İki lider arasındaki son dört görüşmenin hepsi Rusya'da gerçekleşmişti. Uluslararası itibar açısından bakıldığında, Putin-Erdoğan görüşmesinin Türkiye'de yapılması gerekiyordu. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da açıklamalarında görüşme yeri olarak hep Türkiye'yi adres gösterdi. Ancak Erdoğan'ın "Ağustos'ta görüşme" öngörüsü de, "Türkiye'de bir araya geleceğiz" vaadi de gerçekleşmedi. İki liderin Rusya'da, Soçi'de görüşecekleri kesinleşti. Ancak tarih konusu hala net değil.
Zirve konusundaki tarih ve yer karmaşasında Ukrayna savaşı nedeniyle Putin hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yakalama kararı olması kadar, Ankara-Moskova ilişkilerindeki gerginleşen hava da etkili.
Türkiye'deki seçimler öncesinde Moskova'dan dolaylı pek çok destek alan AK Parti hükümeti, seçim sonrasında dış politika yönelimini Batı'ya çevirmiş durumda. Gerginliğin en büyük nedeni bu yönelim.
Erdoğan'ın Kırım çıkışı, ABD'den Ankara'ya sıcak mesajlar
Nitekim seçim sonrasındaki yeni AK Parti hükümetinin ilk ziyaretçilerinden birinin Rusya'nın savaş halinde olduğu Ukrayna'nın Devlet Başkanı Zelensky olması, Erdoğan'ın Ağustos ayı içinde yaptığı "Kırım Ukrayna'nın parçasıdır" çıkışı, Ukrayna'nın savaşı Rusya içlerine taşımak için Türkiye'den satın aldığı insansız hava araçlarını da kullanması, Moskova'da hiç hoş karşılanmadı.
Buna bir de Türkiye'deki seçim öncesinde "soğuk" olarak tabir edilebilecek Ankara-Washington ilişkilerindeki yumuşamayı eklemek gerek elbette;
Türk ve Amerikan askerlerinin yaklaşık 7 yıllık bir aradan sonra ortak askeri tatbikat yapmalarını, ABD'nin sahip olduğu en büyük uçak gemisinin Türkiye'yi ziyaret etmesini, ziyaret sırasında Ukrayna'nın kullandığı insansız hava araçlarını üreten (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da damadı) Selçuk Bayraktar'ın bu gemide özel olarak misafir edilmesini Washington cenahından Moskova'ya mesaj olarak görmek mümkün.
ABD'li bir grup senatörün yine aynı dönemde önce Türkiye'yi ziyaret etmelerinin, ardından da Suriye'nin kuzeyine, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Esad'a muhalif silahlı gruplarla birlikte kontrol ettiği bölgeye gitmelerinin de Moskova tarafından yakından izlendiğini tahmin etmek güç değil.
Rusya'dan Suriye hamlesi; Rus uçaklarından PYD-YPG'ye koruma
Suriye'de yaşanan hareketlenme de işin cabası; PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantısı olan PYD-YPG'ye karşı bölgedeki Arap aşiretleri bir saldırı başlattı. Saldırıya, Türkiye'nin kontrolü altındaki Suriye topraklarında yaşayan Arap aşiretlerinden de destek verildi. Arap güçleri PYD-YPG'yi özellikle Membiç'te geriletmeye başladı. PYD-YPG'nin kendisini yıllardır besleyip büyüten ABD ordusundan beklediği yardım ise bir türlü gelmedi. Gerileme devam ederken, Rus uçakları devreye girdi ve PYD-YPG'yi püskürten Arap aşiret güçlerini bombaladı.
Kısacası Moskova, Ankara ile ilişkilerde yaşanan gerginliğin işaret fişeğini Suriye'de verdi.
Tahıl anlaşması kotarılabilir mi?
Erdoğan, Putin ile görüşmeyi işte böyle bir ortamda yapacak. Görüşmenin ana gündemi Ukrayna ve Rusya tahılını/gübresini dünyaya taşıyacak anlaşmayı yenileyebilmek.
Ancak Erdoğan'dan önce Moskova'ya giden Dışişleri Bakanı Fidan'ın görüşmelerinden henüz Moskova'nın ikna edilemediği ortaya çıktı. Ruslar bunun yerine, Katar’ın mali desteğiyle bir milyon ton Rus tahılının Türkiye'ye gönderilmesini ve un haline getirilmesini, ardından da hibe olarak Afrika ülkelerine gönderilmesini masaya getirdi.
ABD de Erdoğan'ın tahıl anlaşmasını kurtarmasından pek umutlu olmasa gerek, Ukrayna tahılının Tuna nehri üzerinden ihracatı için çabalamaya devam ediyor.
Eğer gerçekleşirse, Putin-Erdoğan görüşmesi beklenenden daha zorlu geçecek gibi.