Para üzerine yazmak da, konuşmak da tehlikelidir, dikkatli olunmalı. Bundan dolayı C. Eagleton ve J. Williams “Paranın Tarihi” başlıklı kitaplarına şöyle başlamaktalar: “İnsanlık tarihinde çok az fenomen bu denli yoğun ve hararetli bir ilginin odağı olmuş; pek çok ahlaki ve dinsel kınamaya yol açmış; gerek bireyler gerekse devletler arası bu denli şiddetli çekişme ve rekabetin nedeni olmuştur.” (Eagleton ve Williams, 2011: XV).
Bundan dolayı aklı başında hükümetler para üzerinde hakimiyet kurmaktan öte paranın değerini korumak için çaba gösterir. Eğer bir ülkenin parası itibar görüyorsa vatandaş kendi parasını diğer ülkelerin parası ile ikame etmez. Bunun gerçekleşmesi için birincil koşul enflasyon oranın düşük olmasıdır. Eğer ülkenin parası uluslararası düzeyde itibar görüyorsa başka ülkenin bireyleri de hükümetleri de parayı rezerv para olarak tutmaya başlar.
ABD’yi bu aralar Çinliler, Ruslar, Araplar, Afrikalar pek sevmiyor. Çin, Rusya, İran, Türkiye’nin ağzında “Dış ticarette kendi paramızı kullanacağız, yeni rezerv para yaratacağız” sakızı yıllardır çiğneniyor. Sonuç sıfır. ABD doları 2022’nin ilk çeyreğinde dünya döviz rezervinin %59’unu oluşturmakta. İkinci sırada %20 ile Euro, üçüncü sırada %5,5 ile Japon yeni ve dördüncü sırada %5 ile İngiliz sterlini geliyor. ABD doları, İngiliz sterlini ve AB’nin para birimi Euro toplam rezervin %84’ünü oluşturuyor. Ben bu gruba Batı Yakası diyorum. Şimdi Batı Yakasında ABD’nin borusu daha çok ötüyor. Çünkü dolar değerleniyor. Bu yazıyı yazdığım saatlerde bir ABD doları bir Euro’ya eşitlenmişti (1$=1.0004€). Paritenin bu düzeye gelmesinde İngiltere’deki hükümet krizi ile Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi belirleyici oldu. ABD şimdilik dolardaki bu artışa tepkisiz. Ne zaman ki ihracatta gerileme başlar o zaman gardını alır.
Çin, 3 trilyon 26 milyar dolarla dünyada en fazla ihracat yapan ülke. Buna karşı dünya rezervinin ancak %2,9’u yuan cinsinden tutuluyor. Çin’in neredeyse yarısı kadar ihracat yapan ABD‘nin (1 trilyon 753 milyar dolar) ulusal parası doların dünya rezervi içindeki payı %59. Demek ki ekonomik güç, ihracat hacmi tek başına bir ülkenin parasının rezerv para olmasına yetmiyor.
Bir para biriminin rezerv para olması için
-Ekonomik büyüklük (GSYH) -Dış ticaret hacmi -Siyasal güç ve
-Askeri gücün birlikte olması gerekiyor.
ABD’de bunların tümü var. Tabii ABD’nin bir avantajı da II. Dünya Savaşı’nın son yılında (1944) kurulan IMF’de %17,43’lük paya sahip olması. ABD ile aşık atmaya çalışan Çin’in payı %6,40, Rusya’nın payı %2,71 (hatırlatalım Türkiye’nin kota payı %0,98).
Sonuç olarak sıraladığımız bu özelliklere sahip olmayan bir ülkenin “Benim ulusal param rezerv para olsun” demesi sadece dedikodu yapmaktan öteye geçmez. Dedikoduyu da en çok otoriter rejimlerin hükümetleri ve onların başkanları yapar. En yakın örnek Rusya ve 20 yıldır başkanlık yapan Putin. Okuma Önerisi: B. Eichgreen, Aynalı Salon.