Hem jeopolitik gelişmeler hem de küresel ekonomideki gelişmeler gidişatı önemli oranda etkileyecek boyutlara gelmeye başladı.
Cumartesi günü Hamas’ın İsrail’de gerçekleştirdiği saldırılarla başlayan ve adına savaş denilen süreç büyük riskler barındırıyor. Yazıyı kaleme aldığımızda İsrail’de 900, Filistin tarafında 700 civarında kayıp olduğu bilgisi vardı. Maalesef bunun çok daha artacağından endişeliyiz. Büyük bir insani dram yaşanıyor.
Mevcut görünüm kısa vadede savaşın bölgede cereyan edeceğine işaret ediyor. Bununla birlikte, Lübnan ve İran’ın olaya dahil olması durumunda, risklerin çok artacağı da açıkça görünüyor.
Piyasa algısını petrol fiyatları yansıtacak
Son 20 yılda öylesine yoğun jeopolitik risklerle karşı karşıya kalıyoruz ki, finansal piyasaların ilk tepkisi olumsuz olsa bile, olayın sınırlı kalacağı hissedildiğinde güçlü toparlanmalar da görebiliyoruz. Yaşanan bu savaşın finansal piyasalar üzerindeki algısını en güçlü aksettirecek olan finansal parametreler petrol ve altın diyebiliriz. Küresel ekonomide petrol arz ve talebi genelde başabaş gidiyor. Arzı
1-2 milyon varil bile günlük kısabilecek gelişmeler fiyatlar üzerinde yukarı önemli etkiler bırakıyor. Mevcut durumda, savaş başta İran olmak üzere petrol üreten ülkeleri ve petrol sevk yolları üzerinde olan bölgeleri etkilemedikçe finansal piyasaların tepkisi de sınırlı kalmaya devam edecektir.
İlk gelen haberler ABD’nin olaya temkinli yaklaştığı ve İran’ı doğrudan karşısına alacak bir politikaya yönelmediği yönünde bulunuyor. Biden yönetimi bunun yerine İran’a karşı yeni yaptırımları devreye alabilir. Devreye yeni giren İran’ın petrol ihracatı tekrar düşebilir. Trump dönemi öncesi günlük 1,6 milyon varil olan İran arzı, önce sıfırlamış son dönemde de günde 600 milyon varile yükselmişti. Bu boyutta arz kısılmasının petrol fiyatları üzerine etkisi sınırlı olur. Üstelik bu yılın üçüncü çeyreğinde petrol fiyatlarında ortaya çıkan artışın özellikle Amerika’da petrol talebini önemli oranda gerilettiğine ve buna bağlı olarak fiyatlara baskı yaptığına dair işaretler var. Önümüzdeki süreçte savaş yayılmadıkça, talep baskısı petrol fiyatlarının aşırı yukarı yönlü hareketlerini frenleyebilir görünüyor.
Faizlerde yön hâlâ yukarı
Küresel ekonomi yavaşlamanın net izlendiği ve bunun bir resesyona dönüşüp dönüşmeyeceğinin tartışıldığı bir süreçte bulunuyor. Enflasyon düşüş eğiliminde olmakla beraber enerji ve gıda hariç çekirdek enflasyon takılma emareleri veriyor. Özetle küresel ekonominin stagflasyona yönelme potansiyeli zaten bulunuyor. Savaşın yaygınlaşması durumunda bu senaryo çok daha fazla konuşulacaktır. Savaşlar genelde stagflasyona yol açar. Eğer petrol fiyatları tekrar 100 $ ve üzerine çıkarsa, artan enflasyonist baskılar hem alım gücündeki zayıflıkla hem de savaşın yarattığı beklenti kanalıyla talebi daha da azaltarak durgunlukla enflasyonun beraberce olduğu stagflasyonu karşımıza getirebilir.
Savaş öncesi bizi de doğrudan etkileyen önemli bir gelişme Amerika’da tahvil faizlerinin hızlı yükselme süreci oldu. 10 yıllık tahvil faizleri iki yıllık tahvil faizlerinden daha hızlı yükselerek aradaki farkı kapattı ve geçtiğimiz cuma günü %4,80 seviyelerine geldi.
ABD tahvil faizlerindeki yükselişin en önemli nedeni ABD’de 2 trilyon $’a giden bütçe açığının yarattığı fon talebi oldu. ABD ekonomisi beklenenden hızlı büyüyor. Atlanta Fed’in son tahminlerine göre bu yılın üçüncü çeyreğinde%5’e yakın büyüyen ABD ekonomisinin, böylesine büyük bütçe açığı ile ilerlemesi çok normal bir durum değil. Enflasyonun halen hedefin üzerinde olduğu bir noktada büyük bütçe açığı enflasyon beklentilerini de güçlü tutmaya devam ediyor. Bu nedenle Fedin faiz artırımının gündemde olduğu, indirimin ise çok zor olduğu bir ortamdayız. İsrail - Filistin Savaşı güvenli liman arayışıyla ABD tahvillerine talebi arttırarak 10 yıllık tahvil faizlerini %4,80’lerden % 4,60’lara geri çekti. Savaşın yaygınlaşmaması durumunda ki dileğimiz bu yönde, tahvil faizleri tekrar yukarı yönlü hareketini sürdürecektir. Özetle, uzunca bir süre, yüksek faiz döneminin devam etme olasılığı güçlü görünüyor.
ABD’de konut sektörüne dikkat
Yine ABD tarafından dikkatle izlenmesi gereken bir yer, konut piyasası. ABD’de konut kredi faizlerinin % 7’leri aşarak tarihi yüksek seviyelerde olması, 2008’e benzer bir sorun potansiyelini de arttırıyor. Özetle, küresel ekonomide jeopolitik gelişmeler riskleri arttırmış durumda. Özellikle ABD’deki yüksek faizler ve bunun güvenli liman arayışını artırması zaten yaşanan bir durumdu. Savaş ortamı ile beraber piyasaların korktuğu, stagflasyona gitme ihtimalinin arttığı bir durumla karşı karşıyayız.