Gökhan TURHAN
Birleşmiş Milletler’e bağlı UNESCO Yürütme Kurulu, 2004 yılında Creative Cities Network adı altında Yaratıcı Şehirler Ağı konseptini oluşturdu. Dünyanın farklı coğrafyalarından 116 şehrin katılımıyla kurulan bu oluşumda gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerdeki şehirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmalarına katkı sağlamak hedeflendi. Bu ağa üye olan şehirler, yerel yaratıcılık, tanıtım ve görünürlülerini artırmayı planlarken, UNESCO’nun kültürel çeşitliliğin desteklenmesi doğrultusundaki görüşlerini paylaşmaya devam ediyor. El sanatları ve halk sanatından sinemaya, müzikten görsel sanatlara kadar bir çok alanda gerçekleşen bu ağda gastronomi oldukça önemli.
KEBAPLAR ŞEHRİ GAZİANTEP
Anadolu mutfağının eşsiz tarihi ve çeşitliliği de bu ağın birer parçası oldu zamanla. 2015 yılında Türkiye’den Gaziantep ile başlayan gastronomi şehirlerine sırasıyla Hatay ve Afyon da eklendi.
Gastronomi denilince Gaziantep, Gaziantep denilince de akla kebap gelir tabii ki. Patlıcan, ayva, elma, simit, cartlak, keme, yenidünya kebaplarıyla başlayan bu listede Alinazik’in yeri farklıdır. Alinazik’in Kentin UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’yla oluşan küresel dokusuna etkisi de var elbette. Ramazan ayında da sofralarımızın adeta en baş köşesinde yerini bulan Alinazik kebabını tarihi ve efsaneleriyle anlatalım istedik bu hafta. Osmanlı saray mutfağının mihenk taşı lezzetlerinden biri olan Alinazik kebabının hikayesi 17'nci yüzyılda Osmanlı’nın ilk halifesi Yavuz Sultan Selim ile başlıyor. Rivayetlere göre Osmanlı Devleti’nin imparatorluk sürecinin başlangıç dönemlerinden olan 16’ncı yüzyılın ilk çeyreğinde Yavuz Sultan Selim’in yolu Gaziantep’e düşer. Belki de Mısır Seferi’nin ilk adımlarından biri olan 1516-1517 yılını tarihlememiz doğru olabilir.
OSMANLI'DA SULTAN SELİM İLE BAŞLAYAN ÖYKÜ
Muhteşem bir şölen eşliğinde Antep’te karşılanan Sultan I. Selim, kendisine sunulan pek çok lezzet arasından en çok Alinazik’i fark eder ve beğenir. Sultan Selim’in Alinazik yedikten sonra “Hangi eli nazik yaptı bunu?” diye sorması üzerine bu yemek, literatüre “Alinazik” olarak geçmişi.
Kebabın Alinazik adını almasının bir başka hikayesi ise bölgenin Arap nüfusuna olan yakınlığı ile ilgili. Bu hikayede ise Arapça’da “güzel” anlamında olan “Ala” ile “yemek” manasında olan “nazik” kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş bu kebabın ismi. Her ne olursa olsun patlıcan ile etin lezzetli buluşmasından olan Alinazik kebabı, kentin sembolü olmakla kalmamış, Türkiye’nin her coğrafyasında bir lezzet köprüsü kurmuş durumda. Hemen hemen her kebapçıda kendine yer bulan Alinazik, gurbetçiler tarafından da Avrupa nüfusunu etkilemiş.