İş dünyasından eski bir haber kaynağım, geçen gün 14 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan bir kararnameyi gönderdi:
- Sanayileşme İcra Komitesi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi...
Ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın şu açıklaması mesaj olarak geldi:
- Son dönemin en kritik yapısal reformu hayata geçti. Cumhurbaşkanımızın başkanlığında “Sanayileşme İcra Komitesi”ni kuruyoruz.
Kararnamenin “Kapsam” maddesini okudum:
- Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, yerli üretimin ve teknolojik kabiliyetlerin geliştirilmesi amacıyla oluşturulacak “Sanayileşme İcra Komitesi”nin yapısı ve faaliyetleri ile bu kapsamda gerçekleştirilecek iş ve işlemleri kapsar.
Kararnamenin uygulanmasının adresi şöyle tanımlandı:
- Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı.
Kararnamenin 4’üncü maddesinde “Sanayileşme İcra Komitesinin oluşumu şöyle belirlendi:
- Komite, Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, Ticaret Bakanı ile Strateji ve Bütçe Başkanı’ndan oluşur.
4’üncü maddenin 3’üncü fıkrasında “Komite”nin görev ve yetkileri yer aldı:
• a) Kamu alımlarının sanayileşme, yerli üretim ve “milli teknoloji hamlesi” önceliklerine göre stratejik amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilmesine yönelik karar almak.
• b) Milli ve yerli sanayileşme hedefine yönelik olarak sanayicinin ve teknoloji üreticisi kurum ve kuruluşların yatırım, üretim ve finansman süreçlerinin kolaylaştırılması amacıyla gerekli tedbirleri almak.
• c) Kamu kurum ve kuruluşlarının yerli üretime imkan verecek şekilde, uzun vadeli alım planları yapmasına yönelik kararlar almak.
• ç) İhale şartname ve sözleşmelerinin yerliliği engellemeyecek ve sektörlerin ihtiyaç duyduğu teknolojik bileşenlerin yerlileşmesini sağlayacak şekilde hazırlanmasına dönük tedbirleri almak.
• d) Yurtiçi üretimin kısıtlı olduğu stratejik alanlarda yatırım yapılmasını sağlayacak kararlar almak.
• e) Ülke için kritik öneme sahip şirketlerin ortaklık yapılarında, yurtiçi üretimin sürekliliğini ve ulusal güvenliği riske atabilecek değişikliklere ilişkin yapılacak işlemler konusunda karar almak.
• f) Yurtiçinde üretilecek öncelikli ürünlere yönelik, ilgili tüm kurum ve kuruluşları bağlayıcı yol haritaları oluşturulmasına ve uygulanmasına ilişkin kararlar almak.
• g) Finansman, gümrük, çevre, altyapı, lojistik ve enerji gibi alanlarda kurumlar arası koordinasyonu sağlayarak reel sektörün küresel rekabet gücünü artıracak kararlar almak.
• ğ) Tedarik politikalarının “milli teknoloji hamlesi”yle entegre edilmesini ve tedarik zincirlerindeki kritik ürünlerin yerlileşmesini sağlamaya yönelik kararlar almak.
• h) İmalat sanayi firmalarının sermaye yapılarının güçlendirilmesi, gerektiğinde şirket birleşmelerinin özendirilmesi, verimliliği artıracak politikaların tasarlanması ve ürün çeşitliliğinin artırılması için kamu uygulamalarını yönlendirici kararlar almak.
“Sanayileşme İcra Komitesi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”nin 4’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasını (e) bendini özellikle “bold” yaptım...
Dikkatlice okuyun, siz ne anlıyorsunuz?
Kestiğimiz ağaçlar için 2 milyon dolar ödedik
LİMAK’ın Ufa’daki (Başkortostan-Rusya) “tünel-köprü-viyadük-otoyol” şantiyesinde Proje Müdürü Nahit Çetin’i dinlerken Limak Holding Başkan Vekili Serdar Bacaksız’a döndüm:
- Bu alanda ağaçları kestiğiniz görülüyor. Kaç ağaç kestiniz? Burada ağaç kesme konusunda kural nedir?
Nahit Çetin yanıtladı:
- Ağaç sayısından tam emin değilim. Ancak, 1 milyon metrekarelik alanda proje güzergahında olan ağaçları kestik. Karşılığında devletin ilgili birimine 2 milyon dolar ödedik.
Ardından ekledi:
- Devlet, bizim ödediğimiz parayı kestiğimiz ağaçların benzerini uygun gördükleri alana dikecek.
Sonra bulunduğumuz noktadan nehiri işaret etti:
- İnşaat sırasında nehirdeki balıkların titreşim, gürültü dahil her anlamda zarar görebileceği düşünülüyor. O nedenle nehire inşaat süresince her yıl yavru balık bırakmakla yükümlüyüz. Şu ana kadar 10'ar gramlık 190 bin balığı nehire bıraktık.
Ufa’da tünel-otoyol projesini 'imtiyaz sözleşmesi’yle işletecek
LİMAK Holding kurucu Başkanı Nihat Özdemir ve Limak Holding Başkan Vekili Serdar Bacaksız’la Ufa’daki (Başkortostan-Rusya) “tünel-köprü-viyadük-otoyol” projesi şantiyesindeyiz.
Nihat Özdemir, projeyi tamamlanması sonrası 20 yıl süreyle işleteceklerini belirtince sorduk:
- Ufa’daki “yap-işlet-devret” modeli nasıl işleyecek? Araç geçişi konusunda devlet garantisi var mı?
Önce Ufa’daki Proje Müdürü Nahit Çetin, araç geçişleriyle ilgili şu bilgiyi paylaştı:
- Projenin hizmete gireceği ilk yıl, 2023'te günlük 20 bin araç geçmesi öngörülüyor. 2027'de günlük araç sayısının 35 bine çıkacağı hesaplanıyor.
Ardından Özdemir, projenin 550 milyon dolara mal olacağının altını çizip yanıta şöyle girdi:
- Buradaki tam bir "yap-işlet-devret” projesi değil. Proje bedelinin yüzde 70'ini devlet kendi bütçesinden koyuyor. Geriye kalan yüzde 30'luk finansmanı biz getireceğiz.
Projeyi “imtiyaz sözleşmesi”yle işleteceklerini vurguladı:
- İşletme bizde olacak ama bütün geliri devlet toplayacak. Bize hissemiz oranında pay aktaracak.
Geçiş ücreti konusunda uygulanacak yöntemi sorduk, anlattı:
- Geçiş ücretleri önceden belirlenmiş değil. Onu devlet kendi politikasına göre belirleyecek. Ancak, her yıl bize ödeyeceği para belli.
Ufa’da tünel-köprü-otoyol geçiş ücretini devlet belirleyecek ama Limak’a her yıl belirlenmiş bedeli ödeyecek... Yani, Limak’a finansman hissesine göre devlet garantisi verildiği anlaşılıyor.