2020 beklentilerimi paylaşmaya devam etmeden önce, her ne kadar kontrol altında görünse de, ABD repo piyasasına yönelik bir uyarı ile başlamak istiyorum. Piyasalar 15 Aralık tarihine kilitlenmiş durumda çünkü ABD’nin gümrük vergilerini artırması ve daha yaygın hale getirmesi söz konusu olabilir. Öncelikle vergi uygulanmayan kalemlerin büyük ölçüde doğrudan tüketiciyi ilgilendiren kalemler olduğunu not etmek gerekiyor. Bu önemli zira Trump Çin ile yaşanan çekişmenin tüketiciye doğrudan yansımasını istemiyor. Daha önce de söylediğim gibi Faz 1 büyük bir ihtimalle imzalanacaktır çünkü iki devletin de üzerinde uzlaşabilecekleri en kolay noktaları içeriyor. Ancak bu tarih piyasalar açısından potansiyel başka bir krizin de başlangıcı olabilir. Eylül ayında yaşanan ve repo faizlerinin büyük bir tırmanış gösterdiği krizin temelinde rezervlerin yeterli miktarda olmasına rağmen (ki bu tespit tartışmaya açık) büyük bankaların kullanmayı arzu etmemeleri, vergi ödemeleri ve kurumlar arası güvensizlik gibi dinamikler rol oynamıştı. 2008 sonrası yeni regülasyonların devreye girmesi ile likidite tutma ihtiyaç ve arzusu kriz öncekine göre önemli değişiklikle gösterdi. Yine benzer bir durumun oluşmasına neden olabilecek bazı dinamikler devreye girmek üzere.
Öncelikle yıl sonu vergi ödemeleri söz konusu. İstatistiklere baktığımızda Aralık ayı son 5 yıldır en yüksek oranda kurumlar vergisinin ödendiği ay olarak öne çıkıyor (23%). Bu nasıl bir etki yaratıyor/yaratmıştı? Şirketler bankalarda duran nakdi çekerek Hazinenin hesabına (TGA ) aktarmıştı, bu rezervlerin düşmesi anlamına gelir. Eylülde TGA yaklaşık 200 milyar dolar artış göstermişti. Aralıkta bu büyüklükte olmasa da TGA artacak. Ödemeler açısından baktığımızda 16-17 Aralıkta yoğunlaşma olacak.
Eylül hareketini yaratan bir diğer dinamik hazine ihaleleriydi. ABD Hazinesinden aldığım takvime göre 3-10 ve 30 yıllık ihalelerin takası 16 Aralıkta gerçekleşecek. Toplam 54 milyar dolar bu ihaleler aracılığı ile çekilmiş olacak. Sene sonunda bir bu kadar daha söz konusu. Ve son olarak henüz pek işaretini görmediğimiz yurt dışı bankalardan gelebilecek olan dolar talebi söz konusu olabilir. Buna karşılık Eylül ayından farklı olarak 1- Fed net bir şekilde likidite sağlıyor ( 25 Kasım ve 2 Aralık ihaleleri ile +50 bn dolar) ve sağlamaya devam edecektir. Yine bir artı olarak Fed artık bilançosunu küçültmüyor. Ancak e vadesi gelen mortgage tabanlı varlıklardan çıkmaya devam ediyor. Toparlarsak sene sonu fonlama baskıları kendisini piyasayı bozacak kadar gösteremeyecektir. Ancak bu konunun kapandığını söylemek için çok erken.
Hisse piyasalarına gelirsek. WSJ’da çıkan bir haber küçük yatırımcıların borsa fonlarından bu yıl, 1992’den bu yana en yüksek seviye olan, 135.5 milyar dolar çektiğini yazdı. Para tahmin edebileceğiniz üzere bonoya gidiyor. Bu yıllardır endekslerin çökeceğini söyleyenlerin aslında yatırımcıların aşırı hırslanmasını engelleyerek yükselişin sağlığına katkıda bulunduğunu gösteriyor, tabii yatırımcıların da yükselişten faydalanmalarını engellediler. ABD endekslerin yeni bir ayıp piyasasına girmeyecek ancak karşılaştırma yaptığınızda geçtiğimiz yıllarda büyüme hisselerinin öne çıktığını bundan sonra ise değer hisselerinin daha avantajlı olacağını düşünüyorum. Ocak ayı ise bir düzeltme ile alım fırsatı yaratmasını beklediğim bir dönem.