Hasan R. ARDIÇ
EKONOMİST
Bugünlerde savaş ve savaşla ilintili çok fazla yazı, makale, fotoğraf, mülâkat vb… çalışmalar göreceksiniz.
Okuyacaklarınız, izleyecekleriniz olacak…
Belki de işler biraz daha kızışıncaya kadar ilgi odağınız sınırlarına girmeyecek bunlar…
Aklı başında olan hiç kimse, hiç bir devlet veya hiçbir kuruluş tabii ki savaş istemez, savaş karşıtı bir duruş her zaman için öncelikli ve çoğunluğun duruşudur. Silah üreticilerini bu kapsamın dışında tutalım…
Rusya ve Ukrayna arasındaki sıcak temasa çok yaklaşılan bu günlerdeki gerginlik, hızla tırmanıyor ve bunu tüm dünya takip ediyor. Globalleşen dünyada artık neredeyse bölgesel düşünme opsiyonu kalmadı gibi…
Bununla beraber, Rusya ve Ukrayna ülkemizin bulunduğu coğrafî, stratejik, jeo-politik alan içinde yer alan iki ülke… Karadeniz’e kıyısı bulunan Türkiye dahil bu üç ülkenin olası bir Rusya-Ukrayna savaşından etkilenmemesi mümkün olmadığı gibi, asıl etkileşimde Türkiye de mutlaka yerini alacak konumda…
Rusya-Ukrayna gerginliğinde ki, dilerim savaşmadan çözülsün, aslına bakarsanız kişisel olarak sıcak savaşın şimdilik çıkmayacağını ön görenlerdenim. Muhtemelen Rusya Devlet Başkanı yakın-orta vadede bu girişimini destekleyecek bazı gelişmelerin yaşanmasını, NATO, ABD, AB gibi topluluk ve ülkelerin görmesine ortam hazırlayan bir plân uyguluyor.
Benim konuya yaklaşımım iki açıdan olabilir;
1- İnsanî yaklaşım
2- Ekonomik yaklaşım
Beşerî açıdan bakıldığında tabii ki ve mutlak kesinlikle savaşa hayır. Uluslararalarında oluşan her türlü sorunu, karşılıklı görüşerek masada çözebilmeliler. Ütopik gibi gelebilir, zira savaş; tarihin en başından beri var olan bir gerçeklik…
Ekonomik açıdan yaklaşım çerçevesinde, yukarıda da belirttiğim gibi Türkiye, bu gerginlikten ve olası sıcak temasın vuku bulmasından en fazla etkilenecek ülkedir.
Türkiye ile Rusya arasında ve Türkiye ile Ukrayna arasında, geliştirilmesine gayret edilen ticaret ve turizm ilişkileri, eğer böyle bir savaş olursa, yüksek derecede etkilenecektir.
Türkiye ile Rusya arasında savunma sanayi ve enerji konularında olan ilişkiler ve Türkiye ile Ukrayna arasındaki savunma sanayii ve enerji ilişkilerinin yanı sıra Türkiye’nin her iki ülke ile karşılıklı turizm ve ticaret ilişkileri süregelmektedir.
Bu noktada; İHA-SİHA satışları, S-400 savunma füzeleri, doğal gaz ve değerli maden ticareti, turizm ve başta gıda ürünleri olmak üzere tradisyonel dış ticaret hacmine ilişkin sayısal değerlere ve gelişmelere yer vermek, kotalardan ya da ithalat-ihracat sayısallarından bahsetmek bu yazının önceliği değil. Bu değerler internet kaynaklarında en ayrıntılı şekilde var, meraklısı için hazır.
Önemli olan;
Gerginliğe konu iki ülke ile Türkiye’nin, ikili ilişkilerinin olduğu, dış ticaret ilişkilerinin artırılması gayretinin sürekli gösterildiği, Türkiye’nin bu gerginlikte ana konu olmadığı, buna karşılık zarardan pay alma olasılığının neredeyse kesine çok yakın mertebede bulunduğudur.
Bölgesel yakınlığın yanı sıra, ticarî yakınlığın da olması ve tabii ki dış politikalar gereği, Türkiye bir anlamda çözüme katkı amaçlı olarak arabuluculuk önerisinde bulunmuştur. Benzer girişim Fransa tarafınca da yapılmıştır. Güç dengelerine bakıldığında görülen Türkiye’nin önerisi alınmış olmakla beraber işleme konulmamış, Fransa’nın önerisi de benzer şekilde alınmıştır.
Belki, özellikle Rusya tarafı gerginliğin bir süre daha olmasını ve tırmanışa devam etmesini planlamakta olabilir…
Ekonomi açısından önemli endişeler;
- Dış ticaret hacmimizde hem Rusya ile hem de Ukrayna ile ithalat ve ihracatta ciddi daralmalar, duraksamalar ve benzeri sorunlar olacaktır.
- Turizmde son derece ciddi boyutta kayıplarımız olacak ve 2022 yılı Türk turizmi için beklenen sayılara ulaşamayacaktır.
Ama tabii sadece bu kadar değil…
- Bilindiği gibi savaşın tek ödeme aracı altındır. Eğer savaş olursa altın fiyatları mutlaka TL karşısında da değer kazanacaktır.
- Ve tabii ABD Doları. TL/$ karşısında değer kaybında daha yüksek oranlarda olmak üzere uğrayacak ve bir süredir 14 TL mertebesinde tutulmasına gayret gösterilen kur, olası savaştaki süresel gelişmeler doğrultusunda 14 TL’ yi bulacak ve maalesef geçecektir.
Amaç;
Karamsar olmak, karamsarlığı yaymak, bu olası savaş nedeniyle kendi ekonomimizi eleştirmek değil… Durum ve makroekonomik sayısal değerler zaten biliniyor.
Ayrıca enflasyonist baskı, hattâ stagflasyon, doğal gaz akışının kesilmesiyle kış döneminde zor günler geçirme gibi yaşamsal zorunlulukların da gelmesi savaş durumunda kaçınılmaz olarak öngörüler arasında yer almakta…
Sonuç olarak;
Her ne kadar asla savaşılmamasını savunmamıza, haykırmamıza rağmen, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerginliğin sıcak temasla devamı, yani savaş; maalesef de olsa bir gerçek…
Dış politikada, uluslararası ikili ve çoklu ilişkilerde, NATO ve AB ile de mevcut ilişkilerde son derece dikkatli, kurumsal ve politik davranışlar içinde olmak, ölçülülük, fevri değil plânlı hareketler, uluslararası anlaşmalara bağlılık gibi hususlar bu günlerin en önemli, en dikkat edilecek, en özenle yaklaşılacak konuları…
Gayet iyi bilindiği gibi, dış politikalar, uluslararası ilişkiler, her ulus için kendi çıkarlarını gözetmek düsturu doğrultusunda kurulur. Bu temel prensipten ayrılmadan, kalıcı barışın daimi olması yönündeki çabaların son ana kadar gösterilmesi, uluslararası platformlarda da bu yapıcı anlayışın var olması dileklerimle…