Elektrik üretim maliyetleri geçtiğimiz yıla göre ciddi artış gösterdi. Bu artışta, uluslararası piyasalardaki elektrik üretimi amaçlı kullanılan buhar kömürü fiyatlarının ve yine elektrik üretiminde önemli payı bulunan doğalgaz fiyatlarının artması ciddi role sahip. Ayrıca kur artışları da, TL bazında belirlenen elektrik fiyatlarının daha yukarıda oluşmasına yol açıyor.
Bu arada elektrik talebi artarken, Ağustos ve izleyen aylarda hidroelektrik santrali barajlarındaki su seviyesinin düşmesi elektrik üretim maliyetlerini daha da yükseltiyor. Çünkü HES’ler daha az üretim yapmaya başlayınca ortaya çıkan arz açığı, doğalgaz ve kömür santralleri ile karşılanıyor. Dövizle fiyatlanan kömür ve doğalgaz gibi ithal kaynakların elektrik üretimindeki payı daha da artınca, ortalama elektrik üretim maliyeti de haliyle yukarı çıkıyor.
Maliyetlerdeki bu artış, elektrik tedarik şirketlerinin, sanayicilerle pazarlığa oturduğunda fiyat pazarlığını daha yüksekten başlatmasını beraberinde getiriyor. Tedarikçileri buna iten bir diğer faktör de enflasyondaki yükselişin etkisiyle ileride kurların artabileceği yönündeki tahminler. Çünkü kur artışlarının enerji üretim, iletim ve dağıtım maliyetlerini yukarı çekmesi de kaçınılmaz. Ancak son dönemde sanayiciler ikili anlaşmayla kendilerine sabit fiyattan elektrik satacak tedarikçi bulamıyor. Çünkü elektrik üreticileri, maliyetlerini hesaplasa bile üreteceği elektriği piyasada kaça satabileceğini öngörmekte zorlanıyor. Zira Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), spot piyasada fiyatlar ne kadar yükselirse yükselsin, santral işletmecilerinin üretecekleri elektriği belli bir fiyatın üzerinde satmalarını engelleyen bir uygulamayı devreye soktu. EPDK tarafından belirlenen bir formülasyona göre üreticilerin şebekeye verecekleri elektrik için kaynaklar bazında birim başına azami piyasa uzlaştırma fiyatı hesaplanıyor. Bu azami uzlaştırma fiyatı, aylık dönemler bazında, EPİAŞ tarafından açıklanıyor. EPDK’nın azami uzlaştırma fiyatı uygulaması ikili anlaşma piyasasının fi ilen ortadan kalkmasına yol açtığı için de sanayi aboneleri, elektrik ihtiyaçlarını görevli tedarik şirketlerinden ve son kaynak tedarik tarifesi (SKTT) üzerinden karşılıyor. SKTT ise sabit bir fiyat içermiyor. O da spot elektrik piyasasındaki gösterge fiyat kabul edilen Piyasa Takas Fiyatı (PTF), Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) maliyeti, piyasa şartlarında üretim yapamayan doğalgaz, kömür ve hidroelektrik santrallerini ayakta tutmak üzere bu tesislere ödenen kapasite kullanım desteği maliyeti ile başka bazı maliyet kalemlerinin toplamına yüzde 9’luk kâr marjı eklenmesiyle oluşan bir tarife. Sanayiciler ile GTŞ’ler arasındaki pazarlıklar işte bu yüzde 9’luk kâr marjı üzerinden yürüyor. Peşin ödeme yapılması halinde kar marjını aşağıya çekme, erken ödemede avantaj sağlama gibi pazarlık argümanları kullanılarak belli bir noktada uzlaşan taraflar, kontratlarını imzalayıp birlikte çalışmaya başlayabiliyor.
Spot fiyat tavanı gördü
Sanayicilerin tüketeceği elektriğin maliyetini belirleyen ana faktör haline gelen spot elektrik fiyatı ise son haftalarda hızlı bir yükseliş içinde. Spot piyasadaki tavan fiyat giderek yükselirken, son olarak 4,0 TL olarak belirlenmişti. Önümüzdeki aylarda nereye yükseleceği ise ortalama elektrik üretim maliyeti tahminine göre belli olacak. Elektrik maliyetini belirleyen ana parametre yükselince görevli tedarik şirketlerinden alınan elektriğin fiyatı da, yani SKTT de kaçınılmaz olarak yukarı çıkacak. Bu da sanayiciyi, enerji maliyetini hesaplayamaz duruma sokuyor.