Rusya ve Ukrayna

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ

Rusya’da lider denince İvan, Petro, Stalin ve bir ölçüde Putin öne çıkıyor. Bu adamlar otokrat (nazik bir ifade) adamlar ama işte ancak onlar ülkelerinde önemli değişiklikler yapabilmişler. Kadim kahramanları Alexander Nevsky. Petersburg’a giderseniz “devrimin bir bahar gezintisi olmadığı” Nevski Bulvarında (Nyevskiy Praspyekt) yürüyüş yapabilirsiniz. 13 Yüzyıl Kiev Rusluğunun bu mühim prensi Kilise tarafından aziz ilan edilmiş. Bu bile Ukrayna Rusya ilişkilerinin tarihsel boyutu hakkında fikir verebilir. Yani Ukrayna ne Latvia ne Estonya ne de Litvanya: Polonya hiç değil. Azınlıkta kalan Ukrayna milliyetçilerinin 2. Savaş’ta Nazilerle işbirliği yapmış –bazıları kısa sürede pişman olmuş- olmaları ve bugün neo-Nazi grupların Batı’da belli çevrelerce desteklenip Ukrayna’nın Rusya’yı rahatsız etmek amacıyla “kaşınması” bu gerçekle çelişmiyor.

Ortodoks ve Slav: Batı bölgesi hariç ağırlıklı olarak Avrupa’nın değil Rus dünyasının bir parçası. “İki Ukrayna” olduğunu Nazilerin “Prag kasabı” Heydrich de 1941’de tespit etmiş. Evet, Holodomor’un (Ukrayna’da, kısmen de Rusya’nın Ukrayna sınır bölgesinde Stalin’in neden olduğu ve 7-8 milyona varan kişinin ölümüne yol açan 1932-33 kıtlığı) korkunç anısına rağmen çoğunluk Nazilere karşı çıkmış. Ancak bu 1940’ların konusu: Son iki başkan Batı yanlısı ve NATO üyesi olmak istiyor. Muhtemelen Ukrayna’nın Slav ama Rus olmayan nüfusu da en azından AB üyesi olmak istiyor. İsteyebilir. Nüfusun yaklaşık yüzde 75’i Slav ve Ortodoks diye mutlaka Rus dünyasının bir parçası olmak istemeleri gerekmiyor.

Konu reel politika ve zten bu tip konular daima böyledir. Yine de normatif-hukuki tartışmalar yok değil.  ABD, 1997 NATO-Russia Founding Act gereği Rusya’nın cordon sanitaire oluşturamayacağını iddia ediyor. Ediyor ama bu Act Rusya’ya da eski Sovyet cumhuriyetlerinde barışı koruma sorumluluğu yüklediği, Rusya ve NATO’nun birbirlerini hasım olarak görmeyeceklerini karara bağladığı için işlemese de orada duruyor. NATO Rusya’nın anlaşmaya uymadığını Rusya’ysa barışı NATO’nun bozduğunu söylüyor. Öte yandan Rusya’nın iddiasına göre 1990’da Ruslara SSCB sonrası sizin ‘eski’ cumhuriyetleri NATO’ya almayacağız sözü verilmiş ama uyulmamış. Putin 1991’de ‘soyulduk’ derken bundan bahsediyor. Bu konu detay gibi görülebilir ve işgali haklı göstermek için kullanılamaz. Ancak Gorbachov bir mülakatında “Doğuya doğru daha fazla 1 cm bile gitmeyeceğiz” sözünü verdiler demişti. Ne zaman? SSCB’nin dağılması öncesinde Batı Rusya’yı Almanya’nın birleşmesine ikna etmeye çalışırken. Gorbachov daha sonra “konu gündeme gelmediği “diyerek ilk tezinin aksini söylemiş oldu ancak mesele belirsizliğini koruyor. Örneğin ABD’nin 1987-1991 arası son SSCB büyükelçisi Jack Matlock hem Kongre’de hem daha sonra başkan Bush’un o dönemde SSCB’ye NATO’nun eski Sovyet cumhuriyetlerine genişlemeyeceği sözünü verdiğini söylemiş durumda. Eski Doğu Almanya’da Alman olmayan NATO güçlerinin konuşlandırılmayacağı sözünün verildiği de iddialar arasında. Verilmiştir veya konu gündemde olmadığı için konuşulmamıştır. Sonuç ortada. Batı, muhtemelen Banderacılar meselesini de Rus azınlığa yapılanları da Rusya’nın hukuki tezlerini de propaganda sayarak tartıştırmak istemiyor.     

Ama evet, Rusya yüzlerce yıldır imparatorluk olduğu için –Çarlık veya SSCB fark etmez- imparatorluk refleksine veya “büyük devlet” refleksine sahip. Rusya, Büyük Petro’nun 1721’de topladığı synod’dan (din adamları meclisi) itibaren 1917’ye kadar kendisini imparatorluk olarak görmüştü. Bugün imparatorluk olmamasının nedeni istememesi değil: Ekonomisi zayıf, gücü yetmiyor. Yetmiyor ama refleksi yerinde duruyor. ABD nasıl ‘Rusya Meksika’da asker konuşlandıramaz, füze yerleştiremez’ derse Rusya da ‘ABD (NATO) bunu Ukrayna’da yapamaz’ diyebiliyor. Diyebiliyor ama tuzağa düşmüş olabilir. Her durumda mesele normatif değil. “Rusya her türlü hazırlığı yapmıştır, yaptırımları bekliyordur zaten” deniyor ama öyle olmayabilir. ABD çok iyi hazırlanmış gibi görünüyor. AB’yi yedeğine aldı ve yaptırımların ucu açık: Manzara ilk iki günün manzarası değil. İki tarafın propagandasına da kapılmamak en iyisi.

Tüm yazılarını göster