Merkez Bankası depreminin artçı şokları, iç ve dış piyasalarda azalarak sürüyor. Piyasa dostu, iletişime açık ve şeffaf tutumuyla Merkez’in itibarını restore eden Naci Ağbal’ın gece yarısı azlinden sonra yerine gelen yeni kaptanın dümen tutma becerisi ve tarzı ortaya çıkacak.
Piyasalarda 3 günlük yüksek oynaklık, yerini daha sakin bir bekleyişe bırakmış gibi. Dolar; 8 lira civarında, borsa 1,418’lerde ve gösterge faiz %19,28 düzeyinde… Peki, bu bekleyişin amacı nedir? Beklenen; “olağan” olacağı söylenen 15 Nisan’daki Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantısı.
Bu toplantı neden önemli? Çünkü gece yarısı başkanının tutumu anlaşılacak. İlk demeçleri, ipucu vermiyordu fakat PPK toplantısındaki alınacak karar ile oluşacak metin, Merkez’in bundan böyle şahin mi güvercin mi olduğunu ortaya koyacak.
Ben, ne şahin ne de güvercin tutum beklemiyorum. Daha ziyade beklentim serçe düzeyinde… Neticede 200 baz puan arttırmanın diyeti olarak azledilmiş eski başkanın yerine atananın, şahin veya güvercin yerine; söz dinleyen ve faizi “istenen” düzeye indirmesi beklenebilir.
Misal, piyasa 100 beklerken Ağbal’ın 100 ilavesini geri alabilir mi? Ya da Cumhurbaşkanı’nın “fiyat istikrarını bir kenara koyuyoruz” sözüyle Merkez’in kuruluş yasasının özü yerine “gevşek para politikası” metni çıkar mı? Sonuçta sıkı para da Ağbal ile vizyondan kaldırılan film olabilir. Acaba yerine ne konur?
ENFLASYON HANGİ MERKEZ’İN SORUNU?
Fiyat istikrarını sağlamak için Merkez, tek başına yetmedi. Bunu gördük. Ağbal’ın 4,5 ayda liraya %19 değer kazandırması da yurtdışı emtia fiyatlarındaki %28’lik artışı göğüslerken adeta güme gitti. Şimdi elimizde mücadele edilmesi gereken bir çift haneli yapışkan enflasyon var.
Denilebilir ki “TÜİK varken kim korkar enflasyondan?” Ben korkuyorum mesela…