Ruhsatsız zirai ilaç makineleri ölüm saçıyor

Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Tarım ve gıda ürünlerinde en önemli sorunlardan birisi zirai ilaç kalıntısı. Tüm canlılar, doğa ve çevre için zararlı olduğu bilinen zirai ilaçlar veya son dönemdeki adıyla tarım zehirleri çok yaygın ve bilinçsizce kullanılıyor. Bu ilaçlardan bazıları bir süre kullanıldıktan sonra zararlı oldukları belirtilerek yasaklanıyor.

Sadece ilacın kullanımı değil, kullanım biçimindeki yanlışlar zarar ve ölüm riskini daha çok artırıyor. İlaçlamada kullanılan makinelerle ilgili yeterli denetim olmaması nedeniyle ruhsatsız, imal izin belgesiz üretilen makineler, bilinçsiz kullanıcıların elinde adeta ölüm saçıyor.

Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAK-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Önal, tarım makineleri ve zirai ilaç makineleri üreticisi. Birçok ülkeye ihracat yapıyor. Sadece zirai ilaç makineleri değil, tarım makine ve ekipmanlarında Türkiye'nin çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu söyleyen Şenol Önal, 50 ülkeye ihracat yapıldığını, bunun daha da artırılabileceğini söylüyor.

Telefonla görüştüğümüz Şenol Önal öncelikle artan hammadde fiyatlarından yakındı. Sektörün en önemli girdisi olan demir ve malzemelerindeki fiyat artışının yüzde 90’ı geçtiğini, üretim yapmanın ve rekabet etmenin her geçen gün zorlaştığını, potansiyeli yüksek olan tarım makineleri sektörünün desteklenmesi gerektiğini ifade etti.

Sektörde denetimsiz ve izinsiz üretilen makinelerin hem tehlike saçtığını hem de haksız rekabete neden olduğunu uzun uzun anlattı.

Denetimsizlik, ölüm, yaralanma ve hastalıklara neden oluyor

Bir makine üretmek için imal izin belgesi alınması gerektiğini hatırlatan Şenol Önal, süreci kısaca şöyle anlattı: “Biz makineyi üretiyoruz, sonra Ankara’ya götürüyoruz. Burada gerekli incelemeler yapılıyor, deneniyor ve deney raporu düzenleniyor. Buradan geçmeden üretim yapamıyorsunuz. Üretim için imal izni, ruhsat almanız gerekiyor. Fakat son yıllarda kayıt dışı üretimler arttı. Gerekli izinler alınmadan zirai ilaç makineleri imal edilmeye başlandı. Ya da bir makine için izin alınıyor ama daha çok imalat yapılıyor. Pompa üretenler var, depoyu ayrı üretenler var. Bunları piyasadan alınarak birleştirilerek iptidai şartlarda izinsiz olarak kullanılıyor. İzinsiz, ruhsatsız makineler insan sağlığına, toprağa ve tüm canlılara zarar veriyor. Kullanılması gereken ilacın çok üstünde ilaç atılıyor. Hem sağlık hem ekonomik açıdan büyük zararlara yol açıyor. Bu konuda denetimler çok yetersiz. Denetimsizlik ölüm, yaralanma ve hastalıklara yol açıyor.”

Zirai mücadele “çok tehlikeli” iş kapsamında

Zirai ilaçlar ve tarım makineleri kazaları, sektördeki ölüm, yaralanma ve hastalıkların iki temel nedeni olduğunu belirten Önal sektördeki durumu şöyle özetledi: Zirai ilaçlar, makineyi kullanan operatörlerin, tarım işçilerinin yanı sıra toprağa ve su kaynaklarına da zarar vermekte, bunun da ötesinde üründe bıraktığı kalıntı nedeniyle istisnasız hepimizi ilgilendirmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalışan kişilerin yapılacak işlerde sağlık ve güvenlik riski ile ilgili özel bir eğitim almasını zorunlu kılıyor. Tarımsal faaliyetlerin tamamına yakını “tehlikeli” sınıfta kabul ediliyor. Zirai mücadele faaliyetleri “çok tehlikeli” sınıfında yer almasına rağmen, eğitimsiz kişilerce, ruhsatsız, izinsiz makinelerle yapılabilmektedir.”

