Ama nasıl geçen iki haftalık zaman dilimi değil mi? Tek kelime ile “inanılmaz” ifadesi kullanılabilir.
Geçtiğimiz hafta bu köşede yer alan yazının başlığı “Retorik değişiyor olabilir” şeklindeydi. 6 Kasım sonrası Türk finans piyasalarında olan biteni başka türlü en kısa şekilde anlatmanın yolu yoktu. TCMB Başkanı Ağbal’ın göreve gelir gelmez yaptığı ilk açıklamalar, Hazine ve Maliye Bakanı Elvan’dan takip edilen başlıkların aynı eksende olması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti grubundaki seslenişi ve BDDK’nın swap düzenlemelerinde esnemeye gitmesini hem tek tek hem de paket halinde yorumladığımızda geriye başka bir seçenek kalmıyordu. Görünen o ki farklı bir şey kullanmak ciddi hata barındıracakmış. Bu hafta da temelde benzer ancak biraz daha emin bir duruşla aynı başlığın farklı bir versiyonu ile ilerliyorum.
Merakla beklenen 19 Kasım PPK toplantısını geride bıraktık. Piyasa konsensüsü ne ise Başkan Ağbal’In yönettiği PPK aynı şekilde hareket etti. Bunu asla “piyasa istedi, Merkez Bankası verdi” gibi dar bir bakış açısı etrafında yorumlamamak gerek. Atılan +475bp’lık faiz adımı realitede malumun ilanıdır. Her ne kadar ilk bakışta faizdeki güncellemenin boyutu yüksek gibi görünse de efektifte yansıması +20bp şeklinde olacaktır. Neden? Ekim ayında yapmamamız gereken bir politika hatasına düştük ve haftalık repo faizimizi yukarı yönde güncellemedik. Oysaki bankacılık sistemine kullandırılan TL likiditenin ortalama maliyeti çoktan açık bir makas şeklinde bu seviyenin üzerinde bulunuyordu. Birbirine +200bp’lık güncelleme ile eşitlemek yerine Geç Likidite Penceresi (GLP) marjını +150bp seviyesinden +300bp düzeyine getirmeyi tercih ettik. Bu, ciddi ölçekteki yol kazası, beklenti kanalının bozulmasına ve lira cinsi varlıklara olan güvenin yeniden gerilemesine zemin hazırladı. Bir yanda AOFM vasıtasıyla artmaya devam lira maliyetine rağmen politika faizinin geride kalması belirsizlik katsayısında yükselişe neden olduğundan güven kanalı aksadı. İletişimdeki süregelen bozulma da süreçte maalesef erozyonun tabanını genişletti.
Oysaki Kasım ayında yapılanlar tüm bu olan bitenin geri alınması, güven kanalının yeniden güçlendirilmesi, iletişimin Merkez Bankası eliyle olması gerektiği şekilde sağlanması ve malumun ilan edilmesi şeklinde yorumlanmalı. GLP faiz oranı olan yüzde 14.75’in PPK günü üzerine gelmiş olan yüzde 14.80’lik AOFM ile karşılaştırıldığında efektif faiz artışının neden sadece +20bp olduğunu anlamak kolaylaşıyor. Politika faizindeki güncelleme önemli olmakla birlikte yerli ve yabancı yatırımcılara yeniden Türk para politikasındaki normalleşme ve sadeleşme sürecinin ana belirleyici konumda olduğu mesajını iletmek çok daha değerliydi. Şu an için resimde görünen bizim bunu başardığımız. Futbolun meşhur ifade şekli ile “rüzgar arkamızdaydı ve yapmamız gereken sadece çizgide topa dokunmaktı”. Yaptık da. Üstelik tribünler uzun zaman sonra dolmaya, üzerimizdeki ilgi artmaya başlarken.
Aşikar ki Türkiye ekonomisindeki sorunların ağırlıklı kısmı yapısal ve tek çözüm yolu da faizlerin ertelenen kararlar sonrasında tek seferde yüklü şekilde artırılıp düşürülmesi değil. TCMB’nin yeniden para politikasında odak noktası haline gelmesi ve realiteyi yakalamış olması oldukça sevindirici. PPK sonrasında kamuoyu ile paylaşılan toplantı metni tek kelime ile “şahane” olarak yorumlanabilir. Kısa, öz ve iletişimi kuvvetli. Fiyat istikrarına ciddi anlamda atıf söz konusu. Dahası rezervler ve dolarizasyona yönelik ifadeler ilk kez resmi metinde kendisine yer bulmuş durumda. Bu da bir kez daha realitenin ilanı. Şeffaflık, öngörülebilirlik ve hesap verebilirlik kriterleri fiyat istikrarına ulaşma yolunda mihenk taşları olarak yine aynı metinde yer alıyor. Çok önemli, çok değerli.
Net/net: 19 Kasım PPK toplantısını sadece faizlerdeki artırım kararı şeklinde yorumlayarak dar bir pencerede görmeyelim. Evet, TCMB Ocak 2014 sonrası üçüncü kez sadeleşmeye gitmiş olabilir. Evet, zaten olması gereken buydu ve fakat negatif sürpriz yapma lüksümüzün olmadığı bir dönemeçten başarıyla çıktık. Bir kez daha teyit edildi ki politika faizinizdeki artışa rağmen öngörülebilirlikteki yükseliş tahvil faizleriniz, ülke risk priminiz, opsiyon oynaklığınız ve hatta offshore faizlerinizde dahi gerilemeye imkan tanıyabiliyormuş. Test ettik, onayladık. Bu dakikadan sonra yapmamız gereken sadece yolumuza bakmak ve mevcut pozisyonumuzu iyileştirerek devam ettirmek. Türk varlıklarındaki iyimserlik GOÜ grubuna dahi önderlik edebilir. Olmaz demeyin. Tartışalım.