Yapay zekânın hangi meslekleri ortadan kaldıracağı sorusunu bu köşede daha önce tartışmıştık. Geçen hafta OpenAI’ın yeni yapay zekâ soru cevaplayıcısı devreye girince gördüm ki, ülkemizdeki en büyük sektörlerden olan “sahte tez yazımı sektörü” kısa sürede ortadan kalkabilir. Gazete haberlerine göre “sahte tez yazımı” sektörünün 2021 yılı cirosu 300 milyon TL’ye ulaşmış. Şimdi OpenAI’a herhangi bir konuda soru sorduğunuzda gayet inandırıcı, sağlam delillerle desteklenmiş, kendinden emin metinlerle cevap alabiliyorsunuz. Cevapları her dilde almak mümkün. Birçok genç akademisyenin ekmek yediği sahte tez yazımı sektörü biter mi ve OpenAI bizi nereye götürür, gelin tartışalım.
Yeni çıkan soru cevaplayıcı, internetteki bir sürü metni tarayıp paragraflarda hangi cümlelerin veya hangisinden sonra geleceğini istatistiksel olarak hesaplayıp tutarlı cevaplar verebiliyor. Bunu mümkün kılan ise kocaman bir makine öğrenmesi modeli üzerine inşa edilmiş olan bir yapay zekâ. OpenAI, soru cevaplayıcıyı tasarlarken 2021’ye kadar olan metinleri taramış. O nedenle veri tabanında en yeni bilgiler yok. Ancak mevcut metin hazinesiyle dahi ürettiği cevapların Google arama sonuçlarına göre çok daha “kullanılabilir” olduğu aşikâr. Google’da sorduğunuz sorulara cevaben bir sürü link gelirken, OpenAI’da hazır yazılmış cevaplar alıyorsunuz. Öğrencilerin ödevlerini veya tezlerini Google’dan buldukları kaynaklardan aşırmaları yaygınlaşınca bu kaynakları tarayan intihal bulma yazılımları geliştirilmişti. Ama OpenAI’ın yapay zekâsının verdiği cevaplar orijinal olduğun için böyle yazılımlarla intihal olup olmadığını tespit etmek mümkün değil.
Akla ilk gelen soru, bu ürün nasıl oldu da yapay zekâya dünyanın yatırımını yapan Google’dan değil de OpenAI gibi yeni kurulan bir şirketten çıktı? (Yeni kurulan dediysek OpenAI’ın arkasında Elon Musk ve Silikon Vadisi’nin birçok önemli ismi var). Herhalde bunun bir nedeni, Google’ın klasik tekel ataletine kapılmış olması. Çok para harcasa da yeni araştırmaları ürüne dönüşemiyor. İkinci neden ise Google’ın OpenAI’ın yaşayacağı içerik kontrolü problemlerini yaşamak istememesi olabilir.
Gelin ikircikli sorularda yapay zekâ ne yapıyor bakalım. Denemek için OpenAI’a “Türkiye bir Batı demokrasisi mi?” diye sordum. Cevap şöyle geldi:
* Hayır, Türkiye bir Batı demokrasisi değildir. Türkiye bir demokrasi olmakla beraber, Mustafa Kemal Atatürk’ün Kemalizm ilkeleri üzerine kurulu laik bir cumhuriyettir.
Gördüğünüz gibi her tarafa çekilebilecek bir cevap. Soruyu parçalara bölerek bir daha sordum:
* Türkiye bir doğu ülkesi midir?
* Evet, Türkiye Akdeniz’in doğusundadır ve bir Ortadoğu ülkesi olarak kabul edilir.
* Türkiye bir demokrasi midir?
* Türkiye parlamenter demokrasiyle yönetilen bir cumhuriyettir.
Yapay zekâ kıvırmayı birçok insandan daha iyi öğrenmiş!
Görünen o ki, OpenAI gibi modeller geliştikçe yaşayacağımız problemlerden biri hakikatle yalanı ayırmak olacak. Zira bu modelleri eğitmekte kullanılan metinlerin çoğu da yalan yanlış bilgiler içeriyor. Ancak yine de yukarıdaki diyaloga bakarsanız, cevaplarda herkes kendinden bir hakikat bulabilir. Zamanla yapay zekâ modellerine ince ayar yapıldıkça bu hassasiyetin daha da artmasını bekliyorum.
10 yıl kadar önce Balyoz Davası görülürken, Çetin Doğan’ın kızı ve ekonomi profesörü Pınar Doğan, iddianamede başka yerlerden alınıp konmuş olan bazı sahte delilleri, Koç Üniversitesi’nde öğrencilerinin intihallerini yakalamak için kullandığı yazılımlarla tespit etmişti. Sonrasında dava da bu sayede çökmüştü. Bugün olsa savcı OpenAI kullanır mıydı bilemem.
Bazı jüri üyelerinin zahmet edip okumadığı tezlerle akademik unvanların alındığı, savcının bile tembellikten intihalle iddianame hazırladığı bir ülkede ne yazık ki OpenAI gibi sistemlerin çıkması zor. Bu durumda başka ülkelerde kurulan yapay zekâ modellerinin bizim sorularımıza verdiği cevaplara mahkûm oluyoruz. Yapay zekâ çağında başarılı olmak için temel insani değerlerimizi yeniden hatırlamakta fayda var: Dürüstlük, merak, doğru soruları sormak ve cevapları sabırla dinlemek.