Sağlık sektörü, hızlı dijitalleşmenin dönüştürdüğü sektörler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Teknolojik gelişmeler, sağlık alanında veri kullanımını ön plana çıkararak, daha etkili kararların alınmasını sağlıyor. Tıbbi görüntüleme ve teknoloji geliştirme alanında önemli çalışmalara imza atan şirketlerden biri de GE Healthcare. Görüşlerini aldığım GE Healthcare Türkiye, İran ve Orta Asya Genel Müdürü Mustafa Yıldırım, “GE Healthcare olarak amacımız geliştirdiğimiz akıllı cihazlar, veriler, analizler, uygulamalar ve hizmetler yoluyla klinisyenlerin daha fazla bilgiye dayalı kararları hızlı bir biçimde vermesine yardımcı olmak” diyor. Yıllık 1 milyar dolar Ar-Ge yatırımı yapan GE Healthcare’in dünya genelinde kullanımda olan 4 milyon görüntüleme cihazı, günde yaklaşık 259 bin hastaya destek veriyor, yılda 2 milyardan fazla hastanın taramasını gerçekleştiriyor. GE Healthcare Türkiye ise, 300’ün üzerinde çalışanıyla 30 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de faaliyet gösteriyor ve bugün, 3 binin üzerinde kurumda 6 binin üzerinde medikal cihazla hizmet veriyor. GE Healthcare Türkiye aynı zamanda, sağlık alanında sosyal bir farkındalık oluşturma konusunda da önemli çalışmalara imza atıyor. Meme kanseri de bunlardan biri. Mustafa Yıldırım’ın yorumları şöyle:
Toplum sağlığını bütün olarak ele alıyoruz
“Kanser tanı ve tedavisine yönelik cihazlar ve sistemler iş kollarımızdan biri. Kanserin her türünde erken tanı ve düzenli kontrol çok önemli. Bu yüzden her kanser türü için bilinçlenmek gerekiyor. GE Healthcare Türkiye olarak toplum sağlığını bütün olarak ele alıyoruz ve bunun en iyi şekilde sağlanması için en yeni teknolojileri güçlü iş birlikleriyle sunuyoruz. En yeni teknolojilerle geliştirdiğimiz cihazların arasında mamografi teknolojileri de yer alıyor. Ayrıca, bu alanda sunduğumuz cihazların yanında toplumsal farkındalığı artırmak için bu konuya dikkat çeken sosyal çalışmalar yürütüyoruz. Meme kanseri, erken evrelerde tespit edilebilen ve alınan önlemlerle kolaylıkla tedavi edilebilen bir hastalık. Amerikan Kanser Derneği’ne göre meme kanseri erken teşhis edildiğinde ve bulgular lokal evredeyse hayatta kalma oranı yüzde 100'e yaklaşıyor. Erken teşhis, kendi kendine her ay meme muayenesi yapmayı, düzenli klinik meme muayeneleri ve mamogram tarama planlarını hayata geçirmeyi içeriyor. Genel olarak, bir kadının hayatının bir döneminde meme kanseri geliştirme riski yaklaşık yüzde 13 olarak hesaplanıyor. Bu, bir kadının meme kanseri geliştirme şansının 8’de 1 olduğu anlamına geliyor. Son dönemlerde bu risk her yıl yüzde 0,5 oranında artma eğilimi gösteriyor. Meme kanserinde erken tanı için en iyi yöntem, düzenli mamografi çekimlerini yaptırmak.
“Aydınlatmayla Başlar”
Yıldırım, “Bu yıl, Dünya Sağlık Örgütü’nün Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı ilan ettiği Ekim ayında, meme kanserinde sosyal farkındalığı artırmak için dikkat çekici bir projeye imza attık. Erken teşhisin önemini vurgulamak adına ‘Aydınlanmayla Başlar’ isimli bir farkındalık kampanyası başlattık. Mottomuza uygun, dikkat çekici ve faydalı bir proje içeriği tasarladık. Yine meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekmek amacıyla, geçtiğimiz yıllarda Galata Kulesi ve tarihi Çırağan Sarayı’nı pembe ışıklarla aydınlatmıştık. Bu yıl ise Türkiye’nin modernleşme tarihinin ve İstanbul’un en sembolik binalarından Atatürk Kültür Merkezi’ni, meme kanseri farkındalık hareketinin rengi olan pembe ışıklarla aydınlattık. Taksim Meydanında, İstanbul’un ikonik yapılarından birinde ilgi çekici, merak uyandıran bir adım attık ve mesajımızı daha geniş duyurma imkanı yakaladık. Atatürk Kültür Merkezi’ni pembe ışıklarla aydınlatmanın yanında İstanbul Gönüllüleri ile iş birliği yaparak, uzman isimlerin katılımıyla seminerler düzenledik ve kadınları meme kanserine karşı bilinçlendirdik. ‘Erken teşhis hayat kurtarır’ bilincini toplumda yaygınlaştırmak istiyoruz" diyor.