Dr. Sıddık Arslan
Twitter: @SiddikArslan
Rusya Federasyonu'nun, Ukrayna tuzağı bağlamında, “Büyük Avrasya Projesi (BAP) ve İnce Ayar stratejisi ile Üç Parçaya bölünmek” üzere masaya yatırıldığı anlaşılıyor!
Ukrayna işgali ile birlikte "Avrasya Baharı" denebilecek bir "ehlileştirme ve parçalama" süreci işletilerek, Avrasya coğrafyasında, şimdilik “öncelikle ve özellikle” Rusya'nın içten çökertilmesine çalışılıyor! Bu noktada Çin ile Avrupa Birliği’nin (AB) nihai kararları belirleyici rol oynayabilir! Bu iki güçten Çin sessiz kalır ve AB de ABD’nin peşine takılmayı sürdürecek olursa, onlar da er ya da geç aynı akıbete uğrayabilirler. Açıkçası sorun küreselleşme ideolojisinden kaynaklandığından, ABD de “görevini yaptıktan sonra” parçalanma ile yüzleşecektir.
Bu bağlamda Türkiye (Türk Dünyası); süreç daha karmaşık hale gelmeden ve Rusya'nın geri dönülmez bataklığa ya da kuyuya sürüklenmesi gerçekleştirilmeden, Rusya ile perde gerisi görüşmeler yaparak, "Konfederal Yapılı Yeni Rusya projesinin uygulamaya koyulması yönünde Rusya Başkanı Putin önderliğindeki oligarşik yapı ikna edilebilirse, Suriye benzeri bir ‘iç hesaplaşma’ sürecinin önüne geçilmesi temin edilebilir! Bu noktada Rusya için “orta vadeli tuzak” ise Çin ile ilişkilerini derinleştirmenin vereceği rahatlığa aldanıp, Türkiye Lideri Erdoğan’ın fikirlerini ikinci plana atma ihtimalidir.
Rusya; şayet içine sürüklenmekte olduğu dipsiz kuyuya düşürülmeden ön alarak, Büyük Avrasya Projesi (BAP) bağlamında önüne koyulan tuzağı boşa çıkartabilirse, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bağlamında Türkiye'nin (Türk Dünyası'nın) parçalanması yönündeki derin hesaplar da daha kolay bir biçimde bertaraf edilebilir! Ancak Türkiye (Türk Dünyası) için “orta vadeli tuzak” olarak, (Orta Asya’daki Rusya algısı sebebiyle) kendi gücüne dayanma yönündeki hamlelerini gevşetip, Rusya’nın zayıflıkları bağlamında, “ABD’ye (Batı) ve Çin ile Hindistan’a karşı” Rusya’yı “dengeleyici güç” olarak görmenin ötesinde bir yakınlığa sapma ihtimalini kısmen de olsa öngörebiliriz!
Türkiye; her ne kadar daha çok ABD (Batı) kaynaklı ya da destekli tehditleri bertaraf edebilmek amacıyla Rusya ile çok yönlü ilişkilerini “ortaklık” düzeyinde tutmaya çabalıyorsa da, “sağduyu ve soğukkanlı” bir biçimde sürdürmekte olduğu Batı ittifakı (NATO üyeliği) ilişkilerini daha kararlı bir biçimde korumalıdır. Türkiye’nin NATO üyeliği daha sağlam temellere ya da gerekçelere dayandırıldığı ölçüde, Türkiye-Rusya “ortaklık ilişkileri” zaman ilerledikçe daha kıymetli hale gelebilir!
