Dünya ticareti bir türlü küresel salgın öncesine dönemiyor. Salgınla birlikte; hammadde fiyatlarında artış, ihracat pazarlarında daralmalar, konteyner ve navlun fiyatlarında yükseliş ve dalgalanmalar, tedarik zincirini olumsuz etkileyen gelişmeler (bölgesel savaşlar gibi) ve ülkelerin dış ticarette korumacılık eğilimini sürdürmesi ülkeleri farklı arayışlar içine itiyor. Bu arayışlardan en öne çıkan ise; bölgesel iş birliklerindeki artış. Bu yaklaşım ile bölgesel ticaret hacminin yanı sıra yakın coğrafyalarda üretim ve ticareti artırmak amaçlanıyor. Bunun Uzak Doğu’daki örneği, 15 Asya-Pasifik ülkeleri tarafından imzalanan Ekonomik İş Birliği Anlaşması (RCEP). En hızlı büyüyen ekonomilerden bazıları bu anlaşmaya üye ve gümrük tarifelerinin %85 ila %90'ının tek seferde kaldırılması bekleniyor. Ayrıca bir tercihli ticaret sistemi oluşturularak yeni bir menşe kuralı hedefleniyor. Buradaki stratejinin de küresel salgın sonrası ekonomiyi canlandırmak hedefiyle oluşturulması bekleniyor.
Buna benzer bir yaklaşım Avrupa Birliği (AB) tarafında da yaşanıyor. AB tarafından küresel salgın sonrası yakın coğrafya ile yeni menşe kurallarıyla ticareti artırmak hedefleniyor. AB’nin ve bizim taraf olduğumuz, bölgesel iki ayrı Çapraz Menşe Kümülasyonu Sistemi mevcut. Bunlardan biri olan Pan Avrupa Akdeniz Menşei Kümülasyonu Sistemi (PAAMK); diğeri ise Batı Balkan Menşei Kümülasyonu Sistemi (BBMK)’dir. Bu iki sistemi içine alan, ayrı ayrı düzenlenmiş olan ekler ve çok sayıdaki menşe protokolleri “Bölgesel Konvansiyon” kapsamında, çok taraflı bir sözleşme ile tek elden düzenlendi. Amaç; PAAMK ve BBMK’yı birleştirerek konvansiyona taraf ülkeler arasındaki menşei kurallarını yeknesak hale getirmek ve bölge içinde ticaret hacmini artırmak.
Revize konvansiyon kurallar ne getiriyor?
Güncellemede öne çıkan en önemli konu menşe kazanım kurallarının daha kolay ve esnek bir hale getirilmesidir. Bu çerçevede, belirlenen menşe kuralları esnetilerek konvansiyon içinde olan ülkeler arasında daha az katkı yapılarak menşe kazanımın önü açılıyor. Böylece, kendi içinde daha avantajlı bir ticaret yaratılmış oluyor. Örneğin, 8703’teki binek otomobiller için menşeli olamayan girdi oranı fabrika çıkış fiyatına nazaran %40’tan %45’e çıkıyor. Yani menşe kazanmak için o ülkede %60 yerine %55 katma değer yaratmak yetiyor. Yine 8528 tarife pozisyonunda yer alan LCD televizyonlar için fabrika çıkış fiyatının %40’ını geçmeyen imalat kuralı %50’ye esnetiliyor ya da ürünün yer aldığı pozisyona ve 8529 dışında diğer pozisyonlardaki girdilerden imalat şeklinde bir kolaylık getiriliyor.
Diğer değişiklik ise tolerans kuralında yapılıyor. Tolerans; bir ürünün üretiminde kullanılan menşeli olmayan girdilerin, liste kurallarını karşılamaksızın kullanılabileceği azami oranı ifade ediyor ve bu oran %10’dan %15’e yükseltiliyor. Bizim gibi ihracatı ithalata bağlı olan bir ülke olarak lehimize bir düzenleme oluyor. Daha fazla üçüncü ülke girdisi kullanmak suretiyle anlaşma avantajından yararlanma imkânı sağlanıyor.
Ayrıca, kümülasyon tanımı da yenileniyor ve “tam kümülasyon” uygulamasına geçiliyor. Tam kümülasyona, diğer menşe kümülasyonu türlerinden farklı olarak “işçilik ve işlem kümülasyonu” deniliyor. Bir anlamda menşeli olmayan girdiler üzerinde bir taraf ülkede gerçekleştirilen işçilik ve işlem diğer taraf ülkede gerçekleşmiş olarak sayılıyor.
Önemli değişikliklerden bir diğeri de geri ödeme yasağının kaldırılması. Revize ile 50. ve 63. fasıllarda yer alan ürünler hariç olmak üzere, geri ödeme yasağı maddesi kaldırılıyor. Bu en basit anlamıyla, PAAMK bölgesinde üretim için kullanılan ithal girdiler üzerindeki vergilerin geri alınamayacağı anlamına geliyor. Kısacası konvansiyon dışındaki bir ülkeden bir girdi, Dahilde İşleme Rejimi kapsamında vergisiz ithal edilmişse, bu maddenin vergisi ihracat anında ödenmiyor. Bu uygulama sadece tekstil ve hazır giyim sektörü için uygulanmayacak.
Birleşik Krallık-Türkiye STA’sı kapsamında AB menşeli parçalar çapraz kümülasyona dahil edilebiliyor. Ancak bir ürünün AB menşeli olduğunu göstermek için Bölgesel Konvansiyondaki menşe kazanım oranları dışında başka bir menşe hesabı bulunmuyor. Bu nedenle, revize kurallar ile Birleşik Krallık pazarına satılan ürünlerde daha esnek menşe kazanım avantajına sahip olunuyor. Bu durum BK’ya yapılacak ihracatlarda ciddi fırsatlar içeriyor.
Ne yapmalıyız?
Çapraz kümülasyon fırsatlarını kullanan bir ülke olarak, revize konvansiyon kurallarını kabul etmemiz gerekiyor. Şayet bu revize kurallara taraf olmazsak, örneğini verdiğimiz otomotiv ve beyaz eşya sektöründe bu anlaşma kapsamından yararlanmak için rakip ülkedeki üreticilere göre daha yüksek katma değer yaratmak zorunda kalacağız. Bu durumun tüm sektörler için söz konusu olduğunu (tekstil sektörü hariç) söyleyebiliriz. Bu da teknolojik ürünlere ilişkin (elektrikli araç/batarya gibi) yeni yatırımların, ülkemiz yerine Akdeniz (Fas, Tunus gibi) ya da Batı Avrupa (Sırbistan) ülkelerine kaymasına neden olacaktır. AB pazarı açısından ülkemiz mukayeseli olarak cazibesini kaybedebilir.