YIL 2018, Mayıs ayının ilk günleri, Venedik… Soysal’ın düzenlediği Perakende Liderler Konferansı var. Konferans kapsamındaki panellerden birinde Bekir Ağırdır, Prof. Deniz Ülke Arıboğan, Levent Erden ve Silk & Cashmere’in kurucusu Ayşen Zamanpur konuşuyordu.
Ayşen Zamanpur’un izleyiciler arasında bulunan, Silk & Cashmere’de görevi olan “Y Kuşağı” temsilcisi kızı Yasemin Zamanpur söz aldı:
- Bizi büyüten jenerasyon çok ama çok çalışmaya, kariyer ve gelir merkezli olmaya inandı veya inandırıldı. Biz de doğal olarak, “Çok çalış, çok kazan, başarılı bir kariyer ve statü şarttır, kutsaldır” mesajlarıyla büyüdük.
Ardından gözlemini aktardı:
- Fakat hem biz, hem de siz büyüdükçe gördük herkes sabahtan gece yarılarına kadar çalışmaktan eşinden dostundan uzak kalmış, stresli toplantılardan saçlar erken dökülmüş, vakit olmadığı için yapılamayan spordan eklemler ağrımış, göbekler bir tık fazla şişmiş…
Bu noktada şu vurguyu yaptı:
- Yani, çok paranın mutluluk getirmediğini, yüksek statünün onu elde etmek için vazgeçtiğin şeylere değmeyebileceğini biz aslında sizlerden öğrendik. Kendi yaklaşımını ortaya koydu:
- Çalışmayı, para ve statü kazanmayı hayatımın merkezine koymak istemiyorum…
Bu hayata bir kez geldiğinin farkında olduğuna işaret etti:
- Yaşamak, keşfetmek, deneyim kazanmak, ailem ve sevdiklerimle vakit geçirmek için emekliliğimi beklemek istemiyorum.
Bulunduğu yaşta ve anda hayattan keyif almak istediğini kaydetti:
- Bu demek değildir ki çalışmak istemiyorum. Üretmek bence şart. Sadece hayatım pahasına çalışmak istemiyorum. O yüzden buna uygun iş ve çalışma formülleri arıyoruz ve yaratıyoruz.
Ayşen Zamanpur, kızı Yasemin Zamanpur’un Venedik’teki sözlerine, “Bir markanın direniş öyküsü… Diren Keçi” başlıklı ikinci kitabında yer verdi. Ayşen Zamanpur, ilk kitabı “Kaşmir Yolu” na şöyle başlamıştı:
- Bu benim ilk ve son kitabım…
Ancak, bir sabah Tarabya sahilinde yürürken bir taraftan da TED konuşmalarından birini, Washington Üniversitesi’nden bir uzmanı dinlerken şu sözlerden etkilendi:
- Durmayın, anlatın. İçinizdekileri anlatın. Anlatmak hem size, hem de bunları ileride yaşayacaklara iyi gelir. Siz rahatlarken başkaları da anlattıklarınızdan bir şeyler öğrenir. Belki böylece onların da yolu kısalır, işi kolaylaşır, önü açılır ve aydınlanır.
O anda karar verdi:
- Yine yazmalıyım…
Yeni kitabının çıktığını şu mesajla duyurdu:
- Sözümde duramadım, yine yazdım.
Ayşen Zamanpur, ikinci kitabında eşi Bijen Zamanpur’un desteğiyle kurup, bugünlere taşıdığı Silk & Chasmere’in yönetimini ailenin ikinci kuşağına, oğlu Ferhat ve kızı Yasemin’e emanet edişinin öyküsünü anlattı.
Yasemin Zamanpur’un Venedik’teki konuşmasını kitabında şöyle yorumladı:
- Yasemin’in sözleri kendi neslinin diliyle “molozsuz”, direkt, keskin ve doğru bir haykırıştı. Nesiller arası farklılıklar elbette var ama teknolojinin hızı bu farklılıkları daha da artırdı. Hem büyüklerinden, hem de küçüklerinden çok şey öğrenen ilk nesil biziz.