Benzer bir biçimde Türkiye’nin NATO’ya üyeliğinin kuvvetlendirilerek sürdürülmesi ABD’nin (Batı) jeopolitik, jeostratejik, stratejik, jeo-ekonomik ve jeo-kültürel hedefleri için de yeri doldurulamayacak derecede hizmet sunabilir. Bu yönden bakılınca, Türkiye’nin “kendi özgün stratejilerine sahip çıkma” hususunda ne derece dikkatli olması gerektiği rahatlıkla anlaşılabilir. Örneğin Türkiye’nin özellikle jeokültürel gücünün, Türkiye’ye küresel güçler ölçüsünde değer kazandırmakta olduğu gerçeği, doğabilecek kıskançlıklar için yeter de artar bile. Dolayısıyla Türkiye-Rusya “ortaklık” ilişkilerinin derinleştirilerek geliştirilmesi, ABD (Batı) için tahmin edilmesi güç avantajlar sunabilir! O nedenle, Türkiye-Rusya “ortaklık” ilişkilerinin derinliği ve özgünlüğü kaybolduğu ölçüde, Türkiye’nin NATO üyeliğinin değeri ve esrarengizliği azalabilir.
Bu bağlamda "NATO üyeliği devam etmek kaydıyla" Türkiye (Türk Dünyası) ile Rusya'nın anlaşma ve ortaklığı bağlamında üç sonuç öngörülebilir:
1) Ukrayna üzerinden sürdürülmekte olan hesaplaşma en az iki yıl daha sürer ve sonuçta DENGE (yenişememe) hali oluşursa; Türkiye (Türk Dünyası), biraz zorlanarak da olsa, ABD (Batı) ile Çin + Rusya (Şanghay İttifakı) arasında denge unsuru haline gelebilir! Böylece Türkiye (Türk Dünyası), Lozan Anlaşması (1923) uyarınca, iç ya da bölgesel karışıklıklara sürüklenmiş tüm Osmanlı coğrafyasında düzenleyici güç rolüne soyunup, çok büyük prestij ve toprak kazanımları elde edebilir!
2) ABD (Batı); Ukrayna üzerinden Rusya'yı güçten düşürerek masaya oturtacak olursa, BAP bağlamında Rusya üç parçaya bölünürken, Türkiye (Türk Dünyası) ise BOP bağlamında kuşatılarak Sevr Anlaşması'na (1920) razı olmaya zorlanabilir!
3) Ukrayna merkezli ABD (Batı)-Rusya + Çin (Şanghay İttifakı) hesaplaşmasında Rusya galip çıkarak istediklerini alacak olursa; ABD (Batı), Rusya-Türkiye (Türk Dünyası) hesaplaşmasını devreye girdirebilir ve her iki taraf da ABD'nin (Batı’nın) yutabileceği zayıflığa düşebilirler!
Sonuç olarak:
1) Rusya, her şart ve koşul altında Türkiye (Türk Dünyası) ile birlikte hareket etmeye mecbur görünüyor! Aksi halde, ABD (Batı) tarafından çok büyük olasılıkla üç parçaya bölünebilir!
2) Türkiye (Türk Dünyası), bir taraftan Batı ittifakı (NATO ve özelde ABD ve AB) ilişkilerini daha da derinleştirirken diğer taraftan da Rusya, Çin, Hindistan (Pakistan’ın güvenliği ölçüsünde), Japonya, İran, Arap Birliği Ülkeleri ve Osmanlı coğrafyası ülkeleri ile ilişkilerini geri dönülmesi zor bir yoğunluğa taşımalıdır!
3) ABD (Batı); dünyayı yutma yolunda emin adımlarla ilerlemekte olan Çin (Şanghay İttifakı) karşısında yaşamakta olduğu bariz gerilemeyi durdurmak ve dengeyi sağlayabilmek için Türkiye (Türk Dünyası) ile daha özel ve derin stratejik ortaklık ilişkisi kurmaya mecbur! Şayet derin lobilerin BOP ve BAP bağlamındaki sinsi menfaatlerine hizmet ederek Türkiye'yi (Türk Dünyası) baskılamayı sürdürecek olursa, büyük hesap hatası yaptığını yakın bir zamanda görebilir!