Batı ve Rusya arasındaki ekonomik savaş küresel bir riskten kaçış dalgasına dönüştü. Batının uyguladığı yaptırımlar zaten kritik seviyelerde olan emtia fiyatlarında yüzde 20’ye yakın artış tetikleyerek küresel büyümede aşağı enflasyonda yukarı yönlü riskler yaratıyor.
Rusya krizi gelişmiş ülke varlıklarını ağırlıklı olarak hisse senedi piyasaları üzerinden vuruyor. Tahvil tarafında tam tersine kayıpları sınırlıyor. Gelişmiş ülke hisse senetleri Rusya riski ve faiz artışı beklentileriyle sene başından beri yüzde 10 değer kaybetti. Rusya’ya coğrafi olarak yakın ve enerji ithalatı olarak bağımlı Avrupa hisselerinin sene başından beri kaybı yüzde 20’yi geçti. Rusya ile ekonomik ilişkisi sınırlı olan Japonya ve ABD hisselerindeki kayıp yüzde 8 ve yüzde 10 düzeyinde.
Gelişmekte olan ülke borsalarındaki kayıp sene başından beri yüzde 7 ile görece daha sınırlı. Ülkeler arasındaki performans farkı Rusya’ya yakınlık ve emtia üreticisi olup olmamaya göre çok değişiyor. Rusya’ya yakın doğu Avrupa borsalarındaki kayıp yüzde 24’ü geçerken, emtia üreticisi Ortadoğu ve Güney Amerika borsaları yüzde 15 yukarıda.
Rusya’nın dibinde olmasına ve ekonomik olarak Rusya’ya bağımlılığı yüksek olmasına rağmen Türkiye küresel satış dalgasını hafif atlatıyor. Türk hisse senetleri sene başından beri yüzde 4 getiri ile gelişmekte olan ülke borsalarını yüzde 12, Avrupa borsalarını yüzde 30 yeniyor.
Bu pozitif ayrışmada ekonomik olarak güçlü olmamızdan çok Rusya krizini iyi yönetmemiz ve yabancı payının sınırlı olması etkili oluyor. Turizm, enerji, tarım ürünlerinde yüzde 30’dan fazla Rusya ve Ukrayna’ya bağımlı olan Türkiye, bölgede yaşanan savaştan gerek büyüme, gerekse enflasyon ve ödemeler dengesi cephelerinde olumsuz etkilenecek.
Batının yaptırımlarına katılmayan ancak Ukrayna’ya verdiği insani yardım ve silah desteği ile övgü alan Türkiye şimdiye kadar Rusya krizini iyi yönetti. Aynı akılcı ve dengeli politikanın devamını bekliyoruz. Rusya ile Ukrayna arasında ateşkes yapılmadan sürdürülen görüşmelerden kısa vadede olumlu bir sonuç beklemiyoruz. Batı ile Rusya arasında yaşanan ekonomik savaşta önümüzdeki aylarda ateşkes sağlansa bile artık ilişkiler eskisi gibi olmayacak.
Batı ile Rusya arasında soğuk savaş döneminde olduğu gibi uzun dönemli gergin bir ilişki yaşanmasını bekliyoruz. Rusya’nın Çin ile Avrupa’nın Amerika ile yakınlaştığı çok kutuplu bir dünya öngörüyoruz. Bu senaryoda İran ve Türkiye’nin jeopolitik öneminin artmasını ve Batı ile ilişkisinin iyileşmesini bekliyoruz. Akılcı politikalar izleyebilirsek Rusya krizini kazançla olmasa da, asgari hasarla atlatabiliriz.
Rusya krizi nedeniyle piyasalarla ilgili görüşümüzde temel bir değişiklik yok. Yüksek enflasyon ortamında finansal baskılamadan kaçmak için emtia, hisse senedi, gayrimenkul gibi reel varlıkları öneriyorduk. Mevduat, yerel tahvil ve uzun vadeli Eurobond ağırlığının düşürülmesini gerekli görüyorduk. Görüşümüzün arkasında son 75 yıllık ABD verisine dayalı çalışma yatıyordu. Görüşümüz değişmedi. Rusya krizi emtia, hisse ağırlıklı bir portföyün, klasik tahvil, hisse ağırlıklı bir portföye göre daha avantajlı olduğunu net bir şekilde gösteriyor.