Hastalıklar iş kazalarından daha tehlikeli boyutta

Tarım makineleri kazaları arasında ilk sırada devrilme, çarpışma ve çarpma etkileri ile traktörlerin yer aldığını belirten Önal: “Yapılan güncel değerlendirmelere göre traktör kazalarını, tarım römorklarının devrilme ve düşme kazaları kuyruk milinden hareket alan, dönerek çalışan, kesici üniteleri olan makinelere kapılma kazaları ve halk arasında pat pat olarak isimlendirilen araçlarla yaşanan kazalar takip ediyor. Türkiye’de doğru ve sürdürülebilir şekilde kullanılmayan, ruhsatnameye aykırı üretimler, ruhsatsız üretimler ve kullanımdaki makinelerin kalibrasyonunun, ayarlarının yapılmamış olması, zirai mücadele makineleri ise meslek hastalıkları kapsamında üzerinde ayrıca konuşulması gerekiyor. Tarım iş kazalarından ayrı olarak, aslına bir kaza olarak görülmeyen ama etkisi sonradan ortaya çıkan hatalı pestisit uygulamaları için ayrı bir başlık açmak gerekebilir. Fiziksel, biyolojik, mekanik yöntemlere göre oldukça sık kullanılan ve tüm dünyada tarımsal sistemin ayrılmaz bir parçası olarak hayatımıza giren pestisit kullanımında tarımsal ürünlerde kalıntı riski yükseliyor. Tarım ürünlerimizin sık sık Rusya ve Avrupa Birliği sınırlarından geri gönderilmesinin nedeni çoğunlukla pestisit kalıntılarıdır. Çevreye olumsuz etkileri ayrıca dikkatle üzerinde durulması gereken bir konudur. Pestisit uygulaması süreçlerinde üreticilerin koruma ilkeleri istenilen standartta değildir. Depolanmasından taşınmasına, uygulanmasından atık kontrol sürecine kadar pestisit uygulamalarına ayrı bir önem verilmelidir” dedi.

Pestisitlerin etkisi genelde uzun bir süre sonra ortaya çıkıyor. Sakat doğumlar, düşük, erken ölümler, sinir sistemi hastalıkları, kanser, astım ve alerji ve benzeri birçok etkileri var.

Şenol Önal'ın anlattığına göre, zirai ilaç kullanımı ile ilgili araştırmalarda özellikle tarımsal üretimin son yıllarda geliştiği Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) bölgesinde pestisit kullanıcılarının yüzde 50’den fazlası pestisit uygularken maske takmadığını, yüzde 70’ten fazlası tulum/ilaçlama kıyafeti giymediğini belirtiyor. Her iki kişiden biri uygulama sırasındaki kıyafetleri diğer kıyafetleriyle birlikte yıkadıklarını söylüyor. Her beş kişiden dördü pestisit kutularını uygun şekilde imha etmediklerini ifade ediyor. Pestisit uygulaması sırasında kullanıcıların yüzde 28’inin sigara içmesi ise üzerinde ayrıca düşünülmesi gereken bir konu. Bölgede yapılan bir araştırmaya göre emziren mevsimlik tarım işçilerinin tamamına yakınının sütünde pestisit bulaşığı görülmesi konunun önemi açısından önemli bir göstergedir.

Özetle, tarımsal üretimde kullanılan zirai ilaçların yarattığı tahribat, neden olduğu hastalık ve ölümler bilinirken, ruhsatsız, ayarları doğru yapılmayan ve denetlenmeyen makinelerle ve eğitimsiz ellerde daha da tehlikeli hale geliyor.

SU KAYNAKLARI VE TOPRAK KİRLENİYOR

Kullanılan pestisitler su kaynaklarında da ciddi bir kirlenmeye neden oluyor. Yapılan araştırmalara göre, su kaynakları bulaşığının, yüzde 45-90 oranında noktasal kaynaklardan oluştuğu tespit edilmiştir. Bitki koruma ürünleri ile oluşan bu bulaşıklar; bu ürünlerin depolama aşamasından başlayıp, uygulama yerine taşınması, hazırlanması, hedefe uygulanması, uygulama sonrası kalıntıların ve ambalajların bertarafı, kullanılan makinelerin temizliği, gibi durumlarda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca arazilerden yağış sonucu, topraktaki yıkanma ve erozyonla da su kaynaklarında bulaşmalar meydana gelmektedir. Yapılan projeksiyonlara göre, bulaşıkların bu hızla oluşmaya devam etmesi durumunda 25-30 yıl içerisinde geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaşılacağı öngörülmektedir.

Tüm yazılarını göster