Batı ile Rusya arasına sıkışmış Ukrayna’da savaşın şiddeti arttıkça olan sivillere oluyor.
Bucha kasabasında yaşananlar bunun somut örneği; yüzlerce sivilin cesedi, elleri kolları bağlı işkence görmüş, ardından infaz edilmiş halde sokaklarda bulundu. Görüntü o kadar korkunçtu ki, Rusya ve Ukrayna sorumluluğu birbirleri üzerine atma yarışına girdiler.
Rusya Bucha’da sivillerin Rus askerlerinin kasabadan çekilmesinin ardından kente giren Ukraynalı milisler tarafından öldürüldüğünü savunurken, ABD’nin liderliğini yaptığı Batı cephesi, Bucha’da yaşananların “savaş suçu” olduğunu vurgulayarak Rusya’nın, hatta devlet Başkanı Putin’in bundan ötürü yargılanabileceği savını pompalamaya başladı.
Peki Rusya’nın ve Putin’in Ukrayna’da yaşananlar nedeniyle yargılanması mümkün mü
YUGOSLAVYA ÖRNEĞİ RUSYA’YA UYGULANABİLİR Mİ?
Dünya yakın geçmişte savaş suçları konusunda yargılamalara sahne oldu. En çok ses getirenleri Yugoslavya’nın dağılması sürecindeki iç savaşta işlenen savaş suçları ile, Ruanda’daki soykırıma ilişkin yapılan uluslararası yargılamalar oldu. Daha uzak tarihte ise İkinci Dünya Savaşı sonrasında Naziler’in yargılandığı Nürnberg mahkemeleri hala hafızalarda.
Gerek Naziler’in yargılandığı Nürnberg, gerekse Yugoslavya’da savaş suçu işleyen siyasetçi ya da komutanların yargılandığı uluslararası mahkeme, Batı ile Rusya’nın ortak onayı ile kurulmuştu. Ancak şimdilerde benzer bir uluslararası mahkemenin Rusya için kurulması pek mümkün değil.
Mevcut uluslararası sistemde şu anda bu tip yargılamaları yapabilecek iki uluslararası mahkeme var; Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD).
Ukrayna UAD’ye Rusya devletine karşı dava açma girişiminde bulundu bile. Ancak UAD sadece devletleri yargılayabilir, kişileri yargılama yetkisi ise yok. Yani bu mahkemede bir dava olsa bile, ne Putin’in, ne de Ukrayna’da savaş suçu işlediği iddia edilen kişi, asker ya da komutanların bireysel olarak yargılanması mümkün değil.
Kişilerin yargılanabildiği UCM ise uygulama yetkisini BM Güvenlik Konseyi’nden alıyor. Rusya BM Güvenlik Konseyi’nin, -içinde veto yetkisi de barındıran- tam üyesi olduğu sürece, UCM’nin Rusya aleyhine verebileceği kararların uygulanma şansı bulunmuyor.
Bir başka zorluk ise UCM’nin sanık bizzat mevcut olmadığında dava duruşmasını gerçekleştirememesi. Bu açıdan, bir Rusya vatandaşı “sanık” olarak belirlense bile, Rusya Devleti’nin bu kişiyi yargılanmak üzere teslim etmemesi halinde, yargılama yapılamıyor.
KANITLAR NASIL TOPLANACAK?
Bir başka sıkıntılı konu ise kanıtların toplanma süreci; Ukrayna’da yaşanan savaş ortamı kanıt toplama sürecini de zora sokuyor.
Kasabalar, köyler sürekli el değiştiriyor. Savaş alanında düzenli orduların yanı sıra, haklarında herhangi bir kayıt bulunmayan paralı askerler de savaşıyor. Böylesine kaotik bir ortamda savaş suçunu kimin işlediğine ilişkin kanıtları bulup çıkarmak da neredeyse imkansız hale geliyor. Geriye sadece uydu görüntüleri, yakalanan telsiz konuşmaları ile savaş esirlerinin ifadeleri gibi tartışmalı kanıtlar kalıyor.
Nazi davaları ile Yugoslavya uluslararası mahkemesinde yargılamaların yapılmasında, Almanya’nın kontrolünün ikinci Dünya Savaşı’nın sonunda Rusya ve müttefik kuvvetlerin eline geçmesi, böylece devlet arşivlerindeki pek çok fiziki kanıta ulaşılabilmesi etkili olmuştu.
Yugoslavya’da ise, ülkenin dağılması sonrasında ortaya çıkan yeni devletlerin işbirliği yapmaları sayesinde devlet arşivlerindeki savaş suçu kanıtlarına erişilebilmişti.
Ukrayna savaşında ise bu durum mümkün görünmüyor.
SUÇA İLİŞKİN TALİMAT ZİNCİRİ DEVLET BAŞKANI’NA KADAR ULAŞTIRILABİLİR Mİ?
Bir başka konu ise, alandaki savaş suçundan bizzat bunu işleyen sivil ya da askeri mi, yoksa emri veren komutan/amir/siyasetçinin mi suçlanabileceği üzerinde kilitleniyor.
Bizzat suçu işleyenin belirlenip yargılanması görece daha kolay. Ancak iş, ABD Başkanı Biden’ın dediği gibi Putin’i suçlamaya gelince, açık ve net bir “talimat/delil zinciri” oluşturmak şart. Ukrayna’da sivillere karşı işlenen suçların “bireysel” değil, bir talimat çerçevesinde “sistematik” olduğunu kanıtlaması gerekiyor savcıların.
Suçun sistematik olduğu kanıtlansa bile, talimat zincirinin Anayasal olarak Rus ordusunun Başkomutanı olan Putin’e kadar uzatılması, işlenen savaş suçlarından Putin’in “bizzat bilgisi ve talimatı olduğunun” kanıtlanması gerekiyor.
BİDEN EL YÜKSELTTİ; "SOYKIRIM..."
Bu açılardan bakınca, yargılama konusunda bunca zorluğa rağmen Washington’dan Putin’e kişisel olarak yöneltilen “savaş suçlusu” iddialarının tonunun artmasında siyasi bir amaç olması muhtemel.
ABD Başkanı Joe Biden'ın Putin aleyhindeki suçlamayı bir adım daha ileri götürerek "soykırım" demesi de bunun kanıtı gibi. Biden dün yaptığı açıklamada aynen şöyle dedi;
"Ukrayna'da yapılanlar için soykırım dedim çünkü buna ilişkin kanıtlar artıyor. Putin'in Ukraynalı olabilme fikrini bile ortadan kaldırmaya çalıştığı giderek daha net şekilde görülüyor."
ASIL AMAÇ YAPTIRIMLARI SÜRDÜRMEK Mİ?
Belli ki Amerikan yönetimi;
- “savaş suçu” kavramı ile bir yandan Batılı müttefikleri bir arada tutmayı;
- Diğer yandan Rusya’ya yönelik yaptırımları uzattıkça uzatmayı planlıyor.
O kadar ki, Rusya ile Ukrayna savaşı bitirip her konuda “anlaştık” dese bile, “savaş suçları” Putin ve Rusya’ya karşı uluslararası yaptırımların devamı için “bahane” olarak kullanılabilecek…