İşe, eşe, aşa sadakat; en büyük erdemlerdendir. Yürekten bağlılık, içten aidiyet, güçlü bağlanmayı ifade eder. Bir şeye sadık olmak, onunla kurduğu bağı koparmamak demektir.
Son çeyrek yüzyıldır işletmeler, müşterileriyle sadakat programları üzerinden ilişki kurmayı deniyor. CRM denilen (Customer relationship management) yazılımları da kullanarak müşteri ilişkileri yönetimi için milyonlarca dolar harcanıyor.
Ancak burada sorun, teknolojik olmayan bir sorunu, bilgisayarlarla çözmeye kalkmaktır. Müşteriye sadakatin sırrı, önce senin ona sadık olmandan geçer. Eğer onu velinimet olarak görürsen, sadakat ardından gelir zaten.
Fakat müşteriyi, “paramı cebinde taşıyan insan” diye tanımlarsan, velinimetin olmaktan çıkar ve bugün sana sadık olan, yarın bir başkasına sadık olacaktır. Sen de CRM yazılımlarına paranı harcayacaksın.
Ramazanın belki de en büyük nimetleri; bize unuttuğumuz veya ihmal ettiğimiz değerlerimizi hatırlatmasıdır. Sadakat bunlardan biridir ve sürdürülebilirlik için olmazsa olmaz önemdedir.
Eşe sadakat; yuvayı, aşa sadakat; sağlığı, işe sadakat ise sürdürülebilirliği temin eder. İhanet, sadakatsizliğin vücut bulmuş halidir ve hayat ihaneti asla affetmiyor, cezalandırıyor.
İşinden, aşından, eşinden sadakat bekleyenin öncelikle kendisinin sadakat serdetmesi şarttır. Bir küçük hatırlatma; vefalı olana güven beslenir ve güven, sürgit kazanmanın en verimli yoludur.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İSTİYORSAN SADIK OL
Eşine, işine, aşına, dostuna, müşterine gösterdiğin sadakat; içten bağlılık duygusuyla beslendiğinde, daima kazandıran bir tutumdur. En büyük sadakat ise kişinin kendi değerlerine sadık kalmasıdır.
Aksi halde bugün sana sadık olanlar, yarın bir başkasına sadakati seçecektir. Kaybedenlerden olmak istemiyorsan sadık ol ki hayat sana ödüllerini sunabilsin.