Satılık AB onaylı, hastalıktan ari süt çiftliği!

Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Kuraklık, artan yem fiyatları, et ve süt fiyatının maliyetin altında seyretmesi ve ödenmeyen destekler nedeniyle hayvancılık sektörü yaşam mücadelesi veriyor. Birçok yetiştirici sektörden çıkmak zorunda kalıyor. Çok sayıda hayvan çiftliği, işletmesi satılık ilanları listesinde. Avrupa Birliği onaylı süt çiftlikleri bile satılıyor.

Bunun en önemli nedeni, her geçen gün hayvanları beslemek insanları beslemekten daha zor hale geliyor. Su sorunu, mera alanlarının daralması, yem hammaddeleri bakımından dışa bağımlılık, ithal hayvana ve ithal yeme dayalı hayvancılık sistemi nedeniyle girdi maliyetleri hızla artarken et ve süt fiyatı aynı oranda artmıyor. Yetiştirici sattığı et ve sütle yem alamayınca zarar ediyor ve sektörden çekilmek zorunda kalıyor.

Bu zor koşullarda sektörün desteklenmesi gerekiyor. Fakat Tarım ve Orman Bakanlığı destekleri artırmak bir yana mevcut destekleri bile ödememek için yeni kriterler getiriyor. Tarım destekleri geç açıklanıyor ve geç ödeniyor. Hayvancılık destekleri ise genellikle daha da geç ödeniyor.

Destek ödememede rekor kırıldı

Mayıs ayında çiğ süt fiyatı belirlenirken Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli yaptığı açıklamada çiğ süt desteklerinin hemen ödeneceğini söyledi. Eylül'ün yarısına gelindi Ocak-Şubat-Mart dönemi çiğ süt desteklemeleri daha ödenmedi. Biz bu satırları yazarken bazı birlik ve kooperatifler çiğ süt destekleme icmallerinin(listelerinin) askıya çıkarıldığını ortaklarına bildirdi. İtiraz süreleri de dikkate alındığında destek ödemesi eylül sonuna doğru ancak ödenecek.

Bakanlık çiğ süt desteğini ödememe konusunda bir rekora imza attı. Daha önce yanlış hatırlamıyorsam Mehdi Eker'in bakanlığı döneminde ocak-şubat-mart dönemi çiğ süt destek primleri eylül ayının ilk haftası ancak ödenmişti. Bu yılki destek ödemelerinin gecikmesi ile Bakan Bekir Pakdemirli yeni bir rekora imza atmış oldu. Ocakta üretilen, satılan çiğ sütün primi 9.5 ay sonra ödeniyor. Böyle desteğin çiftçiye ne yararı olacak?

Buzağı desteği kriterleri üreticinin aleyhine kullanılıyor

Buzağı destekleri konusunda yetiştiriciler her gün arıyor. Mesaj yazıyor. 2019 yılı hayvancılık destekleri açıklandığında ve ödemesi 2020 yılında yapıldığında buzağı desteği kriterlerinde önemli değişiklikler yapıldı.

- İki buzağılama arası 450 gün olacak

- Programlı aşıları tamamlanmış olacak

- Buzağı doğduğu işletmede en az 120 gün kalacak

- Destek verilecek buzağı en az 4 aylık ve üzeri olacak

- Türkvet ve e-ıslah kayıt sistemine kaydedilecek

Özellikle iki buzağılama arası 450 gün şartında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Birçok yetiştirici bu süreyi tutturamadığı için destek alamıyor.

Yetiştiriciler destekleme icmalleri asıldığında buzağı desteğine hak kazanamadığını öğreniyor. Nedenini sorduğunda mevzuata yani bu kriterlere uygun olmadığı ifade ediliyor.

Hayvancılıkta bazı destekler kaldırıldı, bazıları düşürüldü. En önemli destek buzağı desteği oldu. Fakat, birileri bu desteği vermemek için adeta özel çaba gösteriyor.

Karkas et fiyatı maliyetin altında

Daha önce de yazmıştım. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 29 Haziran 2021'de Habertürk TV'de Serap Belet'in sorularını yanıtlarken 1 kilo karkas etin maliyetinin 45 lira olduğunu yetiştiricinin mecburen hayvanını 43 liradan kestirmek zorunda kaldığını söyledi. Pakdemirli'nin o sözleri bir kez daha hatırlayalım: "Son 19-20 ayda etteki fiyat artışı yüzde 11-12'dir. Bakın kasaptaki etteki artış yüzde 11-12'dir. En iyi regüle edilen fiyatlardan bir tanesidir aslında. Yeni yeni de et üreticilerimiz para kazanmaya başladı ve sürdürülebilir bir şekilde bu işi sürdürmeye çalışıyorlar aslında. Bugün karkas et fiyatları, maliyetler 45 lira civarında, hatta mecburen bugün ortalamada 43 liradan üreticimiz kestirmek durumunda kalıyor. Kurbana doğru da gidiyoruz. Biraz bolluk da olduğu için, kurban ve kurbanı takip eden en az iki ay daha, biz fiyatlarda herhangi bir yukarı yönlü yükseliş beklemiyoruz."

Bakan bu açıklamayı 29 Haziran'da yaptı. Gerçekten de geçen süre zarfında yetiştiricinin sattığı karkas etin fiyatında artış olmadı. Bugün de besici karkas eti 42-43 liradan satabiliyor. Yani zararına satıyor. Üstelik geçen zaman zarfında yem fiyatı yani besleme maliyeti daha da arttı. Bugün bir maliyet hesabı yapılsa karkas etin maliyeti 50 liradan düşük değil.

Bakan Pakdemirli, iki ay önce karkas etin kilo maliyeti 45 lira diye açıklama yaparken, Et ve Süt Kurumu 1. kalite ve en yüksek randımanlı karkas eti üreticiden kilosu 40-42 liradan alıyor. İthal hayvanın karkasını kilo başına 40 liradan, yerli hayvanın kilosunu 42 liradan alıyor. Kalite düştükçe alım fiyatı 32-33 liraya kadar düşüyor.

Çiğ sütte fiyat sabit, maliyet artışı serbest

Benzer bir durum çiğ sütte de var. Çiğ süt alım fiyatı 1 Temmuz- 31 Aralık 2021 dönemi için litre başına 3 lira 20 kuruş olarak belirlendi ve fiyat sabitlendi. Üreticilerin büyük bölümü sütü 3 liranın altında satıyor. Yemdeki fiyat artışları çiğ süt fiyatına yansıtılamıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 2018 yılında süt yeminin tonu ortalama 1266 liraydı. 2021 Haziran ayında 2 bin 800 liraya çıktı. Üç yılda yüzde 100'den daha fazla arttı. Sadece son bir yılda Temmuz 2020-Temmuz 2021 döneminde süt yemi fiyatı yüzde 58 arttı. Aynı dönemde besi yeminin tonu 2018'de 1148 liraydı, 2021 Haziran'ında 2 bin 440 lira oldu. Temmuz 2020'den Temmuz 2021 döneminde yüzde 55 arttı.

Toprak Mahsulleri Ofisi'nin arpa ithalat yaparak piyasaya ucuz arpa vermesi ile Temmuz ayında fiyat yüzde 5 civarında düştü. Sonra yeni zamlarla tekrar yükselmeye başladı. Dövizdeki artışa bağlı olarak neredeyse her hafta yeme zam geliyor.

Kuraklık ve su sorunu korkutuyor

Başta da belirttiğimiz gibi hayvanları beslemek insanları beslemekten daha zor. Hayvanların yediği yem bitkileri genellikle daha çok su isteyen ürünler. Kuraklık, su sorunu en fazla hayvancılığı olumsuz etkiliyor. Kuraklık nedeniyle ot verimi düştü. Üretimdeki düşüşe ve dünyada artan talep nedeniyle arpa, mısır, soya, kepek, küspe gibi birçok yem hammaddesinin fiyatı sürekli artıyor. Bugünlerde arpanın tonu 2 bin 450 lira civarında, mısırın tonu 2 bin 600 lira. En çok kullanılan yem hammaddelerinden soyanın fiyatı dolar arttıkça yükseliyor. Soyanın tonu 4 bin 750 lira seviyelerinde. Geçen sene bu fiyatlar en az yüzde 50 daha düşüktü. Bu şartlarda hayvancılık yapmak, üretimi sürdürmek mümkün mü?

Özetle, hayvancılık sektörü can çekişiyor. Tıpkı 2007-2008 döneminde olduğu gibi süt inekleri kesiliyor. Çiftlikler haraç mezat satılıyor. Bir yandan da devlet destekli kredilerle yeni işletmeler kuruluyor. Yeni kurbanlar bu işe sokuluyor. Yemdeki ithalat bağımlılığına, yem fiyatlarındaki artışa çözüm bulunamazsa ve yetiştirici sattığı et ve sütle yem alamazsa gelecekte çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağımız çok net görülüyor.

Alım gücü düştü, et tüketimi azalıyor

Hayvancılıkta yetiştiricilik tarafında yüksek maliyet düşük fiyat uygulaması ile üretici zarar ederken, tüketici de alım gücünün düşmesi nedeniyle et alamıyor. Kırmızı et tüketiminin yüzde 30 seviyesinde azaldığı hesaplanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu et üretim ve tüketim istatistiklerini 2019'dan bu yana yayınlamıyor. Birçok gıda ürününde olduğu gibi kırmızı ette de üretici "zarar ediyorum, para kazanamıyorum" diye şikâyet ederken, tüketici de "et çok pahalı para yetiştiremiyorum" diye yakınıyor.

Tüm yazılarını göster