Rusya SWIFT’ten çıkarıldı, ceremesini biz de çekeceğiz

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Savaş Türkiye için bir dizi ekonomik sorun yaratacaktı. Rusya'nın SWIFT sisteminden çıkarılması bu sorunları daha da büyütecek.

✔ Temel dayanağı yaz aylarında elde edilecek yüklü turizm dövizi olan ekonomi politikası da artık bu dayanaktan yoksun kaldı.

✔ Dövizi en azından nisana kadar bu düzeylerde tutup KKM'de ilk vade dolma tarihinde kur farkı yükünün ağır olmaması için uğraş verilecek. Sonrası mı, bilen varsa söylesin!

Bu savaşın Türkiye’ye olan etkisi her geçen gün daha da artıyor. Şimdi Rusya’yı ekonomik anlamda köşeye sıkıştıracak en önemli adım atıldı ve bu ülkenin SWIFT’ten çıkarılması kararlaştırıldı ama hiç kuşku yok ki bu karar bizi de olumsuz etkileyecek. Yalnızca bizi değil tabii ki, Rusya ile yoğun ekonomik ilişki içinde olan tüm ülkeleri...               

Rusya’nın Ukrayna’ya olan saldırısının Türkiye’yi etkileyeceği zaten çok açıktı. Geçtiğimiz hafta bu konuya köşemizde iki kez yer verdik. Bir önceki yazımız da zaten bu konudaydı. (Dünya 25 Şubat.)             

Neydi bu olumsuzluklar, özetleyelim:             

Bu savaş yüzünden Türk parası değer yitiriyordu ve bu başımızın en büyük belası niteliğindeydi. Bakmayın 14’ün çok üstüne çıkan doların yeniden 13’lü seviyelere inmesine, indirilmesine; bu geri çekilmenin zorlama ile olduğunu, yapay olduğunu bilmeyen yok.

Biz hala yayı germekle meşgulüz. Şu gerçek bir türlü görülmek istenmiyor. Yay boşaldığında kur oku çok daha ileri gidecek. Bırakın biraz, germeyin bu kadar! Ama belli ki nisana kadar böyle gitsin isteniyor, nedenine bir sonraki bölümde değineceğiz.          

Paramız değer yitirirken diğer yandan da başta petrol ve doğalgaz olmak üzere enerji fiyatları artıyor. İşte benzin ve motorine hafta sonunda gelen yüzde 10 zam... Gerçi akaryakıtta bu gece yarısından itibaren bu kez indirim yapılacak. Meslektaşım Cahit Saraçoğlu internet haber portalı gazetezebra.com.tr'de indirimin motorinde 96, benzinde 71 kuruş olacağını ancak benzindeki indirimin 50 kuruşu ÖTV'ye gideceği için pompaya 21 kuruş olarak yansıyacağını yazdı.                 

Ama enerji fiyatlarında genel eğilim yukarı yönlü olacaktır. Ne var ki, Rusya’ya diz çöktürmek amacıyla OPEC üretimi artırma ve böylece petrol fiyatlarını düşürüp Rusya’yı ekonomik yönden iyice köşeye sıkıştırma taktiği güderse petrol fiyatları çok gerileyebilir ve bu da Türkiye’ye nefes aldırır. Aksi halde işimizin çok zor olduğu ortada. Bir yandan kur artışı, bir yandan fiyat artışı; maliyetlerimiz çok yükselecek demektir. Bu maliyet artışı da ürün fiyatlarına yansıyacak ve sonuçta yaz aylarında ılımlı seyretmesi umulan enflasyon yönünü yeniden yukarı çevirecektir.           

Rusya ve Ukrayna’ya tarım ve turizm yönünden de fena halde bağımlıyız. Hadi tarım ürünlerini biraz daha maliyetli olarak başka ülkelerden ithal edebiliriz de, Rus ve Ukraynalı turistin yerini nasıl dolduracağız ki!              

ŞİMDİ DE SWIFT

Savaşın yol açtığı sorunlara şimdi bir de Rusya’nın SWIFT’ten çıkarılmasından kaynaklanacak sorunlar eklenecek. Rusya sistemden tümüyle dışlanmıyor ama önemli bankalarına bu yasak geliyor.           

Bir ülkenin SWIFT dışına çıkarılması kuşkusuz yalnızca o ülkeyi etkilemiyor. Zaten özellikle Almanya'nın Rusya'nın bu sistemin dışında bırakılmasına pek sıcak yaklaşmamasının altında kendilerinin de bu karardan zarar görecek olmaları yatıyor.

Şimdi Rusya'nın yapacağı ödemeler de, bu ülkeye yapılacak ödemeler de aksayacak. Bu işlemler için dolambaçlı yollara başvurulması gerekecek, bu da hem maliyet artışı anlamına gelecek, hem de genel yaptırımın dışında hareket etmeye çalışan ülkenin de bir şekilde yaptırıma uğramasına yol açacak.             

Türkiye’yi ziyaret eden Rus turistlerin ödemeleri de tabii ki bu sistem çerçevesinde yapılıyordu. Aynı şekilde ithal ettiğimiz enerji ve tarım ürünleri için de ödemeyi bu sistemle gerçekleştiriyorduk.                

Peki şimdi ne olacak, ödemeler nasıl yapılacak? Batı’nın İran’a dönük yaptırımlarını aşmak için başvurulan girişimler yüzünden bir kamu bankamızın nasıl davalık olduğunu unutmamak gerekiyor.               

Başvuracağımız yan yollar, örneğin yurtiçinde Merkez Bankası’nın arka kapıdan döviz satmasına benzemez; bunun bize de yaptırımı olur. Türkiye adeta tam bir açmazda...           

Rusya’ya dönük yaptırımları tümüyle benimsesek bir türlü, benimsemesek bir türlü...       

Bu yaz çok zor geçecek!

DÖVİZ KURUNU NİSANA KADAR TUTMAK NİYE ÖNEMLİ?

Yazımızın ana bölümünde de belirttik; kuru 13.50-13.60 bandında tutmaya çalışmanın altında belli ki “Hele şu dönemi bir geçirelim, hele bir yazı bulalım” düşüncesi yatıyor. Kur bu düzeydeyken yaz aylarına geldik mi, sezonun açılmasıyla birlikte akın akın turist de geldi mi, bol döviz, ucuz kur; denge böylece kendiliğinden sağlanacaktı.               

Ayrıca, özellikle nisanın ilk yarısında çok yüksek olmamalıydı. Çünkü aksi halde Hazine’ye kur korumalı mevduat hesabından dolayı ciddi bir yük binebilirdi.          

Vadeyi bilmiyoruz ama Türk halkının kısa vade tercihinden dolayı TL cinsi kur korumalı mevduat hesabının ağırlıkla üç ay vadeli açtırıldığını düşünmek yanlış olmaz. Ocak ayının başında açılan hesapların vadesi de nisanın ilk yarısında dolacak. Dolayısıyla bu hesapların vadesinin dolacağı nisanın ilk yarısı itibarıyla dövizin çok yüksek olması, Hazine’ye yüklü bir fatura çıkarır. Dövizi hiç olmazsa nisana kadar buralarda tutmaya çalışmanın altında yatan en büyük etken bu yükü hafifletmek olabilir.            

Sonrası mı? Programın en önemli ayağı turizm geliriydi ama işte o ayak artık yeterince güçlü değil, programı taşıma kapasitesi yok.  

Turizmdeki sıkıntının şimdi SWIFT ile iyice belirginleşmesi, artık adının ne olduğunu bile unuttuğumuz programı tümüyle çöpe attı. Neydi bu programın dayanakları:          

-Yaz aylarında özellikle turizm sayesinde döviz arzı artacak ve bu sayede kur düşük seyretmeye devam edecek...             

-Döviz bolluğu sayesinde cari fazla verilecek, hatta Türkiye cari açık sorununu tümüyle geride bırakacak...           

-Ve sonuçta enflasyon düşecek...          

Şimdi bu sıraladıklarımızı suya düşen umutlar olarak şöyle okumamız gerekecek:         

“Edecekti, bırakacaktı, düşecekti... Ama!”

KKM HESABINDA GİZLENEN NE?

Kur korumalı mevduat hesaplarıyla ilgili de pek anlaşılamayan tuhaf kararlar alınıyor.               

Bu hesaplara ne tutarda giriş olduğu uzun süre resmen açıklanmadı. Sözel açıklamalar yapıldı, “Şöyle iyi gidiyor, böyle ilgi var” diye; ama resmi veri görmek için uzun süre beklememiz gerekti.             

Bir süre geçti ve BDDK, KKM tutarını TL ve döviz bazında açılan hesaplar detayında günlük olarak açıklamaya başladı.           

Sonra bu açıklamadan vazgeçildi. BDDK bu sefer tuttu hem verileri günlük değil haftalık açıklamaya karar verdi, hem de TL ve döviz ayrıntısını kaldırıp yalnızca TL toplamı üstünden açıklama yapmaya başladı.             

Zaten bu hesaplarda vade ayrıntısına ilişkin bilgi hiç verilmedi. Bu yüzden hangi vadede girildiği ve çıkış sırasında Hazine’ye ne kadar kur yükü binebileceği konusunda sağlıklı bir hesaplama yapılamadı.          

KKM’de ne miktarda döviz cinsi hesap açıldığı bilinirken bu tutardan yola çıkılarak Merkez Bankası’na aktarılan tutar ve bağlı olarak arka kapı satışı tahmin edilmeye çalışılıyordu. Ne yani amaç bu tahmini yapılamaz hale getirmek mi?

Tüm yazılarını göster