Rusya’nın Davos’u olarak adlandırılan St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu (SPIEF) 5-8 Haziran 2024’te düzenlenecek. Geçen yıl Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken düzenlenen önceki etkinlikte yaklaşık 40 milyar dolarlık ‘proje, ticaret, ortaklık sözleşmeleri’ gündem olmuştu. Bu rakamı Forumu tanıtmak için İstanbul’a gelen Roscongress Vakfı Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Alexander Stuglev söylüyor. Kendisiyle birkaç gazeteci dostla beraber sohbet ettik, sorularımızı yanıtladı. Her şeyden önce, bugüne kadar St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu’nun, Rusya ile Türkiye’nin ekonomik ilişkilerinin gelişmesinde kilit rol oynadığını belirtiyor. Rusya Ukrayna savaşının halen devam ediyor olması, ABD ve Avrupa Birliği’nin Rusya’ya uygulamayı sürdürdüğü ambargoların Rusya ekonomisi üzerindeki etkileri aslında bir ‘kriz ortamı’ yaratmış durumda. Ancak, ‘kriz umulmadık fırsatlar’ da getirmiş görünüyor.
Alexander Stuglev, Savaş ve Ambargolar nedeniyle Rusya’nın, normalde daha uzun bir zamana yaydığı büyük altyapı projelerinin inşasını öne aldığını ve yakın gelecekte milyarlarca dolarlık projelerin ihaleye çıkacağını belirtiyor. Stuglev şöyle konuşuyor: “Kuzey ve güney koridorlarında yeni otoyollar, yeni demir yolları, yeni liman ve havalimanları ile mevcutları genişletme projeleri. Hastaneler, turizm tesisleri, büyük ölçekli konut inşaatları, hatta sanayi yatırımları ki bu projelerin finansmanında sorun da yok. Önemli bir kısmı kendi finansmanını sağlayabilecek özelliklere sahip ‘yap işlet devret’ projeler şeklinde ihaleye çıkacak. BenceTürkiye için ciddi fırsatlar ortaya çıktı ve daha da çıkacak. Zaten, Türkiye’nin ihracatındaki büyüme ile bunun ilk etkisini olumlu yönde gördük.”
Batı şirketleri çekilince Çin, Rusya pazarını ele geçirdi
Alexander Stuglev, ABD ve Avrupalılar başta olmak üzere Batı ülkelerinin şirketlerinin ambargo ve benzeri nedenlerle Rusya pazarından çekildiğini hatırlatıyor ve sanayi, perakende, lojistik, gayrimenkul alanlarında büyük bir dönüşüm yaşandığını anlatıyor. Örneğin, otomobil pazarında Çin’in çok büyük bir pay kaptığını, altyapı projeleri için de çok istekli olduğunu vurguluyor. Türk şirketlerinin de bu krizdeki fırsatı değerlendirdiğini belirtiyor. Staglev, “Batılılar, şirketlerini, fabrikalarını, mağazalarını satmak zorunda kaldı. Rusya mevzuatına göre sattılar ve bu da Rus iş insanları için fırsat oldu. Onlar pazardan çekilirken biz de üretime yöneldik. Rusya’nın milyarlarca dolarlık yeni yatırım bütçeleri olacak. Ambargo bu projeleri etkilemez. Tam tersine savaş ve ambargolar altyapı yatırımlarımızı öne almaya neden oldu, hızlandırdı. Yatırımcılar, konsorsiyumlar, ödeme planları konuşuluyor” derken, kendisine 1990’ların başında SSCB’nin çöküş döneminde ortaya çıkan fırsatları hatırlatıyorum, “benzer bir dönem mi yaşanacak” diye soruyorum. Alexander Stuglev, “O dönemden çok daha fazla fırsat var. Çünkü o yıllar yokluk yıllarıydı. SSCB yıkıldığında Rusya halkının ekonomik durumu hiç iyi değildi. Geçen yıllarda Rusya ekonomisi çok önemli büyümeler kaydetti. Rusya halkının refah seviyesi, satın alma gücü hızla yükseldi. Şimdi birçok sektörde çok daha büyük fırsatlar var. Ülkemizde sanayi yatırımlarının da önemi çok iyi anlaşıldı. Bu konuda da ciddi fırsatlar var” diye yanıtlıyor. 5-8 Haziran 2024’te düzenlenecek St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumuna çok sayıda Türk şirketinden temsilcilerin katılmasını beklediklerini, başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere, Foruma Türkiye’nin ekonomi yönetiminden kimlerin katılacağının da davetlerin yapılmasından sonra netleşeceğini belirtiyor. Devlet Başkanları nezdinde ilişkilerin çok iyi olduğunu hatırlatıyor ve böyle de devam edeceğini anlatıyor.
Bizde EFT, havale, FAST, sonsuza kadar bedava!
Finansal Teknolojilerde (Fintek) küresel çapta iddialı olan ülkemizde ‘doğuştan dijital bankaların’ hızlı büyüdüğüne tanık oluyoruz. Bu bankalar, geleneksel ‘çok şubeli ve çok çalışanlı’ bankalara göre önemli maliyet avantajlarına sahip. Şube kiraları, on binlerce çalışan maaşları yok.
Türkiye’de sadece 2 yaşında olan On Dijital Bankacılık’ın (Burgan Bank), müşteri sayısı 600 bini aştı. Gelecek yıl 1 milyon müşteri hedefleniyor. Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç, ‘dijital bankacılığın getirdiği’ bütün avantajları müşterilerine yansıttıklarını söylüyor ve aslında büyük projelerin finansmanında da önemli görevler aldıklarını hatırlatıyor. Dinç, “2022’de sadece EFT, havale ve FAST işlemlerinden almadığımız komisyon tutarı 35 milyon lirayı buldu. Bizde EFT, havale, FAST transfer işlemleri sonsuza kadar bedava olacak” diyor. ‘Masrafsız para transferleri, mevduata her zaman en yüksek faizler, dövizden hisse senedine tüm yatırım ürünleri için aynı ortamda hizmet’ derken, bankanın mevduat ve krediler büyüklüğü ve kârlılığı da sektör ortalamasının çok üzerinde seyrediyor.
Burgan Bank Dijital Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Halil Özcan ise Türkiye genelinde mobil bankacılık müşteri sayısının 100 milyonu aştığını (bazı kişiler birkaç banka hesabına sahip) belirtiyor. On Dijital’de kredilerin iki kat, mevduatın ise 3 kat büyüdüğünü söylüyor. Özcan, çok ilginç bir kampanyadan da bahsediyor: “Türkiye’de bankalar, ‘maaş yatan banka olma’ avantajını genellikle şirketler lehine kullanıyor. Biz, ‘maaşınız hangi bankaya yatarsa yatsın, maaşınızı bize aktarın müşterimize promosyon veriyoruz’ diyoruz. Böylece bu avantajı da müşterilerimize yansıtıyoruz.”