Yücel UYGUN
DBA Consulting Eğitim ve Danışmanlık
“Hangi şartlar altında olursak olalım, okumak için kendimize zaman ayırmak, daha iyi işler çıkarabilmemiz ve daha güzel şartlara kavuşabilmemiz için zorunlu bir görevimiz olmalıdır.”
Uzun yıllardır eğitimlerimin/seminerlerimin ilk dakikalarını okumanın gücüne ayırıyorum. Amacım, ülkemizdeki okuyan sayısının artmasına küçük de olsa bir katkı sağlamak. Okuma hevesi yeniden canlanan katılımcılardan geri bildirim aldığımda çok mutlu oluyorum. Özellikle ‘satış ve liderlik’ pozisyonlarında sürdürülebilir başarı göstermenin en önemli anahtarlarından birinin okumak olduğuna gönülden inanıyorum.
Şüphesiz ki düzenli öğrenme sürecinde olmayan bir bireyin, mesleki ün kazanması pek mümkün olamadığı gibi mevcuttaki başarı durumunu da koruması olasılıklar arasında bulunmuyor. Hele ki konu, satış gibi zor bir meslekse psikolojik açıdan daha dayanıklı olabilmek için de okumanın önem derecesi yükseliyor.
Satış mesleğinde iyi bir okuyucu olabilmek, ilgili çalışana aşağıdaki faydaları sağlayacaktır:
- Sürdürülebilir motivasyon/başarı
İçsel motivasyon ve coşku, satış mesleğinin en önemli katalizörleridir. Ve çalışanın gelişim düzeyi teşhisi, içsel motivasyonun oluşması açısından son derece önemlidir. Sürdürülebilir satış başarısı ve motivasyon açısından her gün yeni şeyler öğrenmek ve bunları uygulamaya koymak, ilgili çalışanın içsel motivasyonunu kayda değer bir şekilde yükseltir.
- Daha fazla satış yapmak için yeni yöntemler geliştirmek
Okumak sadece yeni şeyler öğrenmemizi sağlamaz, bildiğimiz bir şeyi uygulamadığımızı da bize gösterebilir; önemli bir hatırlatıcıdır. Örnek olarak kibirli bir müşterinin ruh hali hakkında ve onunla başa çıkma konusunda bilgi edinen/hatırlayan bir çalışan, o gün ilgili zorluğun üstesinden daha kolay gelecektir.
- Stresi azalmış bir ruh hali
Malum satış mesleğinde çalışanlar, gün içinde birçok insanla görüşme gerçekleştirdiğinden dolayı akşam olduğunda sakinlik ve stres atmanın yollarını ararlar. Kitap okumaya yönelik araştırmalar bizlere şu bilgiyi veriyor: Zor bir günün sonunda, yaklaşık on dakikalık bir okuma, stres düzeyinde önemli bir miktarda (yüzde 68) azalma sağlıyor. Birçok hastalığa davetiye çıkaran stres, günümüzde çoğu insanın en büyük sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Ve stresle mücadelede kitaplardan aldığımız yardımı/gücü yabana atmamak gerekiyor.
- Kültür ve söz varlığında gelişme
Düzenli kitap okuyan bir çalışanla, okumayan arasında, kültür, insanlara olan yaklaşım, kelime hazinesi, üslup vb. birçok konuda dağlar kadar fark vardır. Kelime hazinesi gelişmiş bir çalışan, sunum anında kendisini daha kolay ifade edebilir veya müşterilerden gelen sorulara farklı ifade yöntemleriyle yanıt verebilir. Şüphesiz ki bu tarz yaklaşımlar, karşı tarafı ikna etmede önemli bir rol oynar.
- Mesleki zorlukların üstesinden daha kolay gelebilme yetisi
Hedeflerin sürekli yenilenmesi, zorlu müşteriler, mesai saatleri, -saha satışçıları için trafik-, satış sonrası hizmet, sürekli yeni müşteri bulmak, kötü iletişime sahip bir çalışan/yönetici vb. unsurlar satış mesleğinin zorlukları arasında gösterilebilir. Tüm bunların üstesinden daha kolay gelebilmek için ‘psikolojik bir kas’ oluşturmak gerekiyor. Şüphesiz ki okumak, satış çalışanlarının zihinsel sağlıklarını koruyabilmeleri açısından yine ön sıralarda olması gereken bir aktivite.
Günümüzde birçok kişi zamansızlık başta olmak üzere neden okuyamadığına yönelik çeşitli bahaneler üretebiliyor. Ama hepimiz şunu çok iyi biliyoruz ki, bir şeyi yeterince istediğimizde mutlaka oraya giden bir yol bulabiliyoruz.
Nerelerde, hangi zamanlarda veya hangi koşullarda kitap okunabilir/dinlenir?
- İşe gidip gelirken…
- Trafiğe yakalanmamak için işe erken gidildiğinde harika bir işe başlangıç aktivitesi olabilir
- Müşteri randevusuna yetişebilmek için ilgili lokasyona erken ulaşıldığında… (kalan zaman görüşmeye hazırlanmak veya okumak için ayrılabilir)
- Ekran sürelerinin bir kısmını okuyarak azaltılabilir (burada bir taşla iki kuş vurmuş oluruz)
- Yatmadan hemen önce veya uyandıktan hemen sonra
- Hafta sonları daha dingin bir zihinle
- Ekonomik sıkıntı içindeyken, orta halliyken veya zenginken (“Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım.” M. Kemal Atatürk)
- Kötü bir gün geçirdiğimizde veya günün harika bir şekilde kapanması durumunda
- Üzgünken, kederliyken, sevinçliyken, yalnız başımıza evde canımız sıkılıyorken veya tatildeyken…
Yukarıdakilere daha birçok ekleme yapabiliriz ama ne zaman kitap okuyamayız sorusunun yanıtını bulmak gerçekten daha zordur. Şu da unutulmamalıdır ki, bahaneler yeterince elinden geleni yapmayan öz disiplin ruhu gelişmemiş insanlar içindir. Ve bence, kitap okumamanın bahanesi kadar bize zarar verebilecek çok az bahane vardır şu dünyada…