“Çalışmayı” hayatın merkezine koymak istemeyen “Y kuşağı”, kendi formülleriyle bulundukları şirketlerde, kurumlarda, çalıştıkları alanda çıtayı daha yukarı taşımayı başarabilir mi?
Dijitalleşme, yapay zeka, gelişen teknoloji “Y kuşağı”nın işini kolaylaştırmaya yeter mi?
Çalışma günlerimi iki gün azaltınca herkes çok şaşırdı
AYŞEN Zamanpur, oğlu Ferhat ve kızı Yasemin eğitim dönemlerinde üniversite-bölüm seçme aşamasına geldiklerinde kendi öğrencilik günlerini anımsadı:
- Babam Jinekolog Dr. Necati Keskin, mesleğine inanılmaz aşıktı. Hep benim doktor olmamı istedi. İstemekle kalmadı, araba gibi çekici rüşvet teklif edip beni zorladı. Bu benim asi ruhumda ters tepti.
Ferhat ve Yasemin’in üniversitebölüm tercihlerine elinden geldiğince karışmadığını düşündü:
- İkisi de kendi istekleriyle University of Southern California’da (ABD) işletme ve pazarlama okudu.
Ferhat, 2008 krizinin tam ortasında önemli bir medikal firmanın pazarlama departmanında çalıştı. Türkiye’ye döndüğünde o günlerde henüz pek tanınmayan Can Bonomo’nun grubunda davul çaldı.
Bir gün Silk & Cashmere’in e-ticaret işlerine destek olmak için şirkete gitti. Ayşen Zamanpur hemen anons etti:
- Ferhat artık bizde çalışmaya başladı…
Ayşen Zamanpur, 2016 yılından itibaren adım adım CEO’luk görevini oğlu Ferhat’a bırakmanın alt yapısını oluşturdu.
2018 yılında çalışma temposunu iki gün azalttı. O günlerde yönetim ekibindeki arkadaşları çok şaşırdı. 2019’da kararını biraz daha ileri taşıdı:
- Artık haftada iki gün çalışacağım. 2019 Aralık ayında şirketin avukatı Halil Bey’i aradı:
- Halil Bey, beklediğim gün geldi. Bunun adını bu hafta koyalım.
Böylece Ferhat Zamanpur, 1 Ocak 2020’den itibaren Silk & Cashmere’in CEO’su oldu.
Ayşen Zamanpur, görevini oğluna devrederken şirketin sembolü keçiye baktı:
- Keçi yine zıplaya zıplaya keyifl e koşacak ve ben keyifl e izleyeceğim…
‘Deneyim’ gençlerin önünü kapatan bir ‘duvar’a dönüşmemeli
SILK & Chasmere’in kurucusu Ayşen Zamanpur, yıllar önce Fransa’da ileri yaşlı bir CEO ile tanıştı. Fransız CEO, şirketinin yönetimini o zamanlar 50 yaşında olan oğluna bırakmak istemiyordu:
- Oğlumun aklı bir karış havada. O nedenle şirketin yönetimini tamamen oğluma bırakamıyorum.
Çalışmaya devam ediyorum.
Ayşen Zamanpur, yaşlı Fransız CEO’yu dinlerken aklından şu geçti:
- Beyefendi sağlıklı düşünebilme yetisini kaybetmiş olmalı.
O anda şu analizi yaptı:
- Deneyim elbette çok önemli ve değerli ama bunu gençlerin önünü kapatan, gelişimi önleyen, yaratıcılığı engelleyen bir duvar olarak kullanırsanız dünyanın en tehlikeli gücüne dönüşebiliyor.
Ardından şu kararı verdi:
- Yaşlı Fransız CEO’nun tutumu bana ders olsun. Belki yaşım ilerlediğinde sağlıklı düşünemem. Silk & Cashmere’in yönetimini çocuklarıma bırakırken erken davranmalıyım. En geç 50 yaşımda devir işini tamamlamalıyım.
Ayşen Zamanpur, “Diren Keçi” kitabında şirketin yönetimini çocuklarına devretme öyküsünü anlatırken şu noktanın altını çizdi:
- Türkiye’de iki, hatta üç nesil bir arada çalışmanın zorluklarını yaşayan şirketleri gördüm ve bunu yapmamaya aşırı özen gösterdim.