Sanatın Zamanla Dansı ve Venedik Bienali’ne Yolculuk

Elif Altındağ Şenses
Elif Altındağ Şenses elifa@nb.com.tr

Sanatçı Gülsün Karamustafa, kariyerinin 50. yılına yaklaşırken, çağdaş sanatın önemli temsilcilerinden biri olmayı sürdürüyor. 2024 Venedik Bienali Türkiye Pavyonu'ndaki "Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli" adlı eseriyle dikkatleri üzerine çeken Karamustafa, sanatının sürekliliğini ve yenilikçiliğini nasıl koruduğuna dair önemli ipuçları veriyor.

Karamustafa, sanatı için sürekli bir yenilik arayışı içinde. "Bu meslek durmayı kabul etmez" diyor ve sanatçının sürekli hareket etmesinin, yenilikçi işler üretmesinin gerekliliğine işaret ediyor. Yıllar içinde pek çok farklı teknik ve malzeme ile çalışmış olan Karamustafa, resimden enstalasyona, videodan kumaşa kadar geniş bir yelpazede eserler üretiyor. Ancak bu çeşitlilik, sanatını tekrara düşmekten alıkoymuş. Hangi malzemeyi kullanırsa kullansın, her zaman kendini yeniden keşfetmeye devam ediyor.

Venedik Bienali, çağdaş sanat dünyasının en prestijli etkinliklerinden biri. Karamustafa için de bu bienale katılmak büyük bir heyecan kaynağı. "Venedik, diğer bienallerden farklı olarak çok eski ve geleneksel bir platform. Orada olmak gerçekten heyecan verici" diyor. Ancak, bu tür büyük bir sergiye katılmanın getirdiği sorumluluklar ve zorluklar da var. Karamustafa, hazırlık sürecinin ne kadar uzun ve detaylı olduğunu vurguluyor. Venedik Bienali'ne katılmadan önce mekânı görmek, orada nasıl bir iş üreteceğine karar vermek gerekiyor. Bu sürecin her aşamasında, eserin İstanbul’daki atölyesinden Venedik’e taşınmasına kadar çok sayıda ayrıntı devreye giriyor.

İstanbul ve Venedik arasında iki şehirde birden üretim yapmanın zorlukları olsa da, Karamustafa bu çalışma biçiminden oldukça memnun. Şehirler arası bağlantılar ve kültürel etkileşimler, onun sanatına derinlik katıyor. Viyana ve Almanya gibi başka şehirlerle de benzer deneyimler yaşamış olan sanatçı, her şehri kendi tarihsel ve kültürel bağlamında inceleyerek projelerini şekillendiriyor. Venedik ve İstanbul arasındaki tarihsel ilişki de bu projede önemli bir yer tutuyor.

Sanatçının en dikkat çeken özelliklerinden biri de sürekli yenilik arayışı içinde olması. Karamustafa, "Sanatçı tekrara düşerse, durursa, bir şeyleri kaçırır" diyor. Bu yüzden hiç durmaksızın çalışmaya devam ediyor. Farklı teknikler ve malzemeler kullanarak her zaman yenilikçi işler üretiyor. Bunun yanında, sanatçıların sürekli olarak bir network içinde olmaları gerektiğini belirtiyor. Bu ağ, sanatçının gelecekteki projelerini planlamasına ve sergiler için hazırlık yapmasına yardımcı oluyor.

Karamustafa’nın eserlerinde, zamanla değişen toplumsal ve kültürel meseleler de önemli bir yer tutuyor. Göç meselesi, modernizm ve şehirlerin dönüşümü gibi konular, onun sanatında sıkça işlediği temalar arasında. İstanbul, bu şehirlerin en katmanlısı olarak Karamustafa'nın ilgi odağı olmuş. Şehirdeki tarihi ve kültürel zenginlik, onun sanatına yansıyan unsurlar arasında. "İnsana ait her şey ilgilendiriyor beni" diyen sanatçı, toplumsal meselelerin sanatla birleştiği noktalarda derin bir anlam buluyor.

Venedik Bienali’nde ise, göç teması üzerine değil, dünyanın genel haline odaklanmayı tercih ettiğini belirtiyor. Bu yaklaşım, sanatçının toplumsal olaylara ve insanlık durumuna dair geniş bir perspektif geliştirdiğini gösteriyor. Karamustafa, sadece kendi eserinde değil, aynı zamanda çevresindeki genç sanatçılara da ilham veriyor. Onun için sanat, bir yarış değil, sürekli bir evrim süreci.

Sanatçı, uzun kariyerinde kendini tekrar etmemek adına sürekli olarak yeni projeler peşinde koşuyor. Resimle başladığı yolculuğu, halı, enstalasyon, video ve kumaş gibi farklı malzemelerle sürdürmüş. Hatta 1987'de yaptığı son duvar halısından sonra yıllarca bu teknikten uzak durmuş. Ancak Mardin Bienali için bir halı yapma kararı almış ve bu projede yerlerde sürünerek halıyı elle dikmiş. Bu süreç, onun işlerine olan bağlılığını ve emeğini nasıl sahiplenmesi gerektiğini gösteriyor.

Gülsün Karamustafa, sanatını sadece bir ifade aracı olarak kullanmıyor. Aynı zamanda, toplumsal olaylara duyarlı bir şekilde yaklaşarak, sanatının gücünü insanlık hallerini yansıtmaktan alıyor. 2024 Venedik Bienali'ndeki eseri de, sanatçının dünyaya bakış açısını ve insanlık durumunu anlamaya yönelik derinlemesine bir inceleme olacak.

Son olarak, Türkiye’deki çağdaş sanat ortamına dair de görüşlerini paylaşıyor. İstanbul Bienali'nin çağdaş sanatın gelişimine önemli bir katkı sağladığını belirten Karamustafa, Anadolu'daki şehirlerde de önemli hareketliliklerin yaşandığını vurguluyor. Diyarbakır, İzmir, Ankara gibi şehirlerde de çağdaş sanatın güçlü bir şekilde var olduğunu ve genç sanatçıların dikkat çekici işler ürettiğini söylüyor.

Gülsün Karamustafa’nın sanatı, sadece bir yaratıcı sürecin ürünü değil, aynı zamanda bir düşünce biçimi. Onun sanatına bakarken, zamanın, mekânın ve insanlığın izlerini görmek mümkün.

Tüm yazılarını göster