Dünyanın yeniden soğuk savaş dönemi benzeri şekilde ikiye bölündüğü bu günlerde, küresel alanda silaha yatırılan para da rekora doğru koşuyor.
Bugünlerin gözde silahı 5. nesil savaş uçakları ile insansız hava araçları/dronelar. Ukrayna-Rusya savaşı, Azerbaycan'ın Karabağ etrafındaki işgal edilmiş toprakları geri aldığı savaş, Libya'daki iç savaş, Afrika'daki gerilimler insansız hava araçlarının ne kadar etkin şekilde kullanıldığını ortaya koyan çatışmalar oldu.
Türkiye de son dönemde savunma sanayisinde yaptığı atakla, küresel drone piyasasında yavaş yavaş kendine yer edinmeye başladı. Küresel silah ticaretini izleyen Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü'nün (SIPRI) Mart ayında yayınladığı rapora göre, Türkiye'nin silah ihracatı 2018-2022 döneminde, bir önceki dört yıllık döneme göre yüzde 69 artış gösterdi. Yine aynı rapor, Türkiye'nin 2018-2022 döneminde küresel silah ticaretindeki payının yüzde 0.5 arttığını da ortaya koydu.
Aynı dönemde Türkiye'nin en çok silah ihraç ettiği ülkeler ise Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman olarak sıralandı. Elbette yakın zamanda Suudi Arabistan'la yapılan insansız hava aracı ihracatına ilişkin anlaşma bu rakamlar içinde yok.
SAVUNMA FUARLARINDA ÇİN-TÜRKİYE REKABETİ
Türkiye'nin insansız hava aracı alanındaki atağı, dünyadaki silah fuarlarına da yansıdı. Hindistan'da ya da Ortadoğu ülkelerindeki silah fuarlarında insansız hava aracı satışı konusunda en çok stant açan ülkelerin Çin ve Türkiye olması dikkat çekici.
Nitekim İstanbul'da gerçekleşen IDEF 2023 savunma fuarında da Çinli firmalar 75 ayrı stant açarak gövde gösterisi yaptı. Hala dünyanın en çok silah ihraç eden ülkesi konumundaki ABD merkezli şirketlerin IDEF'te açtıkları stant sayısı ise sadece 6 oldu.
Amerika'nın silah satışı konusunda Türkiye'ye yönelik "ilgisizliği" kendisini SIPRI raporunda da gösterdi; Türkiye, 2013-2017 döneminde ABD'den en çok silah alan 7’nci ülke konumundayken, 2018-2022 döneminde bu sıralamada 27'nciliğe düştü.
SAVAŞ UÇAĞI MESELESİ
Türkiye insansız hava aracı konusunda giderek gelişirken, savaş uçağı alanındaki eksikliği ise kendisini iyiden iyiye ortaya koymaya başladı. NATO'daki müttefiklerinin hemen hemen hepsi beşinci nesil savaş uçağı olan F-35 alımına geçerken, Türkiye'nin kurucu ortaklarından biri olduğu bu projeden dışlanması, hava savunma alanında-drone teknolojisindeki gelişmeye rağmen- ciddi sıkıntı yaratıyor.
Türkiye'nin diğer komşularının, mesela İran'ın da, Rusya'dan SU-35'ler alarak 5. nesil savaş uçağına geçtiği göz önüne alındığında, Türkiye'nin bu alandaki eksiği daha da belirgin hale geliyor.
Ukrayna-Rusya savaşının Karadeniz'e sıçradığı; Yunanistan'ın her geçen gün silahlandığı; ABD'nin İran'la olan geriliminin Basra Körfezi'nden geçecek kargo gemilerine Amerikan askeri yerleştirilmesine kadar tırmandığı ortamda;
ABD'den alınmak istenen, dördüncü nesil savaş uçağı F-16'lar ise, İsveç'in NATO üyeliği konusunda "mütekabiliyet" ilkesi gözetilmeden atılan adıma rağmen, hala ufukta görünmüyor.