peynir’’ olayını hatırladım.               

12 Mart 1971 askeri darbesi sonrasında Sebahattin Eyüboğlu, evinde yapılan bir dost toplantısı nedeniyle, eşi piyanist Magdelena Rufer ve Vedat Günyol gibi edebiyatçı dostlarıyla birlikte saçma bir dava nedeniyle tutuklanıp Maltepe Askeri Cezaevi’ne konulmuştu. Tabii, pek çoğu gibi bu dava da beraatla sonuçlanacaktı...          

Sebahattin Hoca, hapishanede zamanını kitap okuyarak ve satranç oynayarak geçiriyordu. O dönem tutuklu olan isimlerden birisi de yeraltı dünyasının ünlü ismi Dündar Kılıç’tı. Kılıç bir gün onu şenlendirmek için omuzuna vurup, “Hocam tahliyen yakın. Seni kabzımal Sebahattin zannederek hapse atmışlar, profesör Sebahattin olduğunu anlayınca salıverecekler...” dedikten sonra kahkaha atıyordu.              

Hocayı hapishanede ziyaret eden bir dostu, görüş gününde kendisine o dönem sadece önemli şarküteri mağazalarında satılan, ithal rokfor peyniri getirmişti. Hoca peyniri ranzasının altındaki yiyecek sandığına koydu. Tutuklular havalandırılmaya çıkarıldığında hapishanede haftada bir genel temizlik yapılırdı. Koğuş kıdemlisi gazeteci dostum Aydın Engin’in 3 tutuklu devrimci gençle birlikte temizlik yaptıkları günün akşamı, Sebahattin Hoca, Aydın’a, “Benim rokfor peynirimi başka bir yere mi koydunuz?” diye sordu. Aydın, temizliğe katılan 3 genci yanına çağırarak “Hocanın rokfor peynirini hanginiz çaldı?” sorusunu yöneltince, İTÜ’lü öğrenci liderlerinden Metin Eşrefoğlu, “Temizlik yaparken hocanın ranzasının altında gördüm. Pis kokuyordu, küflüydü, ben de bozulmuş diye poşetiyle birlikte pencereden attım” dedi. Bunun üzerine posta hizmeti yapan askerden rica edilerek, peynir atıldığı yerde bulundu ve tekrar Sebahattin Hoca’ya teslim edildi.            

“Peki, bunu sen nereden biliyorsun?” diye sorulabilir. Çünkü ben de aynı hapishanede, aynı koğuştaydım.

GÜNÜN NOTU:

Afganistan’ın Taliban yönetimine geçmesinden sonra Asya kıtasında demokrasi ile yönetilen ülke sayısı bir elin beş parmağı kadar kaldı...

Tüm yazılarını